Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Aman dikkat!

Aman dikkat!

Bakıyorum da çoğu kimse, “ben şunu şöyle yapmazsam böyle olur” diye endişe ediyor..
Yok canım Allah kendi iradesini gerçekleştirmek için kimseye muhtaç değil. Biz O’nun rızasının gerçekleşmesi yönünde bir şeyler yapmakla mükellefiz. Sonuçta herkes yaptıkları ya da yapmadıkları ile kendi amel defterini dolduracak. Kimse Allah’ın iradesine etki edemez..

Hem dikkat edelim, bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir..

Bize düşen akıllı ve dürüst şekilde O’nun rızasına uygun davranmak. Sonuç ne olursa olsun, bizim sorumluluğumuz bununla sınırlı..

Ve tabii bilelim ki, Allah hiçbir zaman cahil ve zalim bir topluluğa kurtuluş nasib etmeyecektir.. Biz sonuçta yenilen tarafta da olsa, eğer rızaya uygun davranmışsak manen kazançlı çıkacağız.. Şunu unutmayalım, sadece kazanılan zaferlerin kahramanları yok, kaybedilen savaşların da kahramanları var!

Sonuçta imtihan oluyoruz.. Bunu aklımızdan çıkarmayalım..

Keşke sadece dershaneler konusunu konuşurken, Kur’an kurslarını, mevcut eğitim sistemini, yurtları, camilerdeki eğitim-öğretimini, halk eğitimini, bilgi evlerini filan da yeniden bir konuşabilsek.. Dil öğretimi böyle mi olmalı mesela. Üniversitelerimiz ne durumda.. Tabii bu üslûbla değil..

Ben 7 senelik İmam- Hatib’i 9 senede bitirebildim. 2 sene de Arap-Fars filolojisinde okudum, doğru düzgün bir cümle kuramam.. Suudi Arabistan’daki, İngiltere’deki zeka özürlü 10 yaşındaki çocuklar bile bir dil konuşuyor, ama ben konuşamıyorum.. Ben tembelim diyeyim de, bu işte sistemin hiç mi payı yok..

Topyekun bir değişim kaçınılmaz.. Yeni bir dünya kuruluyor. Yeni bir medeniyetin kurucu kadrolarını bu kafayla yetiştiremeyiz.. Bugünki system, rejime kul-köle yetiştiriyor.. “Sahibinin sesi” yapıyor. Parayı veren düdüğü çalıyor. Bu sadece devlet okulları değil, diğer alanlarda da, genel olarak  bu böyle. Cemaat toplulukları açısından da durum pek farklı değil.. TSK damgalı bir tarih, bir din, bir mezhep, bir dünya algısı üretmeye dönük..
Yapılan, çocukların kafasına bir at gözlüğü takmak ve onları biyonik robotlar, sistematik geri zekalılar haline getirmek.. Devekuşu gibi. Deve mi, kuş mu belli değil. “Uç” dersin, “deveyim“ der. “Yük vurayım” dersin, “ben kuşum” der..

Çocuklara hep şunu söylüyorum: Kafanızı kiraya vermeyin.. Ama dini topluluklar, ideolojik ve politik topluluklar dahil, herkes bu çocuklara sansür uyguluyor. Özgür bir kişilik geliştiremiyorlar..

Geçen gün Kayseri’de üniversitedeki Ticaret Odası’ndaki konuşmamda bunları anlattım. Basında haber konuşmamın içinde en geniş anlamda “Cemaat” kelimesi de geçtiği için, hemen bu olay malum “Cemaat”e indirgeniyor.. O çevreden arkadaşlar da, bu konuda hassasiyet gösteriyorlar. Bu durum her kesim için geçerli.. Bu arada “Cemaat” gibi Kur’ani açıdan beynelmüslimin bir kavramı bir örgüte has gibi görmek, anlamak da ciddi bir sorun. Bu durum mesela “Hizbullah” konusunda da geçerli.. Bütün Müslümanlar “Hizbullah”tır. Bunu özel bir topluluğa has kılmak doğru bir yaklaşım değildir..

Din büyüklerimizi “İlah ve Rab” edinme konusunda yanlışlıklarımız yok mu? Aynı dine inanıyoruz ama, öte yandan din algımız değiştiriliyor sanki.. Farklı “Cemaat” kimlikleri ümmeti parçalıyor.. Cemaatte cem olamıyoruz..

“Din büyüklerini ilah edinmek” ağır bir itham ama, Kur’ani bir tanım.. Eğer insanları Allah’a, Resulüne, Kitabına değil de kendi mezhebiniz, hocanız, şeyhiniz, lideriniz ve örgütünüze çağırıyorsanız bu onları mutlaklaştırdığınız, dinin yerine onları ikame ettiğiniz anlamına gelebilir.. Daha doğrusu, nebevi bir açıklama ile “Onlar size bir şey söylediklerinde, siz o söz üzerinde düşünmeden size söylediği şekli ile o sözü kabul ya da reddetmez misiniz, işte bu onları İlah ya da Rab edinmek demektir.”
Bilmediğimiz şeyin peşine düşmeyelim..
Tamam, konuşalım. Ama okuyarak, düşünerek, bilerek.. Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmayalım.. Ve birbirimizi kazanacak şekilde bir dil kullanalım..
Telaşa gerek yok. Sel gider kum kalır. Her şey olacağına varır.
Bu gibi süreçler aslında bundan sonraki muhtemel sorunların çözümü konusunda bir ders olmalı..

Yazacak bir sürü konu birikti.

Bu arada cuma günü biliyorsunuz Guta’nın 100. Günü. Yine Kudüs buluşması var. Yine Kunut var.. Yine İstanbul’da Fatih Camii’nde, yine Ankara’da Hacıbayram’da..
Selâm ve dua ile..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi