Hepimiz Mursi’yiz!
Hâlâ oyunun farkında olmayan kalmış mıdır acaba? Bir dönem Büyük Ortadoğu Projesi altında karanlıklar prensinin gölgesi zuhur ediyordu bölgede. Sonra ılımlı İslam söylentilerine eşlik eden emperyalist bir dalga kapladı çevreyi. Akabinde gelişen Arap Baharı umut oldu herkese. Ama şer cephesi boş durmadı. Durmayacaktı elbette. Kıyamete kadar aldığı sözün gereğini yerine getirecekti hiç şüphesiz. Öncekileri saymıyorum, 30 yıl boyunca halkını inim inim inleten Hüsnü Mübarek’e karşı birleşen halk Mursi demişti sandıkta. Siyaset bilimi teorisyenleri, siyasal İslam’la ilgili şu ortak kanıyı sıklıkla dile getirirler: İslamcıların muhalefeti ile iktidarı birebir örtüşmez. İktidarda muhalefette iken söylediklerinin tamamını icraata dökmezler veya dökemezler. Çünkü reel siyasetin kuralları ile sınırlanırlar. Genelde siyasal İslam’ı meşru bir siyaset alanı olarak tanıyan ve bundan ürkülmemesi gerektiğine inanan kesimin dillendirdiği bir bakış açısıdır bu. Buradan da bir başka noktaya bağlarlar konuyu ve siyasal İslam henüz tam sonuç vermemiş çok yeni bir fenomendir derler.
Şimdi Mısır’daki duruma bakınız. On yıllardır süren ve fakat el değiştiren zulüm rejimine şimdi korkarak ifade ediyorum ki belki de bir ara verilmişti Mursi’nin iktidara gelmesiyle. İhvan’ın Arap baharının başından beri gösterdiği olgun duruş, belli ki layık olduğu takdiri toplayamadı. Mursi’nin hataları tabiri caiz ise büyüteçle gözlendi, sergilendi, yayıldı. Başarılı liderliği görmezden gelindi.
Şu geçtiğimiz bir buçuk ay içerisinde Türkiye gibi stabil, güçlü ve istikrarlı bir ülkede bile ortalık bir anda karıştırılabiliyor ve her şey tepe taklak edilmenin kenarına getirilebiliyorsa bir de düşünün Mısırlıların içinde bulunduğu durumu. Bir anda kan gövdeyi götürebiliyor, bir anda tencere ve tavalılar mantar gibi sokak aralarında bitebiliyor. Kimse de artık bunun masumane bir çıkış olduğunu düşünmüyor.
Mısır’da olanlar AK Parti iktidarının söylediklerini doğrular nitelikte. Dış bağlantılı, iç destekli, dış ve için iç içe geçtiği bir darbe dalgasıyla nasıl Türkiye burun buruna getirildiyse, Mısır’daki durum daha da vahim demektir.
Bu noktada Mursi’nin duruşu takdire şayandır. “Artık yeter söz milletin” denmiştir ve herkesten demokratik seçim sonuçlarına saygı duyması beklenmektedir. Şimdi ne Amerika ne de bir başka devlet buna karşı çıkacak ikiyüzlülüğün sonucuna bedel ödemeden katlanamaz. Bu nedenledir ki öyle veya böyle biraz da belki yarım ağızla darbeye karşıtlıklarını açık bir dille ifade etmek durumunda kalıyorlar. Çünkü sandık Mısır’ı içine alan denklemde en önemli değişkendir.
Demokrasinin olmazsa olmazı geniş kitlelerin katılımı ile gerçekleştirilen özgür seçim platformları ise, halkının oy çoğunluğu ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanına söylenebilecek söz ona destek ve moral sözlerinden başka ne olabilir?
Seçimle gelenin seçimle gitmesi elzemken ve bu evrensel bir kural halinde kulaktan kulağa dolaşırken Mursi’nin görevine engel olunması nasıl bir meşru zemine oturtulabilir?
Biz bu resmi daha önce de görmemiş miydik?.. Unutulmamalı ki Hak cephesi bir tanedir. Batıl da öyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.