Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Biri Nusayri diğeri Selefi

Biri Nusayri diğeri Selefi

Kuveyt, ‘Mevlana’ya özgürlük’ avazlarıyla çalkalanıyor. Kimi Selefilerce, Mesnevi gayri muteber ve Mevlana istenmeyen adam ilan edilmiş. Mevlana, Kuveyt’te yeni yılın (2014) en önemli ve en hararetli tartışmalardan biri olmaya aday. Mevlana’nın dostları küresel olduğu gibi düşmanları da küresel. İnsan bilmediğinin düşmanı imiş. Kuveyt’i çalkalayan tartışmanın nedeni, 26 Ocak 2014 tarihi itibarıyla kadınlara mahsus bir Mevlana gecesi ve panelinin düzenlenecek olmasıdır. Bunu duyan Muhammed Cebri isimli Kuveytli selefi milletvekili ‘bu gibi zevatın ülkemize daveti dinimize ve akidemize terstir’ diye bir çıkış yapıyor. Vekilin ilgili makamlar nezdinde lobicilik yapması üzerine panel iptal ediliyor. Bilahare reddetse ve yalanlasa da, Mevlana’yı hayatta biri zannederek havaalanından giriş yapmasına müsaade edilmemesini talep ediyor. Daha sonra Mevlana’nın 8 asır önce vefat ettiğini bildiğini söylese bile Kuveyt’te ve dışında alay ve istihza konusu olmaya devam ediyor. El Arabiya Kanalı’nın spikerlerinden Süheyr Kaysi gibiler programlarında ağırladıkları Muhammed Cebri’yi hafife alıyorlar. Tebessümlerine neden oluyor. Gerçekten de Mevlana’nın öldüğünü biliyor mu bilmiyor mu? Kesin olan bir şey varsa o da şudur: Hakkında birçok meçhulü var. Bunlardan birisi de Mevlana lakabını yadırgaması ve bunun zati akdese mahsus olduğunu söylemesidir. Arapça ‘mevla’ dost anlamında kullanılır. ‘Nime’l Mevla ve nime’n nasir/ ne güzel dost ne güzel yardımcı’ gibi. Nasır kul için kullanıldığı gibi Mevla da çok kullanımlıdır. Bu anlamda Mevlana efendimiz ve velimiz, hocamız anlamındadır. Belh ve civarında hocalara da mevlevi denmesi meşhurdur. Bir anlamda ‘haliluna/dostumuz’ demektir. Halil, Allah’a izafetle halilullah şeklinde kullanılacağı gibi kullara izafetle de kullanılabilir.

*

Maalesef Mevlana’nın küresel düşmanları olduğu gibi, hemşerileri arasında bile fazlasıyla vardır. Bunlardan birisi de, İbni Teymiye hayranı olan ‘Mevkif Halil İbni Aybek es Safedi min şeyhülislam Ebi’l Abbas Ahmed İbni Abdilhalim İbni Teymiye kitabını yazan Ebu’l Fadl Muhammed el Konevi’dir. Mevlana konusunda kendisi gibi selefi meşrep kimseleri aydınlatmaktadır! Keşke doğru aydınlatabilse. Mesnevi’ye reddiye kaleme almış Osmanlı ulemasından Muhammed Şahin isimli müellifin ‘Mesnevi’nin tenkidi’ adlı kitabını da Araplara tanıtmıştır (http://saaid.net/feraq/sufyah/78.htm ). Ebu Ömer ed Dusuri adlı yazar Muhammed Konevi’den mülhem olarak yazdığı bir makalesinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin peygamberlik iddiasında olduğunu yazıyor. Aklıyla zoru olmalı. Burada sapla saman birbirine karıştırılmaktadır. Molla Cami onu şöyle tasvir etmiştir: Men çi guyem an vasf-i âli-cenab /Nist peygamber veli dared kitab. Ben o yüce zat hakkında ne diyebilirim ki? Peygamber değil ama kitabı var. Buradaki kitap Kur’an-ı Kerim’in manevi tefsiri ve keşşafı olan Mesnevi’dir. Amiyane tabirle, Zeburu Acemdir. Nitekim, bizzat Mevlana, ‘yeni bir kitap getirdi ve peygamberlik iddia etti’ maskaralıklarına karşı şunu söyler:

Bu canım var oldukça ben Kur’an’ın kölesiyim.

Muhammed Mustafa’nın yolunun toprağıyım.

Benden, başkaca bir söz nakleden olursa,

Hem onu söyleyenden hem o sözden bizarım.

*

Genel tanımlamasıyla, Mevlana mütefekkir, şair ve kelamcıdır. Bazıları onu Gazali gibi zıddı olmasına rağmen filozof makamında tanımlar. Halbuki, o Kur’an yolundan ve buyruğundan ayrılmaz. Bazı Selefilerin Mevlana’yı tenkis için hilaf-ı hakikat olarak Mustafa Kemal’in tekkeleri ve sufileri kayırdığını ileri sürerler. Başkalarının gözündeki çeri çöpü görenler kendi gözlerindeki merteği görememektedirler. Mısır’da Nur Partisi ve Selefi Camiye şeyhlerini görmüyorlar ama Mevlana’ya saldırıyorlar! Mevlevi ritüelleriyle alakalı olarak Kuveytli vekil Muhammed Cebri Mevleviliğin raks ve hayasızlıktan ibaret olduğunu ileri sürmektedir. Yine Mevlevilikteki sema ile raksı birbirine karıştırdığı anlaşılıyor. BBC, 2007 yılında Mevlana’nın ABD’de en çok okunan şair olduğunu tespit etmiştir. Mevlana’nın yasaklanması Kuveyt’te anayasa ihlali olarak değerlendirilmiştir. Muha Bercis, Mevlana’nın fikri olarak Kuveyt’e sokulmamasının anayasanın 36’ıncı maddesine aykırı olduğunu ifade etmektedir. Sadece konuşmacıların değil dinleyicilerin de bilgi edinme hürriyetlerine getirilmiş bir kısıtlama olduğunu hatırlatmaktadır. 

Bazı selefilerin Mevlana konusundaki tasarrufları bana Rıfat Esat’ın Hama katliamından önce veya sonrasında bir genelgesini hatırlatmıştır. İbni Teymiye’nin Nusayrilerle ilgili fetvası meşhurdur. Onların İslam’a Hıristiyan ve Yahudilerden daha uzak olduklarını söyler. Bunu duyan ve köpüren Rıfat Esat derhal bir genelge yayınlar ve İbni Teymiye’yi ölü veya diri getirene o günün rayiciyle yüz bin Suriye Lirası vereceğini taahhüt eder. Selefiler yakalama fezlekesi çıkarmasa bile sonuçta cehalette Rıfat Esat derekesine düşmüş oluyorlar. 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi