CHP’yi nasıl düzeltelim
Her zaman diyoruz ya AK Parti hükümetinin önemli şanslarından biri CHP gibi bir muhalefete sahip olması. Bu, hükümetin yaptığı icraatları küçümsemek anlamına gelmiyor, bilakis onların daha da bariz hale gelmesine vesile oluyor. CHP aynı minvalde devam ediyor. Bir öyle bir böyle, biraz öyle biraz böyle, hem öyle hem böyle. Sağ gösterip sol vururken ahlaki bir ölçüye sadık kalmazken bir taraftan da hal ve tavrının fark edilmediğini zannedecek kadar da bir başka alemde CHP.
Az buz değil, hayatımın büyük bir kısmını vatanımdan uzakta geçirmek zorunda kaldım. CHP zihniyetinin “markası” olan başörtüsü yasağı sebebiyle. Yani dışarıyı biliyorum. Türkiye ile mukayesesini de yapma imkanına sahibim. CHP zihniyeti ile ilgili en çarpıcı gerçeklerden biri nedir diye sorsanız, herhalde en başta dünyadan kopuk haline işaret ederim. Kemalizmin çıkmaz sokağını da açıklar bu durum. Nev’i şahsına münhasır bir hayal dünyasında yaşar kemalizm. Sadece zaman içinde “stuck” yani yapışık kalmamıştır aynı zamanda insanın gelişimi için gerekli değerler sistemini de güncelleyememiştir. Kısır bir döngünün içinde dönüp durmaları da bundandır zaten. Dünya gerçeklerinden de bihaberdir CHP zihniyeti.
Şimdi bakınız bir CHP milletvekili ne yapıyor. Başörtülü milletvekillerini protesto etmek için Atatürk resimli bir tişört giyiyor. Anladık. Sözde Atatürkçülüğe sahip çıkıyor. Bilmiyorum bu Atatürk olsaydı sizi Meclise almazdı anlamına mı geliyor, yoksa Atatürk’ün başında bulunduğu o savaş var ya, hani Kurtuluş Savaşı işte o savaş başörtüsü için yapılmadı mı demeye getiriyor onu da bilemiyorum. Ama öyle veya böyle CHP tabanının o iflah olmaz kadın seçmenine göz kırptığı muhakkak, başörtülü milletvekilleri girmiş olsa da Meclise bakınız ben sizin sesiniz oldum içeride deme anlamında…
Belli ki milletvekili hanım başörtülü meslektaşlarını hâlâ içine sindirememiş ki bir başka gün de eylemine devam etmiş. Bu sefer sırtına bir pankart asmış. Üzerinde iki resim var. Üsttekinin üzerinde 1960 İran yazıyor, alttakinin üzerinde 2013 başlığı var. Altında da iri puntolarla “Türkiye İran olmayacak” yazılı. 1960’a ait resimde bir grup kadın ve erkek, Batılı kıyafetleri içinde dans ediyorlar. 2013’e ait resimde ise İranlı kadınların milli kıyafeti olan çodar denen çarşaflı kadınların resmi var. Şimdi nereden başlayalım neresini düzeltelim buradaki mesajın… Milletvekili hanımefendi, belli ki 1960 yılının resmindeki manzarayı özlemiş. Ve 2013 yani bu seneye ait İran resmi ile Mecliste başörtülü milletvekilleri olması arasında bir tuhaf ilişki geliştirmiş kafasında. Bunu da kadınlarının %70’inin yani yarısından çok daha fazlasının evet tam anlamıyla %70’inin, bu milletvekili hanımefendi gibi değil, evet onun gibi değil de, başını örtmüş olan milletvekilleri gibi giyindiği yani başını örttüğü bir ülkede Millet’in Meclisi’ne taşımış.
Efendim Demokrasi 101 dersinin birinci maddelerinden biri; diktatoryal rejimlerin hiçbir zaman abad olamayacağıdır. CHP’li milletvekili hanımefendinin özlediği İran bugün dünyada geçmişin diktatoryal rejimlerine en güzel örneklerden birini teşkil eder. Bugün hiç kimse, akıl ve izan sahibi hiç kimse hele hele CHP zihniyetinin çok ama çok sevdiği, özendiği, taklit ettiği Batı dünyasında hiç kimse bugün 1960 İran’ına sahip çıkmaz. Çünkü, efendim, Şah Pehlevi bir diktatördü. Siz bakmayınız, o dans eden kadın ve erkeklere, eğer buysa TBMM’deki CHP’li hanım milletvekilinin pek bi özendiği manzara, 1960’ların İran’ı siyasi, ekonomik ve sosyal yozlaşmanın had safhada olduğu, insanların akıl almaz işkencelere maruz kaldığı, insanlık namına hiçbir şeyin ayakta bırakılmadığı bir ülkedir. Ah, biraz okusanız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.