ABD’nin Küresel Sahavat Planı
Samuel Huntington Batı’nın üstünlüğünü şöyle ifade eder: “Batı dünyaya fikirlerinin, değerlerinin ya da dininin yüceliğinden dolayı değil, bilakis en sistematik şiddet kullandığı için hakim olmuştur…”
Demek ki hakkı değil, batılı temsil ediyor. Demek ki, Müslümanlara terör yaftası takan ABD küresel teröristtir. Terörde onun eline su dökebilecek babayiğit yoktur. O, GLADİO gibi terörist örgütünü de kendi üretir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Harry Truman’ın Japonya’ya atom bombası atmasının sırrı başka nedir ki? Garaudy’nin ifadesiyle Batı ayın zamanda karaktersiz ve kalleştir. İttihatçılardan Ahmet Rıza bundan dolayı geç de olsa İkinci Abdulhamit Han’ı keşfeder. Batılılara güvenilemeyeceğini fark eder. Batıcıların kampı yerine onun kampına geçer. 2009 yılında Obama Kahire Üniversitesi’nden yağlı ballı sözler etmiş; İslam dünyasını kandırmaya matuf konuşma yapmıştı. Tanınmış akademisyen John Esposito ise, Obama’nın Mısır’a yönelik davranışının anti demokratik olduğunu ifade etmiştir. 2010 yılında Irak’ta, İran’la anlaşarak ikinci kez Nuri Maliki’yi atayan Obama burada demokratik mi davranmıştır? Sisi’ye çıt çıkarmayan Obama yönetimi iki de bir Erdoğan’a sataşarak demokratik mi davranmaktadır? Kendisi demokrat mıdır? Şimdiden lakabı küresel salağa çıktı bile. Amerikan halkının yüzde 85’i dış politikasını onaylamıyor. Bütün cephelerde gerileyen Obama yönetimi, Firavunlar gibi mustazaflar üzerinden kolay zafer kazanma derdine düştü. Bu yönde Amerikan yönetimi Suriye’de yeni bir karar arifesine gelmiştir. Sakın ha bunu hayırhah bir adım sanmayın. 11 Eylül rejimi anlayışında olduğu gibi, Esat rejimine fiske atmadan muhalifleri kendi arasında çatlatmanın ve çarpıştırmanın yeni formülünü arıyor.
•
Amacı, ‘Müslümanların düşmanı içindedir’ formülüyle birlikte, muhalifleri birbirine kırdırmaktır. Bu yöndeki planı Irak’ta başarıyla uygulanmıştır. Direnişin tırmanışa geçtiği ve ABD’yi nefessiz bıraktığı bir sırada şeytanca bir plan uygulanmaya konulmuştur. Bu plan Sünni kabilelerden Kaide’ye yönelik olarak köy korucuları oluşturma projesiydi. Bu plan Cezayir ve Türkiye gibi ülkelerde de farklı biçimlerde uygulanmıştı. Sahavat denilen paramiliter kabile güçleri sonuç itibarıyla ABD’ye yönelik direnişin şevketini ve keskinliğini kırdı. ABD, şimdi IŞID veya müttefiklerine karşı aynı formülü kullanmanın derdinde. Bunu Suriye’de hayata geçirmeye ve fiiliyata dökmeye çalışıyor. Obama skandal bir biçimde ‘Suriyeli muhaliflerin Esat’ı devirmesi fantezi sayılır. Böyle bir güçleri ve imkânları yok’ dedikten sonra haftasına kalmadan muhaliflere yönelik olarak 500 milyon dolar yardım tahsis etmesi ne anlama geliyor? Ona göre muhalifler Esat’ı deviremeyeceklerse kimi devirecekler? Silahlar kime karşı kullanılacak? Bunun cevabını da Ahmet Cerbe ile görüşen Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry veriyor. Suriye Hür Ordusuna yeni hedeflerini tayin ediyor. Bu da Suriye sınırları içinde ve dışında yani Irak’ta IŞİD ve ortaklarıyla harp etmektir. Irak’ta geçmişte Sahavat’la yaptığı gibi Suriye Hür Ordusunu kullanarak IŞİD’i geriletmek. Esat’ın İsrail’i bombalamak yerine Irak toprakları el Kaim’i bombalaması gibi Suriyeli ‘resmi’ muhalifler de IŞİD ve ortaklarını bombalayacaklar. Böylece Suriye Hür Ordusu ABD ve ortakları Maliki, Esat ve Hamaney’in uydusu ve vekili haline gelecektir! Plan şeytani ve büyük.
•
Neden Obama 5 yıl sonra ılımlı muhalif bulma ihtiyacını hissetti? Halbuki, Genelkurmay Başkanı Demsy gibiler Suriyeli muhaliflerden hiçbir grubun kendi çıkarlarına hitap etmediğini söylemiştir. Peki nasıl oldu da muhaliflere ihtiyaç duydular? Suriyeli muhaliflerin böyle bir eğilim içine girmesi halinde sonuç nereye varır? The Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri kıdemli gazeteci Robert Fısk bunu şöyle özetliyor:” Obama’nın açtığı yol veya çığır Maliki ve Esat’ın yerinde kalmasından başka bir şey sağlamaz…” Kerry de bunun için çalışıyor. Veli Nasr bundan bir iki yıl önce Today’s Zaman gazetesine yaptığı bir konuşmada Obama’nın gönlünde yatan seçeneğin Esat’ın kazanması olduğunu ifade etmiştir. Suriyeli muhalifleri paralı asker haline getirerek Obama bir taşla birçok kuş vurmayı hedefliyor. Bunlardan birisi ortağı Esat ve Maliki’nin ayakta kalması. Veya küresel Sahavat planıyla birlikte en azından Sünnileri, kim olursa olsun azınlık Şii iktidarların ve onun ötesinde İsrail’in muhafızları ve bekçileri haline getirmektir. Halbuki, Irak’ta Sünni direnişi olmasaydı Bush ve avenesinin iştahı arasında Suudi Arabistan gibi ülkeleri yutmak da vardı. Neoconların da şahinlerinden olan Karanlıklar Prensi Wolfowitz Irak işgali sırasında hedeflerini şöyle faş etmişti: “Irak taktik hedefimizdir. Suudi Arabistan ise stratejik hedefimizdir. Mısır ise büyük ödül…” Stratejik ve büyük ödülü boğazında kılçık bırakan Irak’ın Sünni direnişçileri olmuştur. Şimdi İran’la birlikte ortak terör tanımı üzerine (Batı’ya göre Müslüman teröristtir İran’a göre ise Sünni teröristtir) bölgeyi, 11 Eylül sonrası vaziyetine yeniden döndürmek istiyorlar. ABD’nin Suriye üzerinden yürüttüğü yeni plan budur. Esat-Şii ve İsrail ittifakını temsil ediyor. Zaten İsrail adına Lieberman dolaylı olarak Maliki gibilerine teröre karşı yardım teklifinde bulunmuştur. İsrail terörist değilse başka kimdir? İran, Rusya ve ABD’yi zaten saymaya lüzum yok. ABD muhalefeti bu yolla pasifleştirirken ve İslami damardan arındırırken, İslamcıları da radikalize ediyor. Nusra Cephesinin tabanı IŞİD’e doğru kayıyor. Ilımlı dediklerini de ABD, paralı asker haline getiriyor. Diğer bölge ülkeleri ise üzerlerine ölü toprağı serpilmiş, uyuyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.