Güçlü devlet
Türkiye’de devletin gereğinden fazla güçlü olduğu ve bunun halkın özgürlüklerini sınırladığı düşüncesi giderek yaygınlaşıyor. Devlet görevlileri kendilerini devleti korumak için herhangi bir kurala bağlı saymıyorlar. Mesela Güneydoğu’da, teröre karşı mücadelede, yargısız infazların yaygın olduğu söyleniyor. çok sayıdaki faili meçhul cinayetin gerçekte kimin tarafından işlendiğinin bilindiği ancak ülkenin güvenliği ileri sürülerek bunların gizlendiği yaygın bir kanı. Güçlü devlet sadece karşısındakini ezme yeteneğine sahip olmak olarak değil aynı zamanda hesap vermeyen olarak algılanıyor.
Darbe olağan hale geldiği için bu konudaki söylentileri kimse yadırgamıyor. Hatta toplumun seçkin kişilerinin darbe beklentisi içinde olduğu görülüyor. Siyasal aktörlerin dış destekli olduğu ya da ancak böyle bir destekle var olabileceği kanısı yaygın olduğu için darbe teşebbüsleri olağan sayılıyor..
Genel manzarayı şöyle tanımlayabiliriz: ülkenin güvenliği ve refahı için yaptığınızı söylediğiniz her şeyi haklı gören ve destekleyen ciddi bir kitle mevcut. Bir siyasi parti kendi ilkeleri ve politikasıyla taban tabana zıt bir kişi ya da davranışı, benzer gerekçelerle yani ülkenin iyiliği için yaptığını ileri sürerek meşrulaştırabiliyor. Yapılan için sonuçları değil sizin niyetiniz sorgulanıyor. Her türlü kuralsızlığa başvuranlar gerekçeyi ülkenin yüce menfaatleri olarak gösterince sorun çözülmüş oluyor.
Hayatın gayesinin başarı, başarının ölçüsünün para ve bunu elde etmenin zeka sayıldığı bir ortamda yolsuzluk sıradanlaşıyor. Gösterişli yaşamlara, onu haklı kılacak bir gelir olmasa da, imreniliyor.
Bu yapıyla var olmak zordur. Mümkün olsa bile bir gün sona ulaşılır. Yeni bir model kurmak ve toplumun tüm kesimlerini bu yapı etrafında bütünleştirmek gerekir. Bir ülkenin var olmasının temel şartı güçlü bir devlete sahip olmaktır. Güçlü devlet sorun çözmekte becerikli, olayları doğru anlayacak kadar bilgili ve zeki, kuvvet kullanmayı en son isteyeceği şey olarak gören ve insanların sığındıkları zaman şefkat, adalet ve büyüklük görecekleri bir kurum olmalıdır. Eylemlerinde zekanın ve sevginin kırıntısı olmayan, gücünü ezmekle gösteren bir devlet gerçekte güçlü değildir.
Bürokrasi devletin vazgeçemeyeceği bir yapıdır. Onun gücü teşhislerindeki isabet, sorun çözerken gösterdiği basiret, halka karşı adaletiyle ölçülür. Güçlü bir bürokrasi siyasete egemen olmasa bile saygı ve güven telkin ederek siyaseti kontrol edebilir ve etmelidir.
Bir devletin en önemli kurumlarından biri de medyadır ve ülkemiz bu konuda şanslı sayılamaz. Medya, doğal olarak, burjuvazinin kontrolündedir. ülkesiyle bütünleşmemiş, paranın ötesinde bir kutsalı olmayan kişiler medyayı ilkesizlik batağına saplarlar. Yani topluma yön verenler bir ülkeyle sınırlı kalmak istemeyebilirler ama bu durumda başka bir güce değil bir düşünceye hizmet etmelidir.
Türkiye güçlü devletten yakınmak yerine gerçekte var olmayan güçlü devletin yeniden yaratılmasına çalışmalıdır. Devletiniz yoksa ne bir fikri savunabilirsiniz ne de varlığınızı koruyabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.