Terör ve arkası
Günümüzde siyaset terör örgütlerince belirleniyor. ABD’nin bölgedeki eylemleri, kimin kiminle savaşacağı, ülkelerin izleyecekleri politikalar bir terör eyleminin sonuçları olarak görülüyor. Son olarak Pakistan’ın siyasi yapısı, buna bağlı olarak dünya üzerinde oynayacağı rol bir terör eylemiyle şekilleniyor.
Klasik savaşlara alışkın olan düşünce biçimimiz bu tür bir mücadeleyi anlamakta zorlanıyor. Tüm çelişkileri yan yana yaşıyoruz. Terörün en önemli aktörü sayılan İslamcıların eylemleri dindaşlarının felaketine yol açıyor ama biz onların Batı ile mücadele ettiğini düşünüyoruz. Irak bir Müslüman mezarlığına dönüşüyor ama biz bunun işgale karşı bir direniş olduğunu sanıyoruz.
Terörü doğru anlamamızın önündeki engel teröristin ne yaptığını, ne istediğini tartışmamız ama eylemin sonuçlarının ne olacağını düşünmememizdir. İslamcıların, terör yoluyla, savaştıkları güçleri yenecekleri, onları onarılmaz biçimde yaralayacakları düşünülemez. Sadece zarar verebilirler ama onların eylemlerine verilen karşılık dünyada kalıcı sonuçlar yaratır ve bu sonuçlar teröristin ilan ettiği amaçlar değildir aksine en büyük zararı kendileri görür.
Mesela son günlerde teröristlerin Pakistan’ın nükleer silahlarını ele geçirip bir eylem yapma ihtimalinden söz ediliyor ve Batının bundan büyük endişe duyduğu söyleniyor. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi halinde eyleme maruz kalanlar zarar görür ama misillemesi İslam dünyası için eşi görülmemiş bir felaket olur.
Analizlerimin etkiye değil tepkiye dayalı olduğunu, yapılacak bir eylemin faillerinden, ifade edilen amaçlarından daha önemli olanın yaratacağı sonuçlar ve teröre maruz kalanların tepkileri olduğunu söylerim. Bu yaklaşım biçimim sert eleştiriler alır ve teröristin kabahatlerini örtmeye yaradığı söylenir. Oysa ben sonuçları değerlendirerek eylemin kimin işine yarayacağını ve bunun siyasi bir projenin parçası olup almadığını ararım.
Pakistan’da Butto’un öldürülmesinin yaratacağı sonuçlar iki açıdan değerlendirilebilir. Birisi ve en önemlisi Pakistan’daki yeni yönetimin nasıl şekilleneceği ve buna bağlı olarak radikal İslam’ın akıbetinin ne olacağıdır. Pakistan’da bir ara rejimin oluşması ve bunun radikal İslam’la mücadele etmesi beklenir. Bu mücadele sürecinde, ilk aşamada, bir Sünni-Şii çatışması olsa bile bu kısa zamanda önemini yitirir. çünkü İran’a yönelik politikanın din eksenli değil etnik farklılıklara göre şekillendirilmesi daha büyük bir ihtimaldir. Mezhep farklılığı üzerine inşa edilen bir çatışma İran’ı güçlendirir ve tüm Şiiler İran safında yer alır. Oysa etnik farklılık İran’ı yalnızlaştırır. Bu nedenle bölgede İran’a karşı bir Şii kuşağının oluşturulacağı düşüncesini şüpheyle karşılıyorum.
Bu konuda bir de formülüm var: Terörü terörist yapar ama kararı siyasi güç odakları verir. Terörizm bir işletme gibidir. Patron yapacağı işe göre eleman alır. Bu geçmişte komünist idi şimdi işin niteliğine göre İslamcı. oldu. Ancak patron faaliyet alanını değiştiriyor ve İslamcı teröristler işsiz kalacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.