Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Yürek Mektuplar

Yürek Mektuplar

Nazım Açgöz/Mersin;
“Hocam, ben okumayı çok seven biriyim. Ama maddi durumum kötü, bu yüzden kitap almakta zorlanıyorum. Kendi eserlerinizden gönderebilirseniz sevinirim. İlgilerinizi bekliyorum.”
• Defalarca cevap vermek zorunda kaldığım taleplerden biri daha... çaresiz daha önceki cevaplardan birini tekrarlayacağım...
Sevgili Nazım; her gün en az on kitap isteği alıyorum. Kimse de bir kitapla yetinmiyor, tüm kitaplarımı istiyorlar. Gönderemiyorum. çünkü;
1. Herkes her şeye para buluyor, sıra kitaba gelince bedava istiyorlar. çünkü kitabı “ihtiyaç maddesi” olarak görmüyorlar. Benim dünyamda ise kitap en önemli “ihtiyaç maddesi”dir ve mutlaka kaynak ayrılmalı, karşılığı ödenmelidir. Karşılığı ödenmeyen kitabın okunma şansı son derece düşüktür. Yari, bir kitap sevdalısının bana söylediği gibi, kitap, bedava dağıtılamayacak kadar kıymetlidir!
2. Benim kitaplarımı ben basmıyorum, Nesil Yayınları basıyor (0212 551 32 25), basmadığım için de stokumda tutmuyorum; binaenaleyh göndereceğim her kitabı yayınevinden ücreti mukabilinde satın almam gerekiyor.
3. Tüm kitaplarım yaklaşık 500 YTL tutuyor. Her gün gelen on talebi karşılamak için günde 5.000 YTL harcamam lâzım. Ayda 150.000 YTL eder. Buna değil benim mütevazı bütçem, Sabancı Holding’in bütçesi bile dayanamaz.
4. O zaman bana gelen talepleri Nesil Yayınları’na aktarıyorum. özellikle cezaevlerinden gelen kitap taleplerinin bir bölümünü karşılamaya çalışıyorlar. Bu mektubu da, çaresiz, Nesil Yayınları’na aktaracağım.

Tarık Akyürek;
“Hocam, izninizle birkaç sualimiz var:
1- Köşe yazılarınızda tarihi olaylara, olgulara ve şahıslara neden eskisi kadar yer vermiyorsunuz? (Bu bir ara sık sık tarih yazdığınız için eleştirilmenizden kaynaklanıyor olabilir) Tarih öğrencileri olarak bizim, yazılarınıza çok ihtiyacımız var. Tarihi konulara biraz daha sık eğilemez misiniz?
2. Ankara’da ikamet ediyoruz. Ulus’ta Ulucanlar diye bir mahalle var. İnsanlar bu mahalleye İstiklal Mahkemesi’nde bu yerde idam edilen âlimlerden ötürü halk tarafından bu ismin verildiğini söylüyorlar. Bu doğru mu?
3. Osmanlı’da halifelik babadan oğula geçiyordu. Bu anlayış Peygamberimizin halifelik seçimi kıstasları ile uyuşuyor mu? Bu zamanın şartlarından ötürü mü yoksa bizlere özgü bir anlayış mı?
4. Sultan II. Abdülhamid’in görevden fetva ile azledildiğini biliyoruz, halifeyi bir şeyhülislâm nasıl azledebilir, halife devletin başı değil miydi?
5. Tarih öğrencileri kendilerini nasıl geliştirmeli, neler okumalarını tavsiye edersiniz?”
• Gelelim cevaplara, sevgili Tarık...
1- Yıldönümlerine denk geldikçe tarihten bahsediyorum. Ya da herhangi bir güncel gelişme münasebetiyle yol tarihten geçtikçe... Köşe yazısında durup dururken tarihten bahsetmek de olmuyor pek. Yine de önerini dikkate alacağım.
2- Ulucanlar Mahallesi’nin adını nereden aldığını bilemeyeceğim. Yalnız o semtte bir zamanlar ünlü bir cezaevi bulunduğunu, Yılmaz Güney, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Bülent Ecevit gibi bazı tanınmış isimlerin o cezaevinde yattığını, hatta Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cezaevi avlusundaki kavak ağacının altında asıldığını biliyorum.
3- Dört halifeden sonra, hilafet maalesef saltanata inkılâp etti. Müslümanları halife hükümdarlar yönetmeye başladı. Seçim kalktı, saltanat babadan oğla geçmeye başladı. Bunun ne kadar İslâmi olduğunu bilmiyorum, ama İslâma aykırı olduğunu iddia etmek de zor. Dönemsel olarak siyasetin gereği yapılmıştır. Tabii ki saltanat “bize özgü” bir anlayış değildir. Dört halife sonrasında iktidar olan Abbasi ve Emeviler de aynı sistemle yönetilmişlerdi.
4- Bazı dönemlerde Şeyhülislâmların yetkisi padişahın yetkisini dahi aşmıştır. Elbette padişahlar da fetvaya tabi idiler: Görevden alınmaları, dinî en yüksek merciin “fetva”sını gerektiriyordu. Yalnız Sultan Abdülhamid’ın halli için gereken “fetva” silah zoruyla alındığından, kurallara uygunluğu tartışılabilir.
5- Tarih öğrencileri sadece tarihle beslenirlerse dar ufuklu olurlar. Tarih bilgisi mutlaka sosyoloji ve psikoloji ile desteklenmeli, “tarihçi” adayı, ufkunu hikâye ve romanla genişletmeli, şiirle ruhunu damıtmalıdır.
Sevgi ve selam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi