Gündem yorgunu bir bölge
Her gün yeni bir olay, yeni bir iddia ile uyanıyoruz.. Sürekli bir panik hali.. Yarın ne olacak? İnsanlar hallerinden memnun olmadıklarından değil, elde ettiklerini kaybetmekten korkuyor sanki.
Dünyanın hali malum. Bölge desen korku tünelinde yaşar gibi insanlar.. Türkiye bir türlü normalleşemiyor. Şimdi de Paralel belası. Muhalefet ya da basın desen, bir takım sivil görünümlü siyasal dernekler yangına gitmek için körük elde hazır bekliyor.
Dün IŞİD diye bir örgüt yoktu, bu gün onunla yatıp, onunla kalkıyoruz. El Kaide nerede ise unutuldu. Bir de Ebola virüsü durduk yere yeniden hortlatıldı. Yüzümüzü hep güneye dönmüşken, aylardır Kuzey komşumuz, eski Kırım, bugünkü Ukrayna’da kriz giderek derinleşiyor..
Yemen meselesi bitmeden Libya krizi tam çözüldü derken yeniden başladı. Artık Mali’den,Özbekistan’dan, Bangladeş’ten, Myanmar’dan hiç bahsetmiyoruz da, Pakistan’da durum hiç de iç açıcı değil..
Doğu Türkistan az da olsa gündeme geliyor da, Orta Afrika’da yaşananlar gözlerden uzak..
Şunu görmemiz gerek, işin insani boyutu tamam da, sadece yaraları sararak bu işi çözemeyeceğiz. O insanları yaralayan eli tutmamız gerekiyor..
Öncelikle de, İslam ülkelerinin kendi içlerindeki çatışmaları durdurmak için, acil olarak bir barış gücü oluşturulması gerek.
Ve tabi ardından da ortak bir savunma örgütüne ihtiyaç var.. Hepimizin bu noktaya odaklanması gerek.
Şunu görelim ve anlayalım artık. Topyekûn bir saldırı ve tehdit altındayız. Bu işler bugünden yarına bitmeyeceği gibi, sadece insani yardımda bulunarak sorumluluktan kurtulamayız.
Bu konuda devletin yapacağı işler var. Basının, STK’ların yapacakları işler var. Hepimizin ferden ferda sorumlu olduğu işler var. İşadamlarımızın yapacağı işler var. İşadamlarımız, biraz para kazanmayı öğrendi ama parasını nerede nasıl harcayacağı konusunda çok becerikli gözükmüyor. Çok çabuk dünyevileştiler ve yoruldular..
Bu işler tek başına iktidara bırakılamayacak kadar ciddi işler. İktidar bir an evvel, üniversiteleri ve sivil toplumu bu işin içine çekmeli.. Bizim üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümleri, iktisad, sosyoloji, tarih bölümleri, diğer bölümleri ne iş yapıyorlar? Basın sıcak haber ve sansasyon peşinde.. Dernekler bu işin neresinde?.
Daha bonzai konusunun bile nasıl bir anda böylesine patlatıldığını anlayamadık.
Biz sigara ile mücadele ediyoruz, Şeytan başındaki şapkayı çıkartıp, bir bakıma sarık sarıp, nargile cafe, ottoman cafe, şark köşesi diye nargileyi alıp geliyor.. Mevlana, aşk filan diye kimlerin nerelere savrulduklarını biliyorsunuz. “Şeytan sizi / bizi Allah’la aldatmasın”. Bir yandan devlet sigarayı önlemeye çalışıyor, öte yandan belediyeler, nargile cafelere izin vermeye devam ediyor. Bizim kızlar oğlanlar da oralara koşuyorlar.. İnsanın “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyeceği geliyor.
Bana kalırsa asıl düşman, asıl tehdit burada gizli.. Tarzı hayatları önce kıyafet, mekan, yediklerinde, içtiklerinde kendini gösteriyor, sonra düşünce dünyalarında, ardından inançlarında kendini gösteriyor. Bir takım merkezlerin en büyük umutları da bu.. Asıl paralel tehdit burada gizli. Onlar sadece paralel bir devletin değil, aynı zamanda bir paralel dinin peşinden, dine karşı bir din peşinde..
Yorulmayacağız.. Biz her zaman ve her şart altında, sabreden, şükreden ve direnenlerden olacağız. Hiç bir şey ebedi değil. İyilikler de geçici, kötülükler ve sıkıntılar da.. Sonuçta imtihan oluyoruz..
Bu işler bugünden yarına düzelmeyecek. Kötüleşiyor gibi gözükse de, sanırım o kötüleşme uzun sürmeyecek.. Gelişmeler doğru yönde ve ileri doğru. Ben bildik düşmanların hilelerinden çok, nefsimden ve dost görünen ağaç kurtlarından, düşmanlardan daha çok endişe ediyorum.
Sonuçta imtihan oluyoruz..
Ne varlığa sevinelim, ne yokluğa yerinelim. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allahımız var. Kaldı ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir..
Elhamdülillahi Rabbil alemiyn..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.