İdrisleri karalamak isterken!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a AKP’den ayrılarak parti kurmaya çalışan İdris’lerin durumu soruluyor!
Hepinizin malumu olduğu üzere İdris Bal ve İdris Naim Şahin bir süre önce AKP’den istifa ederek ayrılmışlardı! Şimdi her iki İdris’in de parti kurma hazırlığı içinde olduğu görülüyor!
Hatta içlerinden biri partisini kurdu bile! Partiyi kurmaya kurdu ama daha ilk gün kuruculardan biri istifa ettiğini duyurdu!
Daha sonra basın toplantısı düzenlemeye kalkıştı! Toplantı salonunda bir kişi vardı! Bunun üzerine internet medyasında, “Cemaat nerede?” ya da, “Kimse yok mu?” türünden manidar başlıklar yer aldı!
Parti kurucusu ise, “Yedi sekiz kamera ile beş altı kişi daha vardı ama göstermemişler” diye fotoğrafı tekzip eden ilk siyasi olarak tarihe geçti!
Öteki İdris parti kurduğunu açıkça ilan etmedi ama ismi etrafında bir hayli dedikodu döndü!
CHP’den aday olan eski bir MHP’li ile AKP’den milletvekili ve bakan olan eski bir CHP’linin bu partide yer alacakları iddia edildi! Ancak bu iddialar hemen yalanlandı!
İdris’lerin kurduğu ya da kuracağı partiler hakkında böylece kısa bir derleme yaptıktan sonra gelelim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kendisine sorulan soruya verdiği cevaba!
Arınç özetle diyor ki:
Sokağa çıktıkları zaman on kişinin bile selam vermediği insanların parti kurması önemli bir şey değil!
Daha düne kadar sokağa çıktıkları zaman on kişinin bile selam vermediği insanları baş tacı eden sanki onlar değil de biziz!
Onları milletvekili ve bakan yapan kim?
İstifa edinceye kadar “yerlere göklere sığdıramadıkları” isimleri istifa ettikten sonra böyle “yerin dibine batırmaya çalışan” bir siyasi anlayışa ne demeli?
Bu siyasi anlayışın sağlıklı bir anlayış olduğunu söylemek ya da düşünmek mümkün mü?
Ya da böyle bir anlayışı etik bulmak doğru mu?
İnsan uzun yıllar birlikte olduğu yol arkadaşları hakkında araları açılınca böyle ağzına geleni söyler mi?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç keşke onlar hakkında bir değerlendirme yaparken biraz daha hassas davransaydı!
Kader birliği yaptığı insanları bir çırpıda silip atmasaydı!
Kullandığı ifadeler ile onları değersizleştirmeye çalışırken aynı zamanda kendilerini de yerin dibine batırmış olduğunun farkına varabilseydi!
Yani İdris’leri karalamak isterken kendilerini de kapkara hale soktuğunu idrak edebilseydi!
Güzel olmaz mıydı?
Olurdu ama bu iş feraset ister, basiret ister!
İktidar partisi sözcüleri ise bu konuda oldukça nasipsizler!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.