Azmettirici Batı!
Mısır’da önceki idamların mürekkebi kurumadan aynı savcı yeni idamlara imza attı. 683 kişi için daha idam kararı verdi ve sanıkların dosyasını tasdik için müftülük makamına gönderdi. Bunlar arasında Müslüman Kardeşler hareketinin bir numarası Muhammed Bedii de var. Hareketi böylece başsız bırakmak ve yeraltına itmek istiyorlar. Bununla birlikte, vakit geçirmeyen mahkeme önceki davada idama çarptırılan 528/9 kişiden 37’sinin idamını kesinleştirdi. 491 kişinin idamı da müebbede çevrildi. Haklarında nihai olarak idam kararı verilenler tashih-i muhakeme için son kez iltimasta bulunabilecekler. Bunlardan en azından bir kısmının idam edileceğine kesin gözüyle bakılıyor! Zira mahkemeler siyasi ve amaç, halkı ve darbe karşıtlarını sindirmektir. Bizdeki deyimiyle Mısır bir takrir-i sükun döneminden veya nöbetinden geçiyor. Bu yargılamalarındaki ölçü veya ruh şu: Birkaçını sallandıralım da ötekilere ibret olsun. Sisi, Mısır halkının totaliterliğe dönüşe izin vermeyeceğini ve Mısır’ı bugün kamuoyunu yönlendirdiğini ve iki devrim çıtasından geriye dönüş (25 Ocak 2011 ve 30 Haziran 2013) olmayacağını söylüyor. Külahıma anlatsın! Bütün bunlar halk goygoyculuğundan öte bir anlam taşımıyor. Halkı morfinleyerek bildiğini yapmak istiyor. Halkı bu tür tatlı sözlerle uyuşturarak yeni bir otoriter ve totaliter rejim kuruyor. Herkes de biliyor ki bir çırpıda idam kararları veren mahkemeler tarafsız değil. Darbe yargıçları ise çılgınlar ve yargı sistemindeki baltacılığı temsil ediyorlar. Görevleri halkı sindirmek. Dış tepkileri dindirmek için de Mısır hariciyesi Türkiye ve Katar ile ilişkileri keserek, seviyesini indirerek aslında diplomatik baltacılığa imza atmıştır. Mısır’daki mevcut yapıyı, bütün hatlarıyla birlikte baltacılık sistemi olarak tanımlamak mümkün.
•
Darbe ekonomisi olmadan ve siyasi destek almadan bu cuntanın yaşaması mümkün değil. Burası Cezayir değil, imkanları kıt. Sisi Körfez sermayesi ile Batı’nın siyasi desteğiyle ayakta duruyor. İkisi olmadan nefes alması mümkün değil. Aksi takdirde, oksijen tüpüne bağlanacak. Körfez ülkeleri İhvan korkusuyla kesenin ağzını açtılar. Siyasal İslam’a karşı Körfez ile ortaklık içinde olan ABD de Sisi’ye siyasi desteğini esirgemiyor. Bu artık çok netleşti ve alenileşti. Sisi yalakaları bu açık desteği örtbas etmeye çalışıyorlarsa da mızrak çuvala sığmıyor. Batı’nın siyasi desteğini Afrika Birliği’nin tepkileri üzerinden analiz etmek ve ortaya koymak mümkündür. Şöyle ki, John Kerry darbe sonrası Pakistan’da yaptığı değerlendirmede askerlerin Mısır’da demokrasiyi güçlendirmeye ve konsolide etmeye geldiklerini söylemiştir. Sisi de başkanlık seçimleri öncesinde yaptığı konuşmalardan birisinde böyle söylemiştir. Öyle ise darbeci ile destekçisi arasında ağız birliği oluşmuş durumda. Mısır onlara göre kapana girmiştir. Catherine Ashton da Mısır’ı ikinci ziyareti ve Sisi ile görüşmesi sonrasında aynen Kerry gibi lafı dolandırdıktan sonra Mısır’ın doğru yola girdiğini ve tünelin ucundan ışığın belirdiğini söylemiştir. Lafı dolandırmadan Batı, bir bütün olarak darbenin arkasındadır. Sisi’nin efelenmeleri ise iç piyasayı yatıştırmak için gerekli bir morfindir. Sisi’yi azmettiren Batı, finanse eden de Körfez yönetimleridir.
•
Şimdi gelelim Afrika Birliği’nin tepkilerine. Afrika Birliği dünyanın küpeştesinde değil de derkenarında olmasına rağmen ilk günden itibaren darbeye karşı tavır almıştır. Abdulfettah Sisi’nin adaylığına itiraz etmiş ve eli kanlı dört yıldızlı soytarının aday olamayacağını ilan etmiştir. Onun ötesinde bazı Avrupalılar gibi idamlar karşısında kem küm etmemiş ve idamların bir hukuk cinayeti ve katliamı olduğunun altını çizmiştir. Avrupalılar kararın ağır olup olmadığını tartışırken Afrika Birliği isabetli bir yaklaşımla toplu idamlara karşı çıkmış ve bu süreci toptan reddetmiştir. Afrika Birliği Hukuk Komisyonu, kararları inceleyip ve kararların İnsan Hakları Afrika Andına uyup uymadığını gözden geçirecek. Bununla birlikte Afrika Birliği Hukuk Komisyonu ilk değerlendirmesinde idam cezalarının iptal edilmesini istemiştir. Mısır ve diğer Arap Baharı ülkelerinde insan hakları ve demokrasi ile ilgili gelişmeler muvacehesindeki dış tepkiler, Batı normlarının iflasını ve buna mukabil Afrika normlarının yükselişine tanıklık etmektedir. 2009 yılında Kahire’den bölgeye demokrasi vadeden Obama şimdi diktatörlere çanak tutuyor ve destek veriyor. Çıkarları böyle gerektiriyor! Bundan dolayı Malezya ziyareti sırasında Malezyalılar Obama’yı Rabia pankartları ve protestolarıyla karşıladılar. Aslı Aydıntaşbaş’ın kulakları çınlasın! Türkiye’ye reva görmediği Malezyalılaşma modeline şimdi Obama uyguluyor! Arap Baharından sonra genel olarak ABD ve özelde Obama’nın foyası çıktığından ve kimsenin yüzüne bakamadığından şimdi Malezyalılaşanlar kervanına katıldı. Türkiye ve Endonezya gibi ülkelerden boşalan model ortaklığa Malezya’yı yerleştirmek istiyor. Bizimle model ortaklık devri bitince Malezya’nın ipine sarıldı. Ona tutunmaya çalışıyor. Bundan böyle Kabe’nin astarına bile sarılsa, nafile. Süngüsü ve maskesi düşmüştür. Arap Baharı maskesini düşürmüş, Putin de heybetini alıp götürmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.