Şii ekseni ABD’ye onaylatmak!
Irak Başbakanı Nuri Maliki ‘ABD-Irak dostluğunu’ terör ve Kaide edebiyatı ya da doğrudan ifadesiyle Sünni düşmanlığı ekseni üzerine oturtmak istiyor. Teröre karşı ortaklık teklif ediyor. Eskiden bu teklifi ABD yapardı. Şimdi teklif Maliki’den geliyor! Bu teklifini Putin’e özenerek yazdığı New York Times’daki makalesi üzerinden yapıyor.
İki yıldan beri kendilerini savunmak için Amerikan postallarına ihtiyaç duymadıklarını ama silahlarına ihtiyaç duyduklarını söylüyor. İşin püf noktası da burada. Esat gibi halkını öldürmek üzere ABD’den Apaçi helikopterleri ve insansız hava araçları istiyor. Bush ve Obama’ya özendiği kesin! ‘Tek hava aracımız ve hava silahımız yok’ diyor. Yıkama yağlama faslında ise Amerikalıların ülkeleri için girdiği büyük fedakarlıklara minnettarlığını ifade ediyor (Iraqis are grateful for the great sacrifices Americans have made on behalf of our country.) Amerikalı Yahudi asıllı Senatör Eliot Engel ise bu şükrana mukabil mal ve can kayıplarına rağmen ABD’nin Irak’taki nüfuzunun İran’dan daha az olmasından yakınıyor! Bununla birlikte demokrasi konusunda sıkboğazlık etmiyor; yetersiz olsa da Maliki’nin demokratlığını onaylıyor!
Maliki yazısında, Irak’ın artık manda yönetiminde olmadığını ve Obama’nın ifadesiyle ortak olduklarını bu ortaklığın da ikili çıkar ve saygıya dayandığını ve bu çıkarın bugün terörizmle savaş ve Suriye meselesinin çözümü noktasında somutlaştığını söylüyor. Bunun meali, Sünni dünyaya karşı ortaklık teklifidir. Ürdün Kralı Abdullah II’nin ifadesiyle Şii hilalin Obama’ya da onaylatılmasıdır. Amerikalı senatörlerin de teyidiyle Irak’ta mezhepçiliği kendi yürütmesine rağmen Suriye’nin dünyadan ve çevre ülkelerinden gelen terörist ve sekterist akımına uğradığını ve bu ülkenin teröristler için bir mıknatıs ve çekim merkezi haline geldiğini ileri sürüyor.
Esat’ın gitmesi gerektiğine dair elbette bir satır yazısı yok. ‘Sınırlarımız kevgir gibi ve biz de bu beladan masun değiliz’ anlamına gelen ifadeleri var. Halbuki bu geçirgen sınırlardan daha önce Beşşar Esat’ın kendilerine Kaide elemanları göndermesinden yakınıyordu. Şimdi plağı ters çevirdi. Madem ki, Kaide’nin nedeni Beşşar’ın varlığı, öyleyse neden sebebin izale edilmesini istemiyor! Yemen’de benzeri istikrarsızlığa neden olan Husilerden hiç yakınmıyor. Ayrıca neden Suriye’de Hizbullah’ın silahlı bir unsur olarak faaliyetlerinden rahatsız değil! İran’ın kulağını çekmesinden mi çekiniyor! Şöyle yazıyor: “Suriye ve Irak’ın Kaide eylemlerine sahne olmasını istemiyoruz. Keza ABD’nin de!” Nuri Maliki sektirmeden yalanlarına devam ediyor. Ebu’l Fadl Abbas kuvvetleri Suriye’de imansız rejimin hizmetinde savaşmasına rağmen bunu inkar ediyor. Üç maymunu oynuyor. Hoşyar Zebari’nin doğrulamasına rağmen isim vermeden İran’ın hava sahası üzerinden ikmal yapmasını engellediklerini söylüyor.
Yine de hava güçlerinin olmayışı nedeniyle ‘kaçakları’ engelleme imkanları sınırlı olduğunu söyleyerek dolaylı yoldan silah tedariki için Amerikalıları ikna etmeye çabalıyor. Gerçekten de yeri mi dar yoksa işin bahanesi mi? Obama yönetimi ise İran’ın Irak hava sahasını kullanarak Suriye rejimine silah ikmaline -azalarak da olsa- devam ettiğini ifade ediyor. Acaba elde edeceği uçakları İran’ın ihlallerini engellemek için mi kullanacak? Yazısının ve dolayısıyla ziyaretinin iki gayesi var. ABD’den silah temin etmek ve Esat’ı sağlama almak. Bir de Şii eksenini ABD’ye onaylatmak.
Maliki’nin zihin dünyasına göre, Sünniler doğuştan terörist eğilimli ve Amerikan çıkarlarına muhalif olduklarından iki tarafın ortaklığının gerekçesi kendiliğinden taayyün etmiş oluyor. Bu ortaklığın bölgesel ufku, Thomas Friedman ve Kerim Seccadpur’un ifadeleriyle de sabittir. Suriye konusundaki bazı farklılıklara rağmen gelinen noktada iki ülkenin bakış açılarının birbirine yaklaştığını ve Suriye’nin kimyasal silahlardan arınmasını desteklediklerini ifade etmektedir. Yazıyı okuyunca baştan sona yalaka bir kalemden çıktığını anlıyorsunuz.
Zira beklentisi var. ABD hâlâ Irak’ta kral atayıcılardan birisi. Maliki ile birlikte, aynı hafta Meclis Başkanı Nuceyfi ve Irakiyye Bloğu Başkanı İyad Allavi de ne tesadüf ABD’de bulunuyorlardı! Şimdi Karzai’nin hilafına üçüncü dönem için ABD’den icazet almaya çalışıyor. Bu durumda Beşşar ve Maliki gibi anayasayı değiştirme kudretine haiz olamayan Karzai ne yapsın ya da Fatmagül’ün suçu ne?
John McCain ve Bob Corker gibi senatörler ise Maliki’nin hem iç hem de dış politikasını eleştirmişler ve diktatörlük eğilimi taşıdığına parmak basmışlardır. Maliki ise bunları karşı propagandanın etkisine bağlamıştır. Cumhuriyet ve Demokrat kanattan 6 senatör Maliki hakkında Obama’yı uyaran bir mektup salmışlar. Onun kuzu postunda bir kurt olduğunu dile getirmişler. Maliki müstebit olduğu gibi kurduğu fesat imparatorluğunu da yönetmektedir.
Ziyaretin en önemli ayaklarından birisi Maliki’nin, daha önce de sözünü ettiği gibi Irak ile İran arasında arabuluculuk yapmasıdır. Ruhani ile birlikte arabuluculuğa ihtiyaç olmasa da belki meramı İranlılardan daha rahat anlatabilir. Maliki’nin bu meyanda İran’ın Hamas’la bağlarını kesmesi karşılığında Esat’ın iktidarda kalmasını teklif edeceği ileri sürülüyordu (http://www.assabeel.net/ articles/item/11358). Gerçekten de İran neden Meşal’i geri çevirdi? Suriye nedeniyle mi yoksa ABD ile pişirdiği aşa soğuk su katmamak için mi? Veya her ikisi de birbirine mi bağlı? İran Hamas’la bağları koparma karşılığında ambargoyu yırtma teklifini daha 2003 yılında yapmıştı. Bunun detaylı bir hikayesini İran asıllı yazar Trita Parsi Gaddar İttifak (Treacherous Alliance) kitabında anlatmaktadır.
Şimdi 2003 yılında kotarılamayan bu pazarlık Ruhani-Obama ortaklığıyla yeni dönemde kotarılmaya çalışılıyor. Geçmişte İsrail bu yakınlaşmayı engellemeye çalışmıştır. Bununla birlikte, şimdi hem İran (Holokost vesaire kabul ederek) hem de ABD tarafı İsrail’i ikna etmeye çalışıyorlar. İsrail ise terk edilmekten korkuyor!. İran’ın atakları karşısında bunalan ve yalnız kalan Netanyahu teselliyi ‘Winston Churchill ve Theodor Herzl benden daha yalnızdı’ demekte buluyor. ‘İcabına bakarız, üstesinden geliriz, dert değil’ demek istiyor. İsrail’in yalnız kalması iyi de Obama, yeni dostları Ruhani ve Putin’den başka eski dostlarını da yolda ekiyor! Yoksa Rumsfeld gibi onlara ‘Eski Avrupa’ mı diyor? Eski Batı, Irak işgaline karşı çıkanlardı. İran ise işgale ortaktı. Demek ki yeni Batı’nın içinde yerini alıyor. Acaba bu arada Obama da Netanyahu gibi yalnızlaşıyor mu? Yalnız, first liderliği Putin’e kaptırdığı kesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.