Akıl tutulması değil akıl yutulması
Kuzey Suriye konusunda son bir aydır yaşananlar hem siyasî iktidarın, hem de takipçilerinin başını öyle döndürdü ki ne dediklerini, ne yaptıklarını bilemez hâldeler... Akşam yaptıkları bir açıklamanın sabaha sağlam çıkacağından emin değiller...
ABD’yle aramızdaki saat farkından olsa gerek, ne konuşurlarsa konuşsunlar en geç bir gün içinde çark etmek ve yeni konsepte göre pozisyon almak zorunda kalıyorlar... Bir yandan ABD’yle ‘eş güdüm’, diğer yandan iç kamuoyuna ‘irade elimde’ pozu vermek çok kolay olmadığı için bocalıyorlar...
Bu açıdan bakıldığında “Sınırlarımız içinde güvenli bölge kurabiliriz” şeklindeki o ‘zavallı’ açıklamayı anlayabiliriz!.. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un bu ‘trajikomik’ sözlerini normal zamanda hatırlatsanız herhalde alacağınız cevap “Ben ne dediğimi biliyor muyum?” olacaktır!..
ABD’ye başka, iç kamuoyuna başka oynama mecburiyeti, Batı basınına düşen o ‘dansöz’ karikatürlerine konu olacak kadar ayyuka çıkmış durumda... ‘Kişilik bölünmesi’nin varacağı nokta budur... Konu sadece siyasetin konusu olmaktan çıkmış, maalesef tıbbın konusu olmaya başlamıştır...
***
Yaşadıklarımıza ‘akıl tutulması’ değil, dense dense artık ‘akıl yutulması’ denir... Keşke bu ‘maraz’ sadece iktidarda olsaydı... Meğer bulaşıcıymış!.. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” sözlerini nereye oturtmak lâzım?
PYD’nin lideri Öcalan... YPG de onun silahlı kanadı... Bunu inkâr eden hiç olmadı... Zaten hem PKK’nın yayın organlarında, hem de PYD’nin yöneticileriyle yapılan röportajlarda gizlenmeden ifade edildiğini görmek mümkün...
İstihbarata bile gerek olmayan bu açık gerçek için hükûmet de, TSK da ‘terör örgütü’ tanımlamasını yapıyor... Yakın geçmişte ODTÜ’yü yakıp yıkan bölücü-sol ittifak militanlarını ‘Yörük Ali’ye benzeten Kemal Kılıçdaroğlu’na göre YPG’liler vatansever!.. İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciler keşke şu soruyu da sorsalardı kendilerine: “YPG vatan kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum ise onların Kuzey Kürdistan dedikleri bölgede, yani Türkiye topraklarında ‘vatanını kurtarmak’ için örgütlenmiş ‘kardeş oluşum’un adı nedir?”
***
Ortada ‘cumhuriyeti kuran parti’ adına büyük bir dram var aslında... Sorumluluk taşıması gereken ana muhalefet lideri, dünyada, bölgede ve Türkiye’de olanı biteni bilmiyor ve sağlıklı yorumlayamıyorsa, danışmanları bu anlamda yetersizse bu, CHP adına son derece sıkıntılı bir durumdur...
Yok, dünyada, bölgede ve Türkiye’de olan biten iyi biliniyor, buna rağmen bir terör örgütü, CHP Genel Başkanı’nın ağzından ‘vatansever’ olarak nitelenebiliyorsa bunun adı fecaattir... Ya TSK ve diğer emniyet birimlerimiz yalan söylüyor ya da CHP Genel Başkanı,
değil mi?
Genel seçimlerle ilgili HDP’yle yakınlaşmanın konuşulduğu, karşılıklı göz kırpmaların arttığı bir dönemde Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı, CHP’ye ‘kritik eşikler’in nasıl aşırıldığını gösteriyor...
Kılıçdaroğlu, Kuzey Suriye’deki o ‘vatanseverler’in Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için değil, ‘dört parçalı’ olarak tanımladıkları Kürdistan’ın Suriye içinde kalan ‘batı’ bölümünü ele geçirmek için savaştıklarını bilmiyor olabilir mi? Bu amaçla sürekli yapılan açık faaliyetlerden habersiz kalabilir mi?
***
1991’de Erdal İnönü liderliğindeki CHP (SHP), HEP’le ittifak yapmıştı... Katılmasak da, bu ittifakın bölücü hareketi içine alarak ‘rehabilite’ gibi bir iddiası vardı... Şimdi ise kim kimi içine alıyor belli değil...
Bölücü hareket mi CHP’yi, CHP mi bölücü hareketi içine çekiyor, her şey karmakarışık... Bu hâliyle CHP, siyasî iktidara muhalefet görevinden ziyade, takviye sağlayan bir işleve sahip... Zaten her seçim bunu teyidi anlamına geliyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.