Putin’den Salihi’ye…
Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanlığı döneminde Afganistan’da Taliban iktidarı vardı ve iki taraf arasında sürtüşmeler yaşanıyordu. Bazı konuşmalarında Muhammed Hatemi, Taliban rejimini kötü İslami modele örnek olarak veriyor ve dünyaya ve İran’daki bazı taraflara bu modeli ‘öcü’ olarak takdim ediyordu. Ona göre Taliban ‘bed İslami model’i temsil ediyordu. Sır değil, İran rejimi baştan beri kendi dışındaki modelleri 'bed İslami model’ olarak tanımlıyor. Nejad yönetiminin en yumuşak yüzlerinden birisi Dışişleri Bakanı Ali Akber Salihi. Lakin sadece görüntüde böyle. Geçenlerde Suriyeli muhaliflerle alakalı olarak hilaf-ı hakikat bir açıklaması oldu ve onların gelecekteki Suriye yönetiminden dışlanması gerektiğini savundu ve gerekçe olarak onların insan eti yiyen yamyamlar olduğunu söyledi. Bunu Putin söylediğinde Putin’in kabalığına bağlamıştık. Zira, Putin’in şahsiyeti yalan ve tehdit üzerine kurulu bir şahsiyet. Gürci Lider Mihail Saakaşvili’yi husyelerinden asacağını söyleyen oydu. Böylece literatür bağrı açılmadık yeni bir kavramla tanıştı. Bir devlet adamının seviyesi ne olursa olsun bunları demesi herhalde şahsiyetindeki kabalığı gösterir. Ama o Suriyeli muhaliflerde kabalık arıyor. Yine Putin’i başka bir sahnede denizin altından gömülü hazineler çıkardığına dair yalan haberlere konu mankenliği yaparken görüyoruz. Bir marifetini daha öğrendik. Misafirlerinin yüzüklerini siharbaz marifetiyle iç ediyormuş. Bu yüzüğü yeni hanımına falan mı takacak acaba? Bundan dolayı Putin’in, Suriyeli muhalefeti içlerindeki bir adamı genelleyerek yamyamlar zümresi veya güruhu olarak göstermesi yapısının bir gereği. Çok da şaşırtıcı değil. Bununla birlikte aynı söylemi Ali Ekber Salihi paylaşırsa bu durumda iki defa düşünmek gerekir.
*
Ali Ekber Salihi, Muhammed Hatemi’nin Taliban konusunda yaptığı karalamayı başka bir cephede Suriye cephesinde sürdürüyor. Taliban İran veya kimi dindar çevreler tarafından sürekli olarak Amerikancılıkla damgalanmıştır. Lakin 11 Eylül sürecinde ABD tarafından ilk devrilen yönetim oldu ve ABD Taliban’ı hiç tanımadı. Taliban’ı Amerikancılıkla suçlayanlara ise hiçbir şey olmadı. ABD kıllarına bile dokunmadı. Karzai ise Taliban içinde uyuyan Amerikan hücrelerinden biri olarak harekete geçti ve saflarından ayrılarak açıktan Amerikan saflarına katıldı ve bunun getirisini ve faydasını da gördü ve Celal Talabani gibi ülkesinin cumhurbaşkanı oldu. Şimdi ise iktidarı sona eriyor ve Obama ‘tek çiçekle bahar olmaz’ diyerek, Karzai’nin yerine başka bir adayın cumhurbaşkanı seçilmesine sıcak bakıyor. Karzai ise Afganistan’ı çiftliği yapmak istiyor. Takoz konulunca da ciyak ciyak bağırıyor: Vay sen misin o? Karzai’den çalım üzerine çalım! İşte bu noktada Karzai kalkanı ters çeviriyor ve Taliban’ın Amerikan uşağı olduğunu ileri sürüyor. Mübarek’in 1996-1997 yılında yani 28 Şubat sürecinde bazı askeri çevrelerin İsrail’e koşturması üzerine Türk-İsrail ilişkilerini hedef alması gibi. Amr Musa da aynı dönemlerde Ürdün’ü İsrail’in kucağına atlamakla suçlamıştı. İyi de Camp David diye bir şey yok mu? Siz İsrail’in kucağında iken başkalarını İsrail’in kucağına oturmakla suçlamaya utanmıyor musunuz? İsrail’in kucağında oturup İsrail düşmanlığı yapmanın alemi ne? Karzai örneğinde de Amerikan kucağında oturup Amerikan aleyhtarlığı yapmanın anlamı nedir?
*
Velhasıl, Taliban yöntemine katılır veya katılmazsınız. Bu bir bakış açısı meselesidir. Katılmazsanız da yok yere karalamazsınız ve çamur atmazsınız. İftira etmezsiniz. Ali Ekber Salihi Nejad kabinesinin en dışa bakan ve yumuşak yüzü görünmesine rağmen Suriyeli muhalifleri ‘yamyamlar’ olarak tasvir etmiştir. Suriye rejiminin 40 yıllık icraatı belli. Bu icraatta adalet ve eşitlik var mı? Suriye’de halk hareketinin başlamasından beri kaç kişi ölmüş, kaç çocuk öldürülmüş ve işkenceden geçirilmiş ve kaç kadının ırzına geçilmiş tahmini veya belgeli olarak ortada. Sokakta infazlar devam ediyor ve sadece işkence altında ölenlerin sayısının iki binin üzerinde olduğu biliniyor.
Dolayısıyla İran’daki yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye Salihi üzerinden bakmak gerekir. Nejad hükümeti Ağustos ayına kadar işin başında ve Salihi de aktif olarak görevini sürdürüyor. Salihi Katar’ın yeni Emiri Temim’e bir çağrıda bulunuyor ve ülkesinin Suriye politikasını gözden geçirmesini istiyor. Düpedüz baskı yapıyor. Acaba kendileri Suriye politikasını gözden geçirme zahmetinde bulunamazlar mı? Ama ciğer parçalayan bir muhalif üzerinden bütün muhalifleri karalama kolaylığı varken tersini niye yapsınlar ki? Onlara göre Beşşar masum ve muhalifler ise akbaba!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.