Biden ve Irak’a Bosna modeli
Nihayetinde Obama’nın takım arkadaşı belli oldu. O da kurulu ve yerleşik sistemin (establishment/nomenklatura) bir parçası ve uzantısı. Barack Obama’nın takım arkadaşı olarak Joe Biden’ı seçmesi gençliğini ve toyluğunu, dinamik imajını köklü ve büyük tecrübe ile birleştirme ve aşılama olarak görülüyor. Biden 36 yıllık senatör. Sadece beyin tümörü nedeniyle tedavi gördüğü müddet içinde 7 ay kadar senatörlükten uzak kalmıştı. Dolayısıyla derin tecrübesi bir faraziye değil gerçeğin tâ kendisi. İskoç asıllı Katolik bir aileden geliyor. Bir iki gün önce Obama ile Hillary’nın yolları kesinkes ayrılmıştı. Müstakbel yardımcısı gözüyle bakılan Hillary, bir iki gün önce Obama ile arasına mesafe koymuş ve ondan iş istemediğini söylemişti. Hillary, bu açıklamasıyla söylenti ve spekülasyonlara son vermişti. Hillary’nin bu açıklamasından sonra, Biden’ın takım arkadaşlığının (running mate) önü açılmıştı. Aslında Obama ile yeni ortağı Biden birbirlerine benziyorlar. Hillary de öyleydi. Irak’ın işgali noktasında ikircikli yaklaşımları olmuş, lâkin sonunda Biden, Bush’un işgal planını onaylamıştı. Irak’ın işgali noktasında Bush planını onaylayanlar, iktidara gelmeleri halinde, 2010 yılında Irak’tan çekilmek istiyorlar. Ama çekilmeden ziyade bunun nasıl bir çekilme olacağı mühim. Yani mesele, mahiyetinde veya şeytan detayda gizli.
* * *
Bilindiği gibi, Joe Biden işgalden sonra Irak’la ilgili bir teziyle temayüz etti. Bu tez Irak’ın üçe taksimini ve parçalanmasını öngörüyordu. Cumhuriyetçilerin karşı oldukları bu tez, Biden ve bazı senatörler tarafından sahipleniliyor. Bu aynı zamanda Holbrooke’un da rüyasıydı. Aslında Hobrooke’un Dayton’da yaptığını Biden ve onun gibi düşünenler Irak’ta yapmak istiyorlar. Dayton tarzı Irak için de yumuşak bir bölünme öngörülüyor. Ardından da şartlar daha fazla olgunlaştığında ve bölgesel kırılmalar arttığında Kürtler ve Şiiler başı çekecekler ve bölünme süreci tamamlanacaktı. Zaten Irak’taki İran yanlısı Şiiler, özellikle Hekim grubu taksim veya federasyon planına sıcaklar. Onlar Irak’ın bütünlüğünden ziyade kendi iktidarlarını düşünüyorlar. Kürtlerin tutumu ise, güneş gibi açık. Aslında burada iki engel var. Birincisi federatif bir çözümden sonra Şiî federe devletinin geleceği ve İran’ın kontrolüne girip girmeyeceği meselesi. Bu mesele belirsizliğini koruyor ve Araplar da bu ihtimalden tedirginlik duyuyorlar. Zira Körfez’de yoğun bir Şiî nüfus var ve bunun paralelinde İran Şah döneminde işgal ettiği BAE adalarından devrim sonrasında da vazgeçmiyor. Yani İran hem fiilî, hem de nüfuz açısından yayılıyor. İkincisi, Kürt devletine bölgesel bir kirve aranıyor. Şayet Şah dönemi olsaydı, Kürtleri İran’a bağlamak Amerikan siyaseti açısından daha mantıklı olurdu. Bugünkü şartlarda Holbrooke gibiler Kürt bölgesinin muvakkaten de olsa Türkiye’ye bağlanması arzusundaydılar. 1991/1992 yılında özal kısmen buna teşne idi, ama o dönemde Türk ordusunun muhalefetiyle karşılaştı. Ve bu karşı irade kırılamadı. Dayton mimarı Holbrooke, o dönem ‘kaçırılan fırsat’ ile alâkalı olarak ah vah ediyor. Irak planında Dayton’a uymayan tek husus parçalandıktan sonra ortaya çıkacak federe devletlerin bölgesel patronlarının kimler olacağı. Türkiye Kürt bölgesinin ihalesini üzerine almak istemiyor. İran ise, Şiî federe devletinin himayegerdesi (protegee) olmasına dünden razı. Lâkin, buna rağmen, yine de Irak’lı Şiilerin İran’ın patronluğu noktasında kesin ve nihaî bir kararları yok.
* * *
Dayton Anlaşması mucibince Bosna’daki Sırp Federe Devletinin hamisi Sırbistan. Buna paralel olarak Irak’taki Şiî federe devletinin hamisi de İran olabilir. Bu durumda Hırvat Federe Devleti mesabesinde olacak Kürt devleti hamisiz kalıyor O na da bir Hırvatistan aranıyor. Hamisiz bir federe devletin yaşama şansı az. Yani Biden, Obama ile Beyaz Saray’a gelse ve çekilme takvimini uygulasa bile, çekilmeden sonra Irak’ın alacağı şekil ve keyfiyet muamma ve belirsiz. İlginçtir, Irak’ın üçe bölünme teklifi Biden’in teziydi ve Obama da bu tezi destekliyordu. Ama iktidara geldiklerinde, bakalım evdeki hesap çarşıya uyacak mı ? Bununla birlikte Demokratların önündeki en acil husus, Irak’tan çıkış planı. Bu planla ilgili ortak yaklaşım, Irak’a Bosna planı uygulamak. New York Times’ın önde gelen muhabirlerinden Thom Shanker’in bu yöndeki bir haberanalizi, açıkça muhtemel Demokrat iktidarındaki çekilme sonrası uygulanacak eğilimi ortayla koyuyor. Bu da Irak’a Bosna modeli uygulamak. Daha Türkçesi Irak’ı yumuşak bir şekilde bölmek.
Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Biden, “Eğer Irak’ı geride bir kaos bırakarak terk edersek, bölgesel bir savaş çıkacak ve bu, bizi nesiller boyunca içine alacak. Böyle bir savaş Suudilerin, İranlıların, Türklerin (Irak’a) girmesine yol açacak” demişti. Cumhuriyetçi Partili başkan adayı Senatör John McCain de, CBS televizyonunda katıldığı söyleşide, ABD’nin Irak’tan erken ayrılmaması gerektiğini savunmuştu. McCain, ABD’nin bu ülkeyi zamansız terk etmesi durumunda, Bağdat’ta Şiiler ile Sünniler arasında çok kanlı bir savaş çıkacağını, Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahale edeceğini ve İran’ın nüfuzunu genişleteceğini söylemişti. Gerçekten de bölgeyi bekleyen en önemli tehlike ABD’nin Irak’tan çekilmesinden sonra doğabilecek boşluk. İşte, İran, Türkiye ile birlikte bu boşluğun nasıl doldurulabileceğinin yollarını arıyor. Nejad’ın ziyaret gündemindeki maddelerinden birisi de bu olmalıydı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.