Malumunuz Türkiye geçen haftaki BM Güvenlik Konseyi seçimlerinde sadece 60 ülkeden oy olarak üye seçilemedi.  Oysa seçim öncesinde 160 ülkeden destek mektubu alınmıştı.  Maalesef 100 ülke vaadinin hilafına davranarak söz verdiği halde Türkiye’ye oy vermedi.

Yerli ve yabancı anti- Erdoğan/hükümet cephesi bu durumu Türkiye’nin uluslararası politikada yalnız kalması olarak yorumladı.  Artık dünya ülkelerinin çoğu Türkiye’nin dış politikasına karşıymış. Söylenenler doğru olabilir. Ancak bu, Türkiye’nin yanlış yolda olduğu anlamına gelmiyor.  Türkiye aleyhine çalışan ülkelerin de doğru yolda olduğunu göstermez.

İkiyüzlü, sözünü tutmayan ve güven vermeyen ülkelerin sayıca çok olmaları onları haklı yapmadı.  Bilakis haksızlıklarını tescil edip Türkiye’nin bir dahaki sefere daha dikkatli olmasına vesile oldular.

Seçimlerin en düşündürücü yanı Suudi Arabistan, Mısır, İran ve Suriye gibi Müslüman ülkelerin Türkiye aleyhine lobi faaliyetinde bulunması olmuştur.

Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanını deviren Sisi hükümetinin Türkiye ile aynı safta buluşmasını beklemiyorduk. Ya da Sisi’ye darbe yapması için destek veren Suudi Arabistan’ın. Veyahut Suriye ile birlikte sünni avına çıkan İran elbette ki Türkiye’nin kuyusunu kazacaktı.

Mesele sadece oy olsa neyse. Müslüman ülkeler her kulvarda birbirlerini yenmekle ve zayıflatmakla uğraşıyorlar. Fakat zarar gören sadece ülkeler olmuyor.  Bu tür düşmanca tavırlar 1,5 milyar Müslümanın birliğini de dinamitliyor ve İttihad-ı İslam’ın hayal olarak kalmaya devam etmesine neden oluyor.

Kabul etmeliyiz ki Müslümanın Müslümana yaptığı zulüm gayri müslimin yaptığından daha az değil.

İsrail nerdeyse 100 yıldır Filistinlilere zulmediyor. Amerika, Irak ve Afganistan’da taş üstünde taş bırakmadı.  Ruslar Müslümanları sürgün etti, hapse attı, katletti, özgürlüklerini elinden aldı. Batı ülkelerinin katliamlar için kendilerince çıkarları var. Gelecekte de zulme devam edeceklerdir.

Ancak İslam dünyasının başına gelenlerden sadece Batılıları sorumlu tutmak yanlış olacaktır.

200 binden fazla Müslümanı öldüren Beşar Esad bir Hristiyan ya da Yahudi değil.  Sizden bizden daha iyi Kur’an okur, şehadet getirir. Lakin saltanatını devam ettirmek uğruna tüm tebasını kurşuna dizmekten çekinmiyor.

Ya da İran.  Ülkesinde şeriat vardır ama Sünnileri “ vektul, vekrib” ( öldür ve Allah’a yakınlaş) diyerek öldürmeyi ibadete çevirmiş durumda. Suriye, Irak ve Yemen gibi bir çok ülkedeki çatışmaların arkasında İran’ın Şii yayılmacı politikası vardır.

Veyahut seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’yi devirmekle kalmayıp katılımın yüzde 38 olduğu uyduruk bir seçimle iktidara gelen Sisi.  Bu azılı diktatör Mısır toplumunun yarısını terörist ilan etmekle kalmamış, Yahudilere biat ederek Mısır’ı  İsrail’in bir vilayeti haline getirmiştir.

Suudi Arabistan hakeza.  Petrolü dışında hiçbir varlığı olmayan bu devlet, kolay kazandığı paralarla hem halkın iradesine ipotek koymakta, hem de Mısır, Libya, Tunus gibi diğer Müslüman ülkelerdeki karışıklıkları finanse etmektedir.

Ürdün’den bahsetmeye gerek yok. Nüfusunun çoğu Filistinli olan bu ülke yıllardır Filistinlileri katleden İsrail’le iyi ilişkiler içinde.

IŞİD hep Müslümanları öldürüyor.  Afganistan’da birbirlerini öldürenler Müslüman. Somali’de hakeza.  Lübnan’da sokakta patlatılan bombaların maktülleri de Müslüman.

Arap medyası Türkiye’deki sokak gösterilerini, ölümleri ve tutuklamaları haber yapar. Fakat Mısır’da öldürülen, hapse atılan, işkence gören ya da idama çarptırılan insanlarla ilgili bir tek haber yapmazlar.

Bahsini yaptığımız bu Müslüman ülkeler Müslümanlara aslan kesilirler. Ancak söz konusu İsrail, ABD veya başka bir Batılı ülke olunca birden kediye dönüverirler.  Çoğu Batı tarafından sömürge gibi yönetilir ve yönetimleri bundan rahatsızlık duymaz.  Onların saltanatı devam etsin yeter.

Türkiye’nin bu kaypak ülkelerden oy almaması gayet sevindiricidir.  İdlib’teki, Gazze’deki ,Kahire’deki, Bingazi’deki mazlumu savunmak cesaret ister. Aynı zamanda bedel ister. Bedeli yalnızlaşmaksa varsın Türkiye yalnız kalsın.

Hakk, haklıyı biliyor. Diğerleri hakikatlere gözlerini kapatıyor ama gün gelip de  lazım olduğunda bulamayacaklar.

O günler yakındır.