Bel’am’ın son kehaneti!
Henri Kissinger iki de bir Daily Squib adlı yerel gazeteye aynı kehaneti tekrarlıyor. Daily Squib adlı gazeteye 27/11/2011 tarihinde konuşmuş, ABD’nin Rusya-Çin mihverini ezmek için 7 petrol zengini Arap ülkesini işgal edeceğini ve mali imkanlarına el koyacağını söylemişti. Bu sözleri epey yankılanmıştı. Eylül 2013 ve Ekim 2014 tarihinde yine aynı kehanetini güncellemiştir. Daily Squib gazetesine 2011’deki konuşmasını 89 yaşında iken yapmıştı. Şimdi 93 yaşında yine kehanet suretindeki hezeyanlarını tekrar ediyor. Daily Squib gazetesi Kissinger’i şöyle tanıtıyor: Henry Kissinger, the most famous living practitioner of international statecraft. Uluslararası siyaset sanatının en iyi ustası! 2011 yılındaki konuşmasında ezcümle şunları söylemiş: “ABD Çin ve Rusya’yı dövecek, bu, İsrail’in temel tehdidi olan İran’ın tabutuna son çivi mesabesinde olacaktır. Çin’in askeri olarak güçlenmesine göz yumacağız ve Rusya’nın Sovyet dönemini özenerek sahte kabadayı güveni kazanmasını sağlayacağız. Ardından da ümüklerine bineceğiz. Bu onların hızlı bir biçimde imha olmalarını sağlayacaktır. Biz cesaretle tetiğe basacağız. Onlar teşebbüse geçtiklerinde silah ateş alacak. Gelecek savaş böylece tek bir süpergücü ortada bırakacaktır. Rusya ve Çin tasfiye olacak ve geride kalan sadece bizim halkımız olacaktır. Avrupalılar talihin kimden yana olduğunu idrak ederek; kendilerini buna uyarlıyorlar. Talihin kime güldüğünü görerek Avrupalılar iç bütünlüklerini koruyan müşterek bir devlet haline gelmeye azimet gösteriyorlar. Üçüncü Dünya Savaşının patlama anını iple çekiyor, özlemle bekliyorum!” Kissinger Batılı orduların yahut en azından ABD’nin ordu olarak iyi eğitilmiş ve zinde olduğuna parmak basıyor. Kaynaklarına el koyacakları 7 ülkenin ise adını vermiyor.
•
Ekim 2014 yılı itibarıyla ve aynı gazete üzerinden Kissinger kehanetini yinelemiştir. Zamanın olgunlaştığını ve yükselişe geçen Rusya ve Çin’i dünya sahnesinden indirmenin vaktinin geldiğini düşünüyor. Bu yükselen güçleri devre dışı bırakmak için 7 Arap ülkesini işgal edecekleri kehanetini tekrarlıyor. Irak işgalinin bahanesi kitle imha silahları olsa da aslında amacı PNAC programı dahilinde ABD’nin müstakbel rakiplerini Ortadoğu üzerinden silmek, bertaraf etmekti. Lakin direniş nedeniyle hesapları bozulmuş ve petrol fiyatlarının artması nedeniyle de işgal ABD’nin değil aksine Rusya’nın işine yaramıştır. ABD Suriye’de Rusya ile birlikte hareket ederek İslam alemini zayıflatmak istemiştir. Arap Baharı ve kurulu rejimlerin refleksi üzerinden zeminin gevşemesiyle birlikte ABD’nin cesareti geri gelmiş, Kissinger de kehanetlerine geri dönmüştür. 11 Eylül 2001’den sonra direniş ABD’nin hesaplarını bozmuştur. 2011’den itibaren gelen Arap Baharı zemini yeniden yumuşattı. Böylelikle ABD’nin sönen rüyaları ve umutları yeniden nüksetmiştir. Oyunları onlara yeni bir tuzak olabilir. Şimdi Obama ve sonrasında George Walker Bush’un yapamadığını tekrarlamak istiyorlar. Bu yeni bir dünya savaşı anlamına gelmektedir. Ortadoğu’nun üzerine çökerek, onun üzerinden yeniden dünyaya nizamat vermek, dünyayı denetimleri altına almak istiyorlar. BOP projesinde olduğu gibi İslam dünyasını İsrail ve ABD şemsiyesi altına alarak Çin ve Rusya’yı bastırmak istiyorlar.
•
Son gelişmelerle birlikte bahardan kışa; Obama’dan Bush’a dönmüş olduk. Kissinger açıkça Bush’ların planını yeniden ısıtıyor. Bu da bölge üzerinden dünyaya hükmetmek. PNAC programı bundan başka bir şey değildi. Bush yönetimindeki bir ekip Ortadoğu’nun kaynaklarına el koyarak dünyaya hükmetmeyi kafalarına koymuştu. Şimdi aynısını Kissinger bir kez daha ortaya atıyor (Kissinger: America is forced to occupy 7 oil countries to dominate the world). 11 Eylül sonrasında bunu denediler ama direniş üzerinden sekteye uğradı. Saddam ve Taliban’ı bahane edenler günümüzde IŞİD bahane ederek, İran’ı yanlarına çekerek aynı hedeflerine varmaya çalışıyorlar. İran, Rusya ve Çin’i yedekte tutsa bile Batı bloğuna göz kırpıyor. Batı bloku da Sünni çoğunluğa karşı İran’ı gizli müttefik olarak görüyor. Hem Deccal hem de Yecüc Mecüc bloğuyla birlikte hareket ediyor. Kissinger mezhep savaşları ve kargaşa üzerinden (Arap Baharını yerli uşaklarıyla birlikte kaosa çevirdiler) ABD’nin Ortadoğu’yu ve ötesinde dünyayı yeniden şekillendireceğini düşünüyor. Bütün bu gelişmelerin neticesinde üçüncü dünya savaşının patlak vereceğini ve Ortadoğu’nun bu savaşın sahalarından biri olacağını öngörüyor. ABD-AB ortaklığının Rusya ve Çin ile kapışacağını ve Müslümanların da bu savaşın yakıtı olacaklarını tasavvur ediyor. Kissinger, Çin ve Rusya’nın dünyada büyük heybete haiz olduğunu ve bunun izalesi gerektiğini savunmaktadır. Kissinger’in 2011, 2012 ve 2014 tarihlerinde yaptığı konuşmaları alt alta topladığınızda İngiliz gazetesi Daily Mirror’ın Aynu’l Arabın düşmesinin üçüncü dünya savaşını tetikleyeceğini boşuna yazmadığını kanaatine varıyorsunuz. Suriye Kobani’nin alt tarafına indirgenmiştir. İşgale namzet ülkeler, Arap Baharı sonrasında son güçlerini halklarına karşı kullandıklarından hiçbir işlevleri, rezervleri kalmamıştır. Türkiye ise IŞİD ve PYD kıskacıyla bunaltılmaktadır. Paralel yapıyla ilgili üst akıl değerlendirmesinde ek olarak Kobani konusunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’ye yönelik yıpratıcı bir kampanya yürütüldüğüne parmak basmaktadır. Kobani üzerinden bir üst aklın devreye girdiğini söylemiştir. Adeta Esat’ı yıkma hedefi yerine, Türkiye’yi yıkma hedefi konulmuştur. Kürtler üzerinden bunu meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu, üst aklın marifeti midir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.