Cengiz Aktürk diye biri!
Cengiz Aktürk, geçen operasyonda adı geçen, mal varlığı dondurulanlardan biri..
İddiaları okuyunca inanamadım, kendisini arayıp sordum.. Suçlamalar hakkında doğrudan kendine ulaşan yazılı bir belge yokmuş. Kendi de iddiaları internetten takip ediyormuş..
Ali Demirhan, Dubai’de yaşayan bir Türk işadamı. Dubai’ye gidip gelen çoğu kişi kendini tanır.. Türkiye’de yatırım yapmak isteyen Araplara danışmanlık yapan biri.. Dubai’de hükümete yakın isimler de tanır kendini.. Ali Ağaoğlu ile de tanışırlar.. Ali Demirhan, Cengiz Aktürk de tanışırlar aslında..
Savcı Öz’ün Ali Demirhan’ı tanıyıp, Ali Ağaoğlu’nu tanımaması çok da anlamlı değil.. Zaten birlikte hareket eden kişiler bunlar..
Bir savcının soruşturma açtığı kişinin iş ilişkilerini bilmemesi mümkün mü? Bu kadar karmaşık bir ağ içinde Dubai’de masum bir tatil bana çok da inandırıcı gelmiyor.
Bu arada 22 kez yurt dışına giden kişi Savcı Öz olmayabilir. Okyanus ötesi bir başka yolculuğu olamaz mı! Hemen niye üstüne alıyor ki! Tek kendi değil ki, tatile çıkan..
Tekrar Cengiz Aktürk konusuna dönecek olursak; nedir şu 10 Milyar dolarlık maden konusu dedim, güldü! Hani Kılıçdaroğlu yüz milyar dolarlık yolsuzluktan söz ediyor ya, haber vereyim, 10 Milyarlık maden ocağındaki hissesini Cengiz Aktürk kendi payına düşen 500.000 liraya satmaya hazır.. Hem de % 50 hisse! Kılıçdaroğlu da zengin olsun madem!
Bu dava da böyle giderse,
2012 yılında 2 yıl için kiralanan bir kum ocağı imiş orası ve ilk 3 ay işletildikten sonra zarar ettiği için kapatılmış, halen kapalı olan ocağın kiralama süresi de 2014’de bitiyor.. Yatırım yapacak biri varsa yılda 250-500.000 lira arası kar etme ihtimali de varmış..
Bir de 14 Termik santralin yenilenme ihalesi vardı.. Böyle bir ihale açılmamış. Zaten kendisi bu güne kadar hiç bir kamu ihalesine girmemiş ve santrallerin yenilenmesi ile ilgili ilgi, bilgi, teşkilat ve yeterliliği yokmuş.. Hiç santral de görmemiş, “Kurşun kalem bile satmadım” diyor.. Ama 14 termik santralin iyileştirme ihalesini aldığı iddia ediliyor.. Bakanlıkta hiç bir zaman 14 termik santralin ihalesi diye bir ihale de açmamış.
İlginç bir iddia da, Etiler polis okulu inşaatı ihalesiz Aktürk’e verilmiş,
Hem de 460 Milyon dolara. Ve Aktürk bu iş süresince devleti 1 Milyar dolar zarara uğratmış.. Kendi söylüyor bunu.. Ama gel gör ki, Etiler polis okulu dedikleri arsa Büyükşehire ait ve o arsa üzerinde hiç bir yapı da yok, ruhsatta, devri de yapılmamış, ne böyle bir bina var, ne ihale.. Zaten İBB Başkanı Topbaş da bu konuda bir açıklama yaptı. Yani hayali..
Peki suçu ne bu adamın. Bu arkadaş Üsame Kutub’un ortağı imiş. Avrupa’dan ithal ettikleri bir parfümü Suudi Arabistan ve Türkiye’de pazarlıyorlarmış. Devlete filan da sattıkları yok. Kim bu Üsame derseniz, Laden değil, Seyid Kutub’un yeğeni.. İşte işin püf noktası da burası. Üsame Kutub’un babası ise Seyyid Kutub’un küçük kardeşi Muhammed Kutub. O da ağabeyi Mısır’da Nasır tarafından asıldıktan sonra, 1972’de Suudi Arabistan’a hicret edip, Suudi Arabistan Müslüman Kardeşler’ini kuran kişi. Suudi Arabistan’da iken de Yasin El Kadı bunlara sahip çıkıyor..
Üsame Kutup ve Cengiz Aktürk, bir araya geldiklerinde Yasin El Kadı İstanbul’da ise, bir kaç kez yemekte buluşmuşlar o kadar..
Yasin El Kadı BİM’in ortaklarındandı biliyorsunuz. Hatta bir Amerikan firması da ortaktı! Fatih Saraç adı da o sebeble bu listede.. Fatih Saraç’ın kayınpederi de Cengiz Aktürk’ün Fatih’teki konfeksiyon mağazasının bina sahibi..
Erdoğan’ın kefil olduğu Yasin El Kadı’nın asıl büyük günahı İhvana yakın bir isim olması.. Üsame Kutub, zaten Türkiye’de her Müslümanın yakından tanıdığı Şehid Seyyid Kutub’un yeğeni.. Aslında bu operasyon Cengiz Aktürk ve Fatih Saraç üzerinden Seyyid Kutub’a, İhvan’a yapılmak isteniyor. Tabi eş zamanlı, Yasin El Kadı’ya kefil olan Başbakana, Bilal Erdoğan’a ulaşılmaya çalışılıyor..
Cengiz Aktürk’le Başbakan ya da Bilal Erdoğan arasında bir ilişki yok, ama Üsame Kutup üzerinden Yasin El Kadı bağlantılı bir ilişki kotarılmaya çalışılıyor..
Zaten iddia şu değil mi, bu operasyon sadece Erdoğan ve AK Parti’ye değil, aynı zamanda Mursi ve İhvan’a..
Şimdi Cengiz Aktürk olayına geri dönelim.. Böyle bir iddia ile mal varlığının dondurulduğu bir iş adamı düşünün. Bunun ilişki kurduğu dış yatırımcıların üzerindeki psikolojik baskıyı düşünün.
Birileri “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden, aslında Türkiye’ye gelmek isteyen yatırımcılara “aba altından sopa gösteriyor” olmasın sakın..
Evet Türkiye’ye para girişi engellenmek, dış yatırımcılar kaçırılmak ve giren paraların geldiği yere kaçması sağlanmak isteniyor. Türkiye’nin İslam dünyasındaki saygınlığına darbe vurulmaya çalışılıyor. Bir de, İsrail, bize karşı çıkanı işte biz böyle yaparız diye, bizim üzerimizden birilerine gözdağı verilmek isteniyor.
Peki bizim polisler, savcılar, yargıçlar ve cemaat bu işin neresinde aceba! Birileri ne yaptıkları kadar, toplum tarafından bu işlerin nasıl görüldüğünü hiç düşünmüyorlar mı?
Yasin El Kadı’nın niçin hedef seçildiği şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi? Sisi muhiblerinin Mursi öfkesi ya da Esad’ın İhvan düşmanlığı da aynı damardan besleniyor..
Eğer her yolsuzluk davası Cengiz Aktürk davası gibi ise! Yazıklar olsun! Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.