Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Ne gazeteciliği kardeşim

Ne gazeteciliği kardeşim

Bu ‘Ergenekon iddianamesi’ de pek bir işlevselmiş canım... Pek çok pisliği teşhir etmekle kalmadı, şimdi de medyada ‘kirli çamaşır kavgasını’ kızıştırdı.

Esasında bize ne?

Ama taraflar kirli çamaşırlarını kamuoyu önünde yıkıyor. Pek de ‘bize ne’ diye geçiştirilecek bir olay değil. Ben en çok şu ‘Veli Dural’ı merak ediyorum.

Şüpheler, bir büyük gazetenin genel yayın yönetmeni üzerinde odaklanıyor.

Meseleyi tam bilmiyorum ama... Bildiğim kadarıyla Ali Dural Veli Dural’ı (ya da tam tersi) arıyor... Ali Dural dönemin Başbakanını arıyor... Dönemin Başbakanı bir ‘medya büyüğü’nün gönlünü hoş edecek ‘el koyma eylemi’ için adamlarını arıyor...

Böyle bir arama trafiği...

Meseleyi gene tam bilmiyorum ama... Sonuçta bir bankaya el konuluyor... Medya büyüğü zil takıp oynuyor... Bir taraf zarar görüyor, diğer taraf büyük avantajlar elde ediyor.

Böyle karışık bir olay...

Kavga, gadre uğradığını düşünen medya grubuyla, her taşın altından çıkmayı itiyat edinmiş medya grubu arasında.

Bunlar birkaç yıl önce de kapışmışlardı.

Her gün çarşaf çarşaf birbirlerinin ayıbını yazıp duruyorlardı.

Neler mi yapmamışlar?

Kara para aklamışlar. Devleti dolandırmışlar. İhale yolsuzluğuna bulaşmışlar. Sahte fatura düzenlemişler. İşadamlarına kazık atmışlar. Hayali devlet bonosuyla mevduat toplamışlar.

Neler neler...

Şimdilerde ‘inşaat izni’ kovalayan biri, emrindeki gazetelere güdümlü manşetler attırarak arsa spekülatörlüğü yapıyormuş. Diğeri, devlete olan katrilyonluk borçlarını ödememek için kağıt üzerinde ‘numaralar’ çekip şirketlerini ‘zararda’ gösteriyormuş.

Arsa spekülatörlüğü yapmakla suçlanan adamın gazeteleri, kaç gündür ‘Biz temiziz... Tertemiziz...’ makamında yayınlar yapıyor.

öyle midir?

Bakın bir ‘hikaye’ anlatayım. Daha önce de anlatmıştım. Hatırlamanın tam zamanıdır:

Medyanın en büyüğü, günün birinde, elindeki tapon gazetelerden birini satışa çıkarıyor. Bir ‘inşaat büyüğü’ talip oluyor gazeteye. Anlaşıyorlar. Medya büyüğü, inşaat büyüğünden 6 milyon dolar kaparo alıyor. Sonra iş bozuluyor. Medya büyüğü kaparoyu iade etmeye yanaşmıyor. En azından 1 milyon dolarlık bölümün üzerine yatmak istiyor. Damadını görevlendiriyor. Damat adamlarını telefonla arıyor, ‘İnşaat büyüğüne reklam almış gibi 1 milyon dolarlık sahte fatura yazın, para bizde kalsın. çamur yapcaz yani, tamam mı?’ diyor.

Bir hikaye daha:
Veli Dural olduğundan şüphelenilen (ve ısrarla ‘biz temiziz’ diyen) bir genel yayın yönetmeni, elinde 500 milyon dolarlık çekle, ‘biz talip değiliz’ dediği yayın grubunu satın almak üzere BDDK kapısına dayanıyor. İstediğini elde edemeyince de BDDK aleyhinde yayına başlıyor...

Hangi taraf daha temiz, bilmiyorum ama... Bir ara, ‘çok başarılı’ buldukları Ecevit hükümetini yıkmaya uğraşıyorlardı; kimi istikbalini Bülent-Hüsamettin kapışmasından, kimi Derviş-Cem ‘örtük’ rekabetinden çıkacak sonuca bağlamıştı; fütursuzca bir Rahşan Ecevit’e vuruyorlardı, dönüp bir Hüsamettin özkan’a...

Sonra AK parti dönemi başladı.

önce desteklediler. Sonra ‘karşı cenaha’ geçtiler. Bekledikleri imar izni çıkmayınca, daha da dellenip darbecilerle pazarlığa oturdular.

Ne diyordu, mesleğinin zirvesindeyken ‘banka soymak’ suçundan cezaevine girmekten kıl payı kurtulan ‘şişman’ ama ‘mutlu’ gazete patronu?

‘Ne gazeteciliği kardeşim, biz burada dükkan açtık, para kazanıyoruz...’

E, biz de yıllardır bunu söylüyoruz işte:

Ne gazeteciliği kardeşim! Gazetecilik kiiim, siz kim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi