Leblebi Rakı Cumhuriyeti Partisi
“Aksakalın Kitabı” ından okuduğum bir efsaneye göre Diyâr-ı Rum’da Sarı Kamalov nâmıyla bir süvarinin cebren ve hile ile kurduğu Leblebi Rakı Cumhuriyeti vardı. Leblebiyi meze yaparak rakı içtiğinden, her karar ve tâlimatı rakı sofralarında verdiğinden dolayı ulu önderi olduğu cumhuriyete Leblebi Rakı Cumhuriyeti denilirdi. Bu ismi bizzat Sarı Kamalov’un yandaşları koymuşlardı.
Müstebit Sarı Kamalov’un kurduğu cumhuriyet ile yaşıt olan Leblebi Rakı Cumhuriyeti Partisi bugünlerde can çekişmeye başladı. Adı geçen içkiciler partisinin rakı düşkünlüğünü, alkollü hayatı resmîleştirdiğini, millet çocuklarını ve kadınları da içki içmeye teşvik ettiğini mevzu ile alâkalı yazılarımda anlatmıştım.
Kötü alışkanlıklarıyla insanımıza, özellikle gençlere kötü örnek olan bu partinin bugünkü umum başkanı partisinden bazı vekil ve mensuplarının olur olmaz yerde rakı içmelerinden mutazarrır olmuş ve rakı içenler hakkında ileri geri konuşmuş:
“Meyhâneye gitmeyin demiyorum, gidin ama sık gitmeyin. Garsondan duyuyorum bunları. Bazı Altı Ok’lu elitistler rakı sofralarında ülkeyi kurtarırlar, bunlardan partiyi temizleyeceğim. Bunu herkes iyi bilsin. Bana çalışan adam lâzım, rakı sofralarında konuşan adam değil” diyerek esip gürlemiş.
Adı geçen siyasî partinin umum başkanının yukarıdaki sözleri çok iddialı. Ulu önder atasının, lâ-dinî cumhuriyetini rakı sofralarında kurup idare etiğini, devlet kararlarını ve tâlimatlarını leblebi eşliğinde rakı içerek verdiğini unutmuş olmalı.
Rakıya sınırlama getirmekle, Sarı Kamalov’un başmezarda kemiklerini sızlatmış olur. Rakı sofralarında yeşeren inkılâpçı devlet geleneğine karşı gelmiş sayılır.
Malûmdur ki bu içkici partide rakı içmeyi yasaklarsanız mensuplarının çoğu yuvayı terk eder.
Çünkü Sarı Kamalov inkılâplarını ayık kafada yapmadı. Ezan dilinin değiştirilmesi kararını, Müslümanların peygamberinin, âyetleri kendisinin düşünüp kaleme aldığını, Allah diye bir şey olmadığını, insanlar icat ettiğini…” ve bir yığın hezeyanlarını rakı içerken söyleyip okul kitaplarına geçirdi.
Rakı, Sarı Kamalov’un kurduğu cumhuriyetin sembolü ve laikliğin değerlerindendi. Rakıya karşı olmak, Sarı Kamalov’un ilke ve inkılâplarına karşı olmaktır. Kurduğu cumhuriyetin “Kırmızı Kitap” ında rakı karşıtlığı “laikliği tehdit unsuru” olarak yer alıyordu.
Kurucusu olduğu Leblebi Rakı Cumhuriyeti Partisi’nin mensupları Sarı Kamalov’un ölümü ve adı geçen cumhuriyetin kuruluş yıldönümlerinde “anıtının” yâni putunun önünde leblebiyle rakı içerek ta’zimde bulunurlar, yandaşlarına leblebi ve rakı dağıtırlar. Bu sebeptendir ki bu ülkede leblebiyle rakı içmek yaygınlaşmıştır.
İlk yatırımları arasında rakı fabrikaları vardı. Hattâ rakı şişelerinin üzerine kendi silüetini andıran resimler bile konulmuştu. Bundandır ki ülkede cumhuriyet meyhâneleri adıyla açılan içkili lokantaların sayısı çoktur ve rakısever akşamcılar “Sarı Kamalov rakısı” diye “şerefe” diyerek içerlerdi.
Sarı Kamalov’un Köşk’ünde rakı servisleri her akşam sabahlara kadar gırla giderdi. Rakı âlemlerinde demlendikten sonra devrim kararları alır, hızını alamaz bakanlarını askerlerle güreştirir, ardından inkılâpçı ilim heyetini toplar, atası olduğu cumhuriyet ulusunun Mu soyundan geldiği, dinde reform yapılması, mavi zemin üzerine bozkurt motifli yeni bayrağın yürürlüğe girmesi, câmilere sıra konulması ve benzeri devrimler üzerine nutuk irad ederdi.
Bir başka gün, ünlü rakı içicilerden Neyzenov’un ününü kıskanmış, onunla rakı içme yarışına tutulmuştu. “Senin çok fazla rakı içtiğini söylüyorlar, benim kadar içebilir misin? Ben her gün iki kiloluk rakı içerim.
Neyzenov “Ben de iki kiloluk içerim” demiş ve rakıyı bir kazana boşaltıp içini ekmek doğrayıp içmeye başlayınca Sarı Kamalov ilk kez bir rakıcının karşısında pes etmiş.
Leblebi Rakı Cumhuriyeti Partisi’nin umum başkanı, partisinin kurucusu ve ilk umum başkanı olan rakısever ulu önderin uşağının anlattıklarını inkâr mı ediyor yoksa? “Rakı sofrasında günlük hadiselerin dışında harf devrimi, din devrimi gibi konular da ortaya atardı. Herkesi konuşturur, son sözü her zaman kendisi söylerdi. Rakıyı içtikten sonra peygamberler gibi vahiy geliyordu. Bütün kararlarını rakıyla hemdem olduktan sonra veriyordu. İnkılâplarını ayık kafayla yapmaya kalksaydı, belki de başaramazdı.
SARI KAMALOV’UN ŞARAPÇILIĞI VE BİRACILIĞI DA VARDI
Sarı Kamalov bizzat delâlet olduğu “Kamalov Orman Çiftliği” nin şarap tesisinde “iyi şaraplar üretmek” için Macaristan’dan ustalar getirtmişti. Sarı Kamalov bu şarabın adını, Türklerin kökeni kabul ettiği Frigyalıların mitolojisinde önemli yeri olan “Boğa Kanı” koymuştu... Ayrıca Bulgaristan'dan şarap için getirilen meşe fıçılara rakı koydurup dinlendirir; aroması değişen rakıyı konuklarına ikram eder ve kendisi bu rakıyı cezbe hâlinde içerdi.
Çiftliğin şaraptan sonra diğer önemli üretimi ise bira idi... Birayı da rakı gibi çok seven Sarı Kamalov, Danimarka’dan uzmanlar getirterek bir tesis kurdurmuş ve çok sevdiği “siyah bira” yaptırmış. Çiftliğin ünlü siyah birası, önceleri “Salon Birası” adıyla satılmış; Sarı Kamalov’un ölümünden sonra fabrikayı devralan Tekel, efsaneleşen “Tekel birası” nı da burada üretmiş. Emanetçileri olan leblebi rakı cumhuriyeti partisinin şefleri Sarı Kamalov’un içkiciliğine hürmeten “Yankara Viskisi” ni de bu tesiste üretmişler.
SARI KAMALOV: “AÇIKTAN İÇER, ŞİMDİKİ ALTI OK’ÇULAR GİBİ GİZLEMEZMİŞ
Yandaşı olan generallerin anlattıklarına göre Sarı Kamalov açıktan içer, şimdiki Altı Ok’çular gibi gizlemezmiş. Çünkü ona göre rakı laikliğin, modernliğin, Batılılaşmanın alâmet-i fârikasıdır. Leblebi rakı cumhuriyetini kurduğu ilk günler, devlet erkânının ve eşrafın bulunduğu bir dâvette rakıyla birlikte türlü türlü içkiler içiliyor. Halkın toplandığı meydana bakan kapılar ve pencereler açık olduğundan, Sarı Kamalov’un içki içtiğini üst üste yığılmış halk seyrediyordu.
Başyaveri kalkıp pencereleri ve kapıyı kapattırdı. Sarı Kamalov niçin kapattırdığını sordu. “Halk bakıyor da onun için…” deyince, kapıların ve pencerelerin kanatlarını yeniden açtırdı ve sofrayı kapıya yanaştırdı.
Kadehini birkaç defa halkın şerefine kaldırdı. Sonra başyaverine ve masadakilere dönerek “Sarı Kamalov içiyor, sarhoşun biridir desinler. Başka ne günahım var…” demiş.
Kafayı bulunca kadehi halka doğru kaldırıp “Arkadaşlar, hanımlar, beyler! Şu gördüğünüz içki rakıdır. İşte aziz milletimin önünde onun şerefine içiyorum” demiş ve birkaç tane de devrim sözü vermiş.
Hâsıl-ı kelâm, adı geçen partinin umun başkanı beyhude yere rakıya karşı çıkarak sûret-i haktan görünmeye çalışıyor. Takiye yapmasına gerek yok, çabası boşunadır. O partiden rakıseverliği kaldırdığınızda tabîi olarak dağılır ve bir özelliği kalmaz.
Çünkü mirasını yediği parti Sarı Kamalov’un rakı sofrasında kurduğu bir partidir ki, örf ve âdetleri değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.