‘Aramıza fitne sokuyorsun!’
Son sıralarda dikizland taraftarları, toplumun birbirini dikizlemesine karşı çıkanları ‘dikizci’ diye teşhir ediyor. Dikizci dedikleri adam, aslında toplumun birbirini dikizlemesine mani olmak istiyor. Ve gerçekten de Başbakana dikizci diyen muhalefet lideri de dikiz halindeyken suçüstü (cürmü meşhut) bir biçimde enseleniyor. Kimse ayranım ekşi demez. Ve her müfsit ve bozguncu kendisini muslih kisvesinde görür. Bundan dolayı bütün bozguncular ve deccaller kendilerini Mesih makamında görmektedir. Yıkıcılar kendilerini kurtarıcı makamında tasavvur etmektedir. Gerçek ilim temyiz kabiliyeti yani hakla batılı birbirinden ayırmak olduğundan dolayı bunlarda her türlü bilgi olsa da farkı fark ettirecek iç göz ve dahili göz yoktur. Hayata tek gözle, fizik gözüyle bakarlar. Metafiziki gözleri yoktur. Onlar da kendilerini illuminati ekseninde aydınlanmış görürler. Onlar Allah’ın nuruyla değil şeytanın ayartmasıyla ‘aydınlanmışlardır’.
Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Erdoğan hakkında ‘dikizci’ hakaretine tepki gösteren AKP Aydın Milletvekili Mehmet Erdem, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün oturduğu koltuğa dikizleme operasyonu sayesinde geldiğini hatırlatmaktadır. Ve izahat makamında şu deyime başvuruyor: “Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar…” Şimdi ülkeyi kısmi de olsa dikizland olmaktan çıkarmak isteyenlere dikizci diyen zümre titan titana bir şekilde toplumun her yerde birbirini dikizlemesinden rahatsız değil. İlişkilerin bayağılaşmasıyla ilgili dertleri de yoktur. Arzu ettikleri ülke modeli mülhidistan, ibahistan ve zındıkistandır. Bu hattan geri dönülmesini isteyen çağrılara da dikizci diye yafta ve damga vuruyorlar. Ülkenin her tarafının dikiz aynası ve her yerinin anahtar deliği haline gelmesini arzuluyorlar.
¥
Bu zümrelerin bir defa olsun dünyadaki üryanlar kampı vesaire yerlerden veya eğilimlerden rahatsız olduklarını göremezsiniz. Sadece sınırlama getirilmesini isteyenlerden rahatsız olurlar. Çıplaklığı özendirenler veya savunanlar, her kuşun etine ulaşmak ve her kadının mahremine girmek istiyorlar. Gerçekten de dikizland olan ülkede mahremiyet kavramı kalmamış ve kadın meta haline gelmiş ve nesnelleşmiştir. Bunun sonucunda kadın kolay ulaşılan bir nesne haline gelmiştir. İtibarsızlaşmış ve toplumun sevgisini ve saygısını kaybetmiştir. Ana, avrat makamından düşerek cinsellik objesi haline gelmiştir. Malik Binnebi çıplaklık taraftarı olan zümrelerin, kadın bedeni üzerinde sınırsız tasarruf hakkı elde etme yanlısı olduklarını söyler. Zamanla çıplaklık furyasıyla birlikte toplum kademe kademe çıplaklar kampına dönüşmektedir. Zaman tüneli üzerinden bu değişimi tespit etmek mümkündür. Bunu isteyenler de karşı çıkanların ağzını ‘dikizci’ diyerek kapatmaya çalışmaktadır. Putin gibi eyyamcı ve Hayyamcı olan bir yazar Başbakanın gerçekte dikizciliği sınırlandırma girişimine bir kulp bulmuş ve toplumun arasına fitne soktuğunu düşünüyor. Acaba bu ifadesiyle Geert Wildersin çevirdiği ‘fitne’ ilmine mi gönderme yapıyor?
¥
Şeytanın aramızdaki birinci sınıf insi avukatları şunları soruyor: Neden aramıza nifak sokuyorsun! Neden aramıza ikilik ekiyorsun, dikiyorsun! Neden aramıza fitne salıyorsun! Bu durumda lisan-ı halleriyle diyorlar ki, varsın bohem hayatı yaşayayım, karışma! Bırakın, özel hayat adı altında komün hayatı yaşayalım, karışmayın! Sınır tanımadan her türlü haltı işleyelim, karışmayın! Kimse keyfimize ilişmesin. Üstelik toplumu da böyle dizayn edelim. Kırk7’sinden sonra azalım. Bizi teneşir bile paklayamasın! Kendisini İslami kesimde kurtarıcı atayan bir zümre ile bunlar cenneti dünyaya indirmek isteyenlerdir. Cennete cehenneme inanmadıklarından veya uzak gördüklerinden dolayı cenneti dünyada yaşamak istiyorlar. Bundan dolayı imtihanın sonucu olan mükellefiyeti kaldırıyorlar. Haram helali kaldırıyorlar. Her şeye sınırsız bir ulaşım peşindeler. Bundan dolayı da dünyaya Alamut Kalesi deliğinden bakıyorlar. Bunlar cennet fedaisi olmasalar bile dünyada çennet sakini olmak istiyorlar. Zihin dünyalarında inşa ettikleri sınırsız ve mahremsiz hayali dünyayı modernizm ile birlikte somutlaştırmak istiyorlar. Buna engel olmak isteyene de düşman kesiliyorlar. Hayvani hisler selinin önündeki bütün bariyerleri ve bentleri kaldırmak ve yıkmak hevesindeler.
Bediüzzaman Cumhuriyetin teşekkül devresinde Ankara’dadır ve Birinci Mecliste namaza karşı bir lakaytlık görür. Ve burada 10 maddelik bir bildiri yayınlar ve bunlar arasında namaza teşvik de vardır. M. Kemal Paşa ile mülaki olduklarında bu mesele gündeme gelir ve Paşa Bediüzzaman’a namazla ilgili bildirisi ve çağrısını ima ederek ‘ aramıza ihtilaf soktun ’der (http://www.mustafaarmagan.com.tr/ bediuzzaman-ile-mustafa-kemal-hic-karsilastilar-mi.html ).
Şimdi kimi halefleri de komün hayatına sınır getirmek istediği için Başbakan Erdoğan’a ‘aramıza fitne saldın’ diye yüklenmektedir. Emri bi’l maruf ve nehyi ani’l münker onlara göre fitne oluyor. Demek ki, tarih aynasında değişen bir şey yok. Bu aydınlıkçılar gerçekte karanlıkçıdır. Ziya Paşa’nın deyimiyle: Erbâb-ı kemâlî çekemez nâkıs olanlar. Rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.