Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Diplomatik baltacılık

Diplomatik baltacılık

23 Kasım 2013 tarihinde 20.00 sularında BBC’nin Arapça kısmına konuk oldum. Benimle birlikte stüdyoda üzerinden ve Kahire’den birer konuk daha katılmıştı. Kahire’deki konuk doğrusu sinirlerime dokundu. Konu Mısır’ın diplomaside tam bir baltacılık ve çılgınlık örneğiyle Türk Büyükelçisini istenmeyen adam ilan ederek kabaca tabirle kovması meselesiydi. Kahire’den katılan konuk Mısırlılarda mutat olduğu şekilde ağzına geleni saydırıyordu. Önemli olan sözlerinin tutarlı ve doğru olup olmaması değil etkili olup olmamasıydı. Türkiye’de demokrasi olmadığını söyledi ve AKP hükümetini içeride ve dışarıda mezhepçilik yapmakla suçladı. Müslüman Kardeşler siyasi bir teşekkül ve bir cemaat olmasına rağmen onları ‘sect’ olarak tanımladı. Belki bu tanım Lübnan’da Ahbaş veya benzeri gruplar için söylenebilir. İhvan için söylenmesi abestir. Mısırlı katılımcı bu tanımının üzerinden de Türkiye’nin içerideki Alevileri ezdiğini ve ayrımcılık yapığını dışarıda ise İhvan’ı destekleyerek mezhepçilik yaptığını ileri sürdü. Laf ola torba dola! Türkiye’nin bu suçlardan arınması için herhalde Sisi’yi amir tanıması gerekiyor. O söylemeli, Türkiye icra etmeli! Emrettiğini ikiletmeden yapmalı. Sisi Mursi’nin altında çalışırken İhvan meşru üstte çıktığı zaman gayri meşru ve terörist oluyor! Keyifleri öyle istediği için bizden de bunu yapmamızı istiyorlar! Mısır’da İhvan’ı terörle ilişkilendirmek için amansız bir kampanya var. Türkiye’yi de onun üzerinden vurmaya yelteniyorlar. Salih Müslim’in Suriye ayağında yapmak istediği; Türkiye’yi Kaide ile vurması gibi Sisi ve borazanları de Türkiye’yi kendi tanımları üzerinden İhvan’la vurmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin bazı toplantılar yapmalarına müsaade ettiğini söylüyorlar. Sisi’den önce böyle bir müsadeye kimse bir şey demiyor ve sonrasında yasak oluyor. Demek ki doğruyu ve yanlışı belirleyen Sisi’nin tutumları. Biz de ona uymakla mükellefiz! Aksi taktirde, Mısır’ın içişlerine karışmış oluyoruz! Meşruiyet çıtası Sisi ve davranışları. Batılılar da Sisi’ye teşne oluyorlar. Batı İslam dünyasında demokrasiyi değil, istibdadı besliyor. Arap Baharı açıkça bunu gösterdi.

¥
Mısırlı konuk çizmeyi aşması üzerine Türk elçisine karşı yapılan muameleyi ‘diplomatik baltacılık’ olarak tanımladım. Böylece olmayan kıt akılları iyice başlarından gitti. Konuşmacının da baltacılığın basın sözcüsü olduğunu söyledim. Sanki saygısızlığı ben yapıyormuşum gibi beni saygıya davet ettiler. Ben de onlara baltacılarla işim olmaz diyerek programa veda ettim. Baltacılık ve magandacılık Mısır’a has değil. Ama Mısır baltacıların merkez üssü. Suriye’de baltacılık şebbiha olarak anılıyor. Esat bu sözü Türklerin uydurduğunu söylüyor. Kim uydurursa uydursun baş şebbih Esat’ın kendisidir. Suriye’de Şerif Şahhada gibi şebbihanın basın ayağını temsil edenlere ‘şebbih i’lami’ diyorlar. Baltacı gazeteciler. Bunun diplomasi ayağını da Mısır’da gördük. Lübnan’da magandalara ve baltacılara ‘zaran veya zuran’ diyorlar. Bizdeki zağar ifadesinden geçmiş olabilir. Sudan’da bunlar milis güçleri olarak Cancavitler olarak anılıyorlardı. W. Bush küresel baltacı olmasına rağmen Cancavitlere kafasını takmıştı. Baş şebbih olarak Esat’ın Kaide’ye çakması ve takması gibi.

¥
3 Temmuz darbesiyle birlikte Mısır’ın maganda yüzü iyice açığa çıkmıştır. Bu bizi tarihe de götürüyor. Muhammed Mürsi maalesef Hazreti Osman gibi magandacıların kurbanı olmuştur. Şöyle ki Hazreti Osman döneminde arbede çıkaranlar Mısır’lı baltacılar ile Basra’dan toplanan çapulcu sürüsü ve magandalar idi. Bunlar devletin yapısını felç ettiler ve tarihe kara bir leke olarak geçtiler ve açtıkları fitne kapısı açık kaldı ve Hazreti Ali ve Hüseyin’in şahadetleriyle devam etti. Zincirleme reaksiyona neden oldular ve fitne kapısı bir daha yüzümüze kapanmadı ve hala bizler tarihin bu döneminin bedelini ve acı faturasını ödemeye devam ediyoruz. Hazreti Osman’ı tahttan indiren Mısırlı baltacılardı. Baltacı fitnesi azalmıştı ki, bazı rivayetlere göre Mervanilerin Mısır’a gönderdiği ve baltacıların ele başlarının tenkil edilmesini isteyen mektup ele geçmiş ve fitne daha da büyümüştü. Bu fitne Hazreti Osman’ın şahadetiyle bitmemiş ve ayak takımı Medine’de ali kıran baş kesen haline gelmiş ve çetecilikleri nedeniyle adaletin uygulanmasına da mani olmuşlar ve bu da fitneyi kökleştirmiş, derinleştirmiş ve Medine ile Şam arasında yaşanan kopukluğa neden olmuştur. Baltacılar Hazreti Osman’ı devirdikleri gibi fulul olarak Hazreti Ali’nin devletin otoritesini yeniden tesis etmesine de izin vermemişlerdi. Dolayısıyla zincirleme kazaya neden olmuşlardır. Bugün Mısır’da baltacılar, El Ahram gibi yarı resmi bir statüye haizdir. En büyük silahları Marksistler gibi yalan rüzgarları. Ömer Süleyman çeyrek milyon baltacının derin yapılarla ilişkili olduğunu söylemiştir. Temerrüt hareketi baltacıların organize olmuş yapılarından birisidir. Bunlar anarşist ve imansız bir güruhtur. Bugün devlet baltacılığını Sisi tarafından yürütülmektedir ve bu yönde Nasır’ın izini takip etmektedir. Nasır, Halefi Sisi gibi devlet baltacılığı yaparak Ezher’de okuyan bazı Türk talebeleri pijamayla sınır dışı etmiştir. İlginçtir, Nasır güya anti Amerikancılık yaparak bölgede Türk nüfuzuyla muharebe etmiştir. Şimdi ise Mısırlı magandalar Türk, İngiliz ve Amerikan komplosundan bahsediyorlar. Halbuki Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry baltacılığa övgü düzüyor. Baltacılardan hiç şikayet ettiğini duydunuz mu? Oysa ki, İhvan’ın devrimi çaldığını ileri sürmektedir. Nasıl çalmıştır? Sandıkları, despotları Mübarek gibi hile mi kazanmıştır? Bugün Sisi ve Esat baş baltacı olarak bütün İslam dışı odakların Truva Atı görevini yürütmektedir.

 Başbakan Erdoğan Ezher Şeyhi Ahmet Tayyib’i eleştirdiğinde ona kutsiyet atfetmişler neredeyse Ezher’in papası makamına yani yanılmazlık makamına yükseltmişlerdir. Buti’nin Mısır ayağı olan Ali Cum’a ise Türk Tayyib’in Mısırlı Tayyib’in çarığı bile olamayacağını ileri sürmüştür! Hatta bir takım toplama ve bindirilmiş kıtalara bazı Ezher fakültelerinde Erdoğan aleyhine nümayişler yapmıştır. En son olarak da Gize’de Hüseyin Avni Botsalı’nın rezidansı önünde bindirilmiş baltacılar gösteri yapmışlar ve Mısır’ın içişlerine karışmamasını istemişlerdir! Türkiye Arapların ifadesiyle ‘tescil’i nokta’ dedikleri şeyi yapmış ve darbeye şerh koymuş ve ona olan muhalefetini kayda geçirmiştir. Ondan ötesi onların azgınlıklarının yansımasıdır. Erdoğan darbecilere saygı duymayacağını söylemiştir. Meşruiyet dilencisi darbeciler baltacılıkla suç bastırmaya çalışıyorlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi