Gülen’in Humeyni plânı suya mı düştü?
Geçen gün kontrgerilla.com da ilginç bir analiz vardı.. 08.11.2014’de yayına giren analizde Gülen’in 17 Aralık sonrası Türkiye’ye dönüş plânları yaptığı ama artık o plânın rafa kaldırıldığı ve bundan sonra da dönmesinin artık mümkün olmadığı anlatılıyor..
Gülen için Ankara ve İstanbul’da iki ayrı malikane inşası için de düğmeye basılmıştı.. Gülen artık devlet için bir tehdit olarak algılanıyor ve hakkında çıkartılan kırmızı bültenle de yakalanıp iadesi isteniyor.. Gülen bir daha gelmeyebilir. Hatta ABD’den ayrılsa bile ömrünün geri kalanını başka bir ülkede geçirmek zorunda kalabilir..
Sözkonusu yazıda şu görüşlere yer veriliyor: “Fetullah Gülen’in yıllardır yaşadığı ABD’den Türkiye’ye dönmemesinin nedenleri giderek belirginleşiyor: Yürütülen iki büyük soruşturma.. Gülen’in bu soruşturma savcılarını görevden aldırma girişimlerinin ve olası diğer tüm çabalarının 12 Ekim’deki HSYK seçimleri sonucunda tam bir akamete uğramış olması.. Yargının paralel yapı tehlikesi karşısında birleşmiş olması.. Kendisiyle bağlantılı olduğu ileri sürülen polislere açılan çok sayıda diğer dava ve soruşturmalar..”
“Aleyhindeki çok sayıda suç duyurusu.. Gülen’in yaptığı karşı suç duyurularının takipsizlikle sonuçlanmaya başlaması.. Bu takipsizlik kararlarının yüzlerce yeni davayı getirme olasılığının belirmesi.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gülen yapılanmasına karşı tavrını hiç yumuşatmaması.. Paralel yapı tehlikesinin 1990’lı yılların sonunda da gündeme geldiğinin ve dolayısıyla bir hükümet sorunu değil devlet sorunu olduğunun tüm kesimlerce fark edilmiş olması.. İşte tüm bu ve sayılabilecek belki başka gelişmeler karşısında Fetullah Gülen’in ABD’den Türkiye dönme konusunu aklının kenarından bile geçirmediği, gelmesi durumunda derhal gözaltına alınıp tutuklanacağı korkusu yaşadığı ileri sürülüyor. Oysa İran lideri Humeyni’nin ülkesine dönmesinde olduğu gibi Gülen’in de Türkiye’ye gösterişli bir karşılama töreniyle dönme hazırlıkları yaptığı yakın dönemde gündeme gelmiş, hatta kalması için yapılan Ankara Gölbaşı’ndaki muhteşem malikanenin ayrıntıları medyaya yansımıştı.”
Şimdilik Gülen’in geri dönüş planları askıya alınmış gözüküyor. Dahası Türkiye’deki dostları, Gülen’in peşinden ülkeden ayrılmak zorunda kalabilir.. Çember her gün biraz daha daralıyor.. Gülen’in avukatlarının açtığı davaların muhatapları şimdi karşı davalar açmaya hazırlanıyor.. Dahası sosyal mediadaki “yumurta kafalılar” da yeni davaların muhatabı olacağa benziyor.. Hepsinden önemlisi, aldatıldıklarını düşünen birçok insan yarın eski arkadaşları hakkında dava açmaya hazırlanıyor..
Bürokrasi ve iş dünyasından birçok isim şimdiden paralel yapı ile arasına mesafe koydu..
Cemaatin çekirdek kadrosunda ciddi bir çözülme gözükmüyor, çünkü gidecekleri yerleri yok ve deşifre olmuş durumdalar.. Birbirlerinden ayrılırlarsa sahipsiz kalacakları korkusunu taşıyorlar.. Aynı şekilde cemaatin hiç acıması yok, kendilerinden uzaklaşanları hemen dışlıyor ve aleyhine geçiyorlar.. İktidar kanadından ağır bir baskı görürken bir de kendi dostlarının tehdidine maruz kalırlarsa ezileceklerini düşünüyorlar.. Takiye burada işlerine yarıyor, her iki kesime de takiye yaparak zaman kazanmak, bir çıkış yolu bulmak ve gelişmeleri gözlemek istiyorlar..
Şimdilik son umutları, milletvekili seçimlerine kadar bir çözüm yolu bulunması ya da Türkiye’de işlerin iyice karışması ve iktidarın kendileri ile uğraşacak mecali bulamaması..
İsrail’in son Kudüs saldırıları karşısında Cemaat Mediasının ve Gülen’in sessizliği de dikkat çekici.. AB ülkelerinin Filistin’i tanımaya başlamaları, Amerikan seçimlerinde ılımlı İslamcılara destek veren Demokratların gidip evengalişlerin desteklediği şahinlerin, yani Cumhuriyetçilerin Kongre ve Temsilciler Meclisinde ve Eyalet valiliklerinde seçimleri kazanmış olmaları paralel yapıyı endişelendiriyor.. “Ya ABD ılımlı İslam politikasından vazgeçerse”. O zaman ortada kalacaklar.. Aynı şekilde Avrupa, Vatikan politika değişikliğine giderse! İsrail saldırganlığını artırır, İslam dünyası giderek artan bir tepki vermeye devam ederse ne olacak. Cemaat, Sisi ve Suudi kıralı ile aynı çizgiye savrulacak. Bu da öfkenin İsrail’le birlikte kendilerine yönelmesi anlamına geliyor. Onun için gelecek cemaati kaygılandırıyor.. Bu kaygı özellikle cemaatin kripto kadrolarının uykusunu kaçırıyor..
Cemaat içindeki bazı isimler yarım ağız da olsa “cemaat bazı yanlışlar yaptı, ama itiraf edin iktidar olarak siz de yanlış yaptınız. Bu kavgayı bırakıp yeniden uzlaşın” anlamına mesajlar vermeye başladılar.. Bir yandan da diğer kendilerine cemaat denen yapıları iktidara karşı “bak bizim başımıza gelen sizin de başınıza gelebilir” diye uyararak, iktidar üzerinde baskı oluşturarak uzlaşmaya razı etmeye çalışıyorlar.. Selâm ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.