Onlar müttefik biz asker!
Son sıralarda Batı’ya çok bel bağladık. Her bel bağladığımızda hayal kırıklığına uğradık. Bunun en bariz misallerinden birisi de AB meselesidir. Hâlâ da meraklılara bol! Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve bir arpa boyu mesafe kat edemedik. Bu bizim istikametimizin (oryantasyon) hatalı olduğunu da gösteriyor. Bunun yerine biz de Rusya gibi çevremizle ilgilenseydik epey mesafe alabilirdik. Lakin çevremizle veya hinterlandımızla ilgilenmedik zira irademizde bağımlı değildik. Bu bağımlılık halini Avrupalılar şöyle ifade ettiler: Türkiye’nin aramıza katılması mühim veya matlup değil. Matlup olan Türkiye’nin ortak olmadan Batı limanına demirlemesi veya kampına bağlı kalmasıdır. Oyalandık ve aldatıldık. Avrupa istikametini sonunda İslamcılar da keşfettiler ve bu, tek vahid-i kıyasi (paradigma) haline geldi. Hâlâ da çözümün Avrupa’da olduğuna inanan ve söyleyenler var. Sürekli olarak Batı’yı yeniden keşfediyoruz. Bu da bize çok pahalıya mal oluyor ve Tih Çölündeki gibi yerimizde sayıyoruz. Kendi irademiz dışında Batı yolculuğu bizim için Tih Çölü haline geldi. Çıkamadan içinde debelenip duruyoruz. Bizdeki gavur aşıkları ikide bir görevimizi veya istikametimizi hatırlatıyorlar. ‘Malezyalılaşıyorsunuz, İhvanlaşıyorsunuz IŞİD’leşiyorsunuz’ mavallarıyla milim sapmalara dahi müsaade etmiyorlar. Ellerindeki basın kamçısıyla sürekli bizi dövüyorlar. ‘Artık AB’ye girmeye bile gerek yok yeter ki normlarına adapte olalım’ diyorlar. Bizi Tih Çölü mecnununa çevirdiler. Halbuki Batı’nın nifakından gayri ne gördük? Mısır’da demokrasiyi yok ediyorlar Türkiye’den daha fazla demokrasi istiyorlar! Demokrasi bu adamların terbiye ve kendileri dışındaki ülkeleri gütme ve zayıflatma aracıdır. Arap Baharını otoriter ve totaliter güçlerle birlikte söndürme gayretleri Batılıların en azından bize karşı bir norm ve ilkelerinin olmadığını göstermektedir. Bize karşı sadece çıkarlarından bahsedilebilir. Bunun dışında söyleyen hem yanılır hem de yanıltır.
•
Ecevit Avrupa Birliği’nin ruhunu çok iyi keşfetmişti. ‘Onlar birlik, biz pazar’ sözleriyle çok veciz bir biçimde konumumuzu izah etmişti. Avrupa Birliği ile ilişkiler Türkiye açısından ufuk tutulması, ufuk daralması, kararması olarak nitelendirilebilir. AB ile ilişkilerimiz böyle iken ABD ile ilişkilerimiz de askeri ve NATO şemsiyesine bağlıdır. Buradaki denklem de pek farklı değil. NATO’nun Batılı üyeleri ortak biz ise askeriz. Bunu nereden anlıyoruz? Sanki gayri iradi onların aleti durumundayız. George Soros daha önce ‘Türkiye’nin en kıymetli ihraç ürünü Mehmetçik’tir’ demişti. Adamlar kan ticareti yapıyorlar. Suriye’ye yönelik olarak iki Patriot füzesi göndermekte bile nazlandılar, çekmek için de bin bir dereden su getirdiler. Masrafı çokmuş. Şimdi ise 2003 yılında yapmak istedikleri gibi bizi cephe ülkesi yapma niyetindeler. Hürriyet gibi gazeteler de buna gazetecilik babından teşne oluyorlar. Demek ki çıkarları aynı. Veya aynı mahfillerin sözcüleri. Onlar da Hürriyet kanalını kullanıyorlar. Nitekim, Pentagon Sözcüsü Tuğamiral John Kirby Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış’a konuşmasında net mesajlar veriyor: “Sırf coğrafya nedeniyle bile Türkiye bu çabada bir ortaktır, ortak olacak ve ortak olmak zorundadır.” Adamdaki yüksekten bakışa ve atışa bakın!
•
Türkiye tarihin en büyük mülteci akınlarından birisine sahne oluyor. Türkiye gelenlerle baş etmeye çalışırken bir de sağdan soldan uğradığı tarizlerle acısı ikiye katlanıyor. Herkes Türkiye’ye kendisinin yapmadığı uluslararası insani yükümlülükleri hatırlatıyor. Ciğerlerin yağlanması gibi tıpta bazı arazlar veya hastalıklardan bahsedilir. Bir de manevi hastalık var. Yüzün kızarmaması gibi. Onların da artık yüzleri yağlanmış ve kızarmıyor. Sizin kızarıyor ama onların kızarmıyor. Basınımız da bize ve hakka hizmet etmiyor. Düşmanlarımızın hizmetinde. Göbekten bağlı olduğu Batı’nın çıkarlarına hizmet ediyorlar. Tolga Tanış’ın yazılarını geriye doğru gidip incelediğinizde bunu açıkça görüyorsunuz. Nedense Washington’ın suyunu içen huyunu kapıyor. Zaman’dan veya Hürriyet’ten olmanız fazla bir fark getirmiyor.
Şimdi sağlam durma vaktidir. ABD Suriye’deki IŞİD mevzilerine vurmadan önce Esat rejimini bundan haberdar ediyor. Bu da gösteriyor ki, kiralık katil Esat ABD’nin ortağıdır. Tersinden bakınca da Obama idaresi Esat’ın ortağıdır. Bu kiralık katil kim tarafından tutulmuş? Batı, İsrail, İran ve Rusya’yı bir çırpıda sayabiliriz. Başka bir Ekmeleddin vakası olan ve Mısır’daki darbeye darbe demeyen Yaşar Yakış bize realpolitik pazarlıyor ve Esat’la yaşamayı öğrenmemizi telkin ediyor. Ortadoğu’yu Batı kadar tanımadığımızı söylüyor. Bu doğru olabilir. Lakin nedeni Batıcı zihniyet ve onun arkasındaki Batı dayatmasıdır. Batı’nın dayatmaları ve bizdeki zihniyeti yani uşakları kendimiz olmamıza ve kendimizi öğrenmemize imkan vermiyor. Yaşar Yakış Rusya’ya gıpta ile bakıyor. Önemli olan gıpta etmek değil onun gibi bağımsız davranabilmektir. Yaşar Yakış gibi olursanız Rusya gibi olmak bir yana ileride Kürt partizanlara bile biat edebilirsiniz. Gösterdiği yol budur. Peki mankurtlaşma ne idi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.