Bu gidiş nereye!
Bu gidişle kardeş katline bile fetva verirler..
Nijer’de tanınmış bir doktorla beraberdik. Dindar bir profil çiziyordu. Gün boyu namaz kılmadığını görünce sordum. O da hocaefendinin kendilerine gün sonu, akşam bütün namazları topluca eda etmeleri konusunda cevaz verdiğini söyledi. İnanamadım. Ama böyle..
Allah, kitap üzre çok rahat yemin edebiliyorlar. Fetvaları var. Çalabiliyorlar. Rüşvet alabiliyorlar, torpil yapabiliyorlar..
Mesela sizin 20 liranızı çalıyorlar. Bu para ile sizin başaramayacağınız kadar büyük bereketli bir sevap işliyorlar.. Öbür dünyada siz ondan hakkınızı alacaksınız. O da bunu kabul ediyor zaten.. Kazandığı sevaptan onun payı düşülecek, ama daha fazlası da size kalacak. Hem siz, hem o kazanmış olacak..
Bu geri zekâlılara biri de çıkıp, haram para ile hayır yapılmaz demiyor.. Şeytan onları fetva ile kandırıyor..
Fetva ile açılıp, fetva ile örtünüyorlar.. Oysa nas ile sabit bir konuda içtihad olmaz. Bunu atlıyorlar. Kem alat ile kemalat olmayacağı gerçeğini de görmezden geliyorlar..
Bir de kısas yapıyorlar, akıllarınca, onlar bizim mallarımızı çaldı yıllarca, bize zarar verdiler, biz de onun karşılığını alıyoruz şimdi..
Onların size yaptıklarını, siz onlara yaparak aslında onlara benziyorsunuz.. Arada fark kalmıyor.. Babalarının sizin babanıza yaptığı zulmü, siz oğullar olarak, onların çocuklarına ödetiyor, buna da adalet diyorsunuz..
Tamam onlar geçmişte, fakülte mezunu olmayanlara üniversite diploması verdiler, hatta bu şekilde birilerini hakim ve savcı da yaptılar.. Bugün siz yapıyorsunuz.. Haksızlığa uğramış olmak, başkalarına haksızlık yapma hakkı vermez ki!
Sınav sorularının cevap anahtarını çalıp, kendi yandaşlarınıza dağıtırsanız, buna cevap bulamazsınız.. Ya da sizinkilerin önünü açmak, terfi ettirmek için, başkalarının sicili ile oynarsanız, Allah bu yapılan işten razı olmaz..
Aynı gün, aynı saatte, 5 ayrı yerde nasıl olabilirsiniz ve bunlardan ücret alabilirsiniz..
Minareyi çalabilirsiniz, ama kılıf uydurmak o kadar kolay olmaz..
Bu kafa ile bütün haramları helâl yapabilirsiniz..
Önce şalgam içip, sonra şarap içerseniz helâl olmaz..
Hoşgörü, diyalog tamam da, istişare ve şura bunun neresinde..
“Harp hiledir” diye durduk yerde yalanı meşrulaştıramazsınız!
“İşi ehline verin” dendiği halde, “kadrolaşma” bahanesi ile kendi yandaşlarınıza makam dağıtamazsınız..
“Söz verdiğimizde sözümüzde duracaktık” hani..
İftira, yalan her şey bu kafa ile meşrulaştırılabilir. Cinayet bile! Bir kere bu yola girdiniz mi arkası gelir.. Zina edecekseniz, göz diktiğiniz kadına cariye gözü ile bakarsınız, olur biter! Kedi de aç kalıp da, yavrusunu yemeye karar verirse, onu fareye benzetirmiş.. İster Mut’a bahanesinin arkasına saklanırsınız, ister cariye dersiniz.. Ey canı çıkasıcalar, madem bu haltı yiyorsunuz, bari dini bu işe karıştırmasanız.. Rus kadınla otele girerken kendilerini gören arkadaşı, telefon açıp nerdesin diye sorduğunda, “Umre’deyim” diyen politikacının haline benziyor bu iş..
Bu işin neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalır..
Kimi dini kullanıyor, kimi tarihi, gelenekten bir rivayet buluyor, onun arkasına saklanıyor. Öyle olunca da, bütün haramları helâl kılmak mümkün oluyor..
Bu malum zevat ne emirleri yerine getiriyor, ne yasaklara uyuyorlar..
Emirleri yerine getirme konusunda, Namaz, Oruç, Hac, Zekât, her şey görsel şov seviyesinde.. İmaj yapmak için yoksa, Ramazan “şenliklerinde” haftanın en çok CD’si satılan ya da şarkısı indirilen sanatçıya davetiye gönderiliyor.. Kim olduğu, ne yaptığı önemli değil. “Halk istiyor” . Memlekette demokrasi var sonunda..
Belediyelerin kültür etkinliklerine bakın bakalım, “kültür-sanat” diye sunulan ne! Sunanlar kimler!
Bizim bazı tekstilcilerin kataloğuna bakıyorum, manken kataloğu mu, tekstil kataloğu mu belli değil.. Bu firmaların sahipleri de hacı hoca takımından ha!
Rüşvetin de kılıfı bulunmuş, torpilin de.. Fetvası da alınmış! O zaman geriye ne kalıyor.. Çalabilirsiniz de.. İftira da edebilirsiniz.. Tehdit ve şantaj da mümkün, kumar oynayabilir, oynatabilirsiniz.. Bu bir “savaş” dersiniz, öldürürsünüz de!
Bütün bunları din adına da yapabilirsiniz, siyaset adına da.. İdeoloji adına da yapabilirsiniz.. Yeterki yapmaya karar verin..
Biraz “hayır” işler, sonra “hac”ca gider, defteri sildirirsiniz.. Oh! Ne ala! Sonra helâllik istersiniz, zaten ölünce herkes hakkını helâl ediyor!.
Böyle bir din icad ettiler. Zaten, İlah ve Rab edindikleri, layüs’el, eleştirilemez ve yanılmaz, hikmetinden sual edilemez bir takım dini önderleri var. O; 3’ler, 7’ler, 40’lar meclisinden geliyor, peygamberle konuşuyor..
“Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diyenlerden ne farkınız kalır bunları yaparsanız..
Hani kul hakkı yemeyecektik. Hani “nas ile sabit bir konuda içtihad olmaz”dı..
Neyse derin devlet, paralel devlet, bir takım cemaatler, örgütler malesef bu konuda diğerlerini aratmıyor.
Bizimkilerin açlığı daha mı çok, ya da acemiliklerinden, yerken üstlerine başlarına daha çok mu döküyorlar acaba..
Kimileri ne yapar, ne yer. Kimileri var, yapmaz yer, kimileri yapar yer.. Bize yemez yapar adamlar lazım.. Millet en çok yapar yer tipleri seviyor. Çünkü sonuçta tencere yuvarlanıp, kapağını buluyor.
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.