D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Yüksek yüksek tepelere cami yapmasınlar!

Yüksek yüksek tepelere cami yapmasınlar!

En fazla rağbet gören ve söylendiğinde en çok hüzün uyandıran kına türküsünün sözlerini herkes bilir:

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler...

İbadethane, cami yapımı, en hassas, en önemli mevzulardan biri. İşe bakın ki, bu hassasiyete muvazi (paralel) bir hassasiyetle ele alındığına dair bir emare yok. 

“Cami yapalım, çok büyük olsun, çok yüksekte olsun...”

Bu yaklaşımı ciddi olarak teemmül etmek, tezekkür etmek... tartışmak mecburiyetindeyiz. 

Önce geçmişte ne yapıldığı üzerinde duralım. Büyük camiler, büyük şehirlere yapılır, bir şehirde büyük camii bir tane olur ve ekseriya en yüksek yönetici tarafından yaptırılmıştır. Bu Selçuklularda böyle idi, beyliklerde ve Osmanlılarda da...

Şimdi şehirler o dönemlerde olduğundan çok kalabalık. İstanbul her zaman istisna tutulmalıdır. Geçmişte nüfusu yüz bini geçen çok az şehir vardı. Osmanlı başkentleri Bursa ve Edirne birden fazla büyük camiin olduğu yerlerdir. Bu şehirlerin başkent oldukları dönemlerde nüfuslarının da yüksek olduğundan şüphe edilmez. Edirne, İstanbul başkent olduktan sonra da âdeta bir yazlık başkent muamelesi görmüş, hatta 17. Yüzyılda bazı padişahlar günlerinin çoğunu Edirne’de geçirmişlerdir. 

Bunun dışındaki şehirlerimizde Osmanlı devrinde çok büyük camiler yapılmamıştır. Şehzade sancaklarında yapılan camiler orta büyüklüktedir. 

Şu iddia gerçekmiş gibi dillere persenk oluyor: “Osmanlı Balkanlara muhteşem eserler yaptı, Anadolu’yu ihmal etti...”

Bu temelsiz bir iddiadır. Şu doğrudur: Osmanlı için Anadolu ile Rumeli birdi; ikisi de vatan toprağı... Bu çerçevede Balkanlar’da olduğu gibi Anadolu’da da önemli Osmanlı eserleri vardır. Tarihî şehirlerimizi göz önünde bulundurun, bunun doğruluğunu tasdik edersiniz. 

“Osmanlı Anadolu’da Selçukluların yaptığı cesamette yapılar bina etmedi...” Bu iddia yanlış değildir. Osmanlılar Selçukluların mimarî eserleriyle görünür oldukları yerlerde, daha yüksek tonda konuşma yolunu seçmemiştir. Konya’da, Kayseri’de, Sivas’da vs. güzel Osmanlı eserleri vardır, fakat Selçuklu eserlerine kıyasla daha mütevazıdır. Buna rağmen, mesela Konya’da en göz önünde bulunan Mevlâna külliyesi, türbe külâhı hariç Osmanlı eseridir. Hemen onun yanındaki Selimiye Camii yabana atılmayacak önemde bir Mimar Sinan eseridir. 19. Yüzyılda yapılan Aziziye camii de bu seriden hatırlanacak yapılardandır. Kayseri’de ve Sivas’da da Osmanlı eserleri güzellikleriyle dikkat çekerler, büyüklükleriyle değil. 

Bu bize şunu anlatmaktadır: Yapılana, yüzyıllar içinde ortaya çıkan şehir varlığına saygı göstermek... 

Ne yazık ki, bu Cumhuriyet döneminde terk edilen bir gelenektir. Ankara başkent olduktan sonra şehrin geleceğinin planlanması için yarışma açılmış, Avrupalı mimarlar da yöneticilere “eski, yani asıl Ankara’ya dokunmayın, yeni bir Ankara kurun” tavsiyesinde bulunmuşlardır.

Başlangıçta, Ulus civarı hariç böyle yapılmıştır. Zamanla bu terk edilmiş, bir taraftan Hacettepe Üniversitesi şehrin önemli bir bölümünü işgal etmiş, diğer taraftan devlet yapıları ve şahıslara verilen izinler şehrin beton yapılarla kuşatılmasına yol açmıştır. Son olarak Aktaş mevkiine yapılan yüksek yapılar, şehir silüetini ciddi şekilde etkilemiştir. 

“Efendim Ankara’nın silüeti de ne ki, öyle çok büyük eserler yok zaten” sözünün iler tutar tarafı yoktur. Yüzyıllar boyunca ortaya konulmuş şehir varlığı bir ortak eserdir, milli bir mirastır. Onun da üzerine titremek gerekir. 

Gelelim yüksek yerlere cami yapma meselesine... İbadethaneye yer seçiminde cemaat esas alınmalıdır. “Tepeye yapalım, güzel görünsün, büyük yapalım ihtişamlı olsun...” düşüncesi yapılan işin ruhunu haleldar eder. Eğer cami yaptığımız tepe cemaatin bol olduğu bir yerse, mesele yok. Değilse, yüksek yüksek tepelere cami yapmanın iddiadan başka mânası yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
D.Mehmet Doğan Arşivi