Ortadoğu neden infilak etti?
Bütün yanlışlar toplandı ve ortaya Irak’taki durum çıktı. Irak’ın işgali yanlıştı. Suriye’de ise kurban cellatla baş başa bırakıldı. O da yanlışa tüy dikmekti. İran’ın Irak’ta işgalle birlikte hareket etmesi ve işgali desteklemesi ve ardından Şii yapılar üzerinden mezhepçiliğini Irak’a bulaştırması yanlışlardan bir başkası oldu. Ve başbakan olarak en yanlış bir adamı tensip ettiler. Felaket Adam olarak anılmaya layık ve namzet olan Nuri Maliki (Maliki değil Karisi) herkese rağmen ABD ve mezhepçi ayağı İran’a dayanarak; anayasayı da değiştirerek üçüncü kez başbakan olmaya heveslendi. Elbette olan bitenlerde Türkiye’nin de payı olmuştur. Sünnileri hazır olmadıkları bir oyuna; devlet çarkı ve yapısı Şiileştirildikten sonra siyasi sürece sokmaya çalıştı. Yanlış hesap Bağdat’tan döndü. Bu David Petraeus gibi Amerikalı generallerin planıydı. Askeri olarak çöktüğü gibi işgalin siyasi olarak da çökmesi gerekirdi. Halbuki, Sünniler siyasi sürece dahil edilmek istenerek askeri ve direniş ayağı siyasi ayaktan kopmuş oldu. Bu Sünnilerin yalpalamalarına neden olmuştur. En azından Türkiye acele etmeyecek ve bu meseleye karışmayacaktı. Böylece Şiileşen siyasi yapı bölge ülkeleri tarafından da meşrulaştırılmış oldu. Ammar el Hekim gibi Şii siyasetçiler Sünni boykotu ve çemberi kırmak için Mısır ve Türkiye gibi ülkeleri turluyor ve ‘ne olur bizimle temas kurun ve elçiliklerini açın, bizi İran’la baş başa bırakmayın’ diye yalvarıyorlardı. Biz ayaklarına gittik ama onlar İran’la halvet oldu! Elleri güçlenince ilk hedefleri içeride ve dışarıda Sünnileri taşlamak oldu. Amerikan tanklarına binerek ülkeye dönen bu Şii zealotlar (aşırı hizipçi, mezhepçiler) şimdi kefen giymiş terörizm ve milisçilik yapıyorlar. ABD’ye kafa tutamayan, diklenmeyen işgal araçları ayakları üzerinde durunca ve devleti ele geçirince ilk diklendikleri Türkiye oldu.
¥
Sürece geç başlayan Sünnilere siyaseten ilerleme imkânı bırakmadılar. Onlarla köprü kuranları da düşman bellediler. Önümüzde sadece iki yol var. Şiiler ya kendileriyle ve işgalle ve İran’la bağlantılarını gözden geçirecekler ve Irak’ın, mezhepçilikten ve ırkçılıktan arındırılarak yeniden yapılanmasına razı olacaklar ya da de facto bir biçimde Irak parçalanacak. İşgal sonrasında Sünniler, Şiilerin merhametine terk edilmemiş ve kendilerine de Kürtler gibi bir otonom yapı verilmiş olsaydı belki bu noktaya gelinmeyecekti. Bu pozisyon kötünün iyisi olacaktı. Yeni kinler birikmeyecekti. Ya bütün taraflara aynı hak verilecek ya da kimseye verilmeyecekti. Halbuki, Sünniler, İran müttefiki Şii hizip ve milislerin eline kurbanlık koyun gibi terk edilmiştir. IŞİD terörist ise Dava Partisi ve Maliki ve Bedir Tugayları ve Ammar el Hekim terörist değil midir? Hem de birinci sınıf. Sadece terörist olan Ebubekir Bağdadi midir? Kimlik katliamı yaparken ve Ömer ve Osman’ları öldürürken ve çöp konteynerlerine atarken terörizm Şiilerin semtine hiç uğramaz mı? Şiiler kendilerini sorgulayacakları yerde Sünnileri dışlamak, terörle damgalamak ve köklerini kazımak niyetinde ve azmindeler. Lakin bir Amerikalı analizci Derek Harvey’in söylediği gibi, Maliki’nin Irak’ı toparlamaya ne enerjisi yeter, ne de zaten niyeti var. Ona göre Maliki, Amerikalıların (tabii ki İranlıların) yanlış seçimiydi! Böylece Şii siyasetçilerin kameti de görülmüş oldu! Boylarının ölçüsünü aldılar!
¥
Bu noktaya nasıl geldik? Bush, Obama ve Hamaney sayesinde. Bunlar bölgeyi karıştıran aktif aktörler. Bir de bölgenin pasif ve yapıcı olmayan Sünni aktörleri var. Onlar ise sinikler. Halklarıyla uğraşıyorlar ve gölgelerinden korkuyorlar. Safevi projesine mukabil onların koltuklarına mıhlanmaktan başka hiçbir projeleri ve becerileri yok. Bir de İhvan’ı indirme projelerinden bahsedilebilir. Buna mukabil, Rehber Hamaney’e biat etmeye de hazırlar! Kuveyt Emiri’nin yaptığı gibi. Maliki ile birlikte İran rehberliğinin şemsiyesi altına girmeye namzetler. Böylece tarihin sıkışmış anında kendilerini kurtaracaklarını ve güvenli bir liman bulacaklarını zannediyorlar. Heyhat! Günahlarında boğulacaklar. Halbuki, zamanın kılıcı İran ile birlikte üzerlerinde dolaşıyor. İngiliz Muhafazakâr Parti eski bakanlarından ve Ortadoğu uzmanlarından Alistair Burt, bu noktaya nasıl gelindi sorusunu iki cümle ile özetliyor:” Suriye’de muhalefeti yalnız bırakmak Irak’ın işgali kadar büyük bir felakete neden olmuştur …” Demek ki bu noktaya nasıl gelindik sorusunun iki cevabı var. Bunlardan birisi Bush ve onun tilkisi teflon Blair’in tertiplediği Irak işgali (ki, Blair hem Irak’ta, hem de Suriye’de Şiilerin yanında ve Sünnilere karşı yeni bir Haçlı saldırısına çağırıyor) ve ardından Suriye’yi kan kaybeder şekilde yüzüstü bırakmaktır. Türkiye, Irak’ta Sünnileri siyasi sürece imale ettiği gibi Suriye’de de bir iki yılı boşa harcamıştır. Burada da ABD’ye güvenerek Esat lehine vakit kaybetmiştir. Alistair Burt’un ötesinde Lahdar İbrahimi de Irak yeniden toz dumana bürünmeden birkaç gün evvel Der Spiegel dergisine verdiği mülakatta Suriye meselesi muallakta bırakıldığı için Ortadoğu’nun infilak edeceğini söylemiştir. Der Spiegel ‘Suriye ve bölgeye dair öngörünüz nedir?’ sorusuna eski arabulucu İbrahimi şöyle karşılık vermiştir: “Siyasi çözüm için ciddi ve kalıcı gayretler olmazsa korkarım bölgenin tamamı bir patlama ve galeyanla karşı karşıya kalacak (http://www.spiegel.de/international/ world/interview-with-former-un-peace-envoy-to-syria-lakhdar-brahimi-a-974036.html )…” ‘Blow up’ ibaresini kullanıyor. Bu, Arapça’da inficar ve bizde ise infilak ifadesiyle karşılanıyor. Evet! Bush Irak’ı, Obama da Suriye’yi patlatmıştır. Ama her ikisinde de ortakları İran’dır. İkisinin bileşimi de bölgeyi patlatmıştır. Bundan dolayı ben daima Obama’ya ‘pasif Bush’ diyorum. Kötülüğün pasifliği de böyle oluyor. Ürdün Kralı İkinci Abdullah’ın ifadesiyle, Irak işgali pandoranın kutusunu açtı. Burada İran’ın çirkin yüzü ve mezhep savaşları ortaya çıktı. Obama da kasıtlı olarak Suriye cephesinde çözüme izin vermeyerek meseleyi derinleştirdi. Yanlışın bütün tarafları bölgenin yanması pahasına kaybetmeye başladı. ABD ve işgalin Şii araçları ‘zero sum/kaybet kaybet’ oyunu oynadılar ve kaybettiler. Olan bitenin özeti budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.