AGB’den TNS’yerating sorunu!
AGB’nin yerini alan TNS, yeni rating modellemesindeki toplumsal yapıyı yeniden düzenlemiş.. Yeni yapıya göre ölçüm cihazı dağıtılan evlerden % 69’u ilkokul mezunu ve düşük gelir düzeyinde.. % 15’i yüksek tahsil ve yüksek gelir grubu, % 16’sı lise mezunu ve orta gelir grubunda..
Anlayacağınız hanzo bir toplum..
Bu sonuç, şu verilere dayandırılıyor: Okuma-yazma bilmeyen 2 milyon 784 bin 257 (% 5), okuma-yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen 3 milyon 784 bin 667 (% 7) insanımız var. İlkokul mezunu sayımız 15 milyon 220 bin 28(% 28). İlköğretim diplomasına sahip olanların sayısı 11 milyon 617 bin 159 (% 21). 2 milyon 849 bin 999 (% 5) ortaokul veya dengi okul mezunumuz var.
12 milyon 96 bin 830 (% 22) lise veya dengi okul mezunumuz var. Yüksekokul veya fakülte mezunlarının sayısı 5 milyon 913 bin 187 (% 11), yüksek lisans mezunu 416 bin 741 (% 1), doktora mezunu ise 122 bin 619. Oran ise % 0.20.
Bu istatistiki verilerde %-6 yaş grubu hesaba dahil edilmiyor.. Ve yine hemen belirtelim ki, bu veriler her yıl olumlu yönde değişiyor ve eskiye göre de durum çok daha iyi.. Hal böyle iken, TNS’nin, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notu üzerinde oynaması gibi, durup dururken, eskiye göre daha kötü bir model üzerinden ölçüm yapma kararını anlamak mümkün değil. Ya da bu işe bir anlam yüklemek gerekirse bu da TNS’nin varlık ve meşruiyet temellerini sarsan bir anlam kazanır..
Son Ulusal Eğitim İstatistikleri veritabanından elde edilen bilgiye göre2013 yılında lise ve dengi okul mezunu gençlerin oranı % 31,1 iken yüksekokul ve üzeri okuldan mezun olan gençlerin oranı ise % 7,5 oldu.
Yani anlayacağınız lise mezunumuz % 22 değil, % 31.1. Üçte bir eksiltme var.. İlkokul bitirmediği halde okuma-yazma bilenlerin sayısı da % 12değil, % 15-17 civarında.. İlkokul mezunlarının sayısı ise % 21 değil, % 32..
İstatistik çalışmalarında şöyle bir yanlış var. İlkokul deyince eskiden 5 yıl anlaşılıyordu. Şimdi ilköğretim dediğiniz de ilk ve orta öğrenim birlikte sayılıyor..
İlkokul mezunu ile ilköğretim mezunu aynı değil.. Okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan % 23.76, ilkokul mezunu % 32, ilköğretim mezunu% 36.8’i buluyor. Yüksekokul ya da fakülte mezunu konusunda şöyle bir kafa karışıklığı var. Ön lisans, yani 2 yıllık yüksek okulla, 4 yıllık yüksek okul birbirine karıştırılıyor.. Yine, mesela tıp fakültesini bitirenler doktorasını yaparak mezun oluyorlar ya da master seviyesinde eğitim veren yüksek mühendislik diplomasına sahip kişiler var, onlar da tam olarak bu istatistiklere yansımıyor.. Onun için üniversite mezunları için % 7.55 rakamı gerçeği yansıtmıyor.. % 11 de gerçek bir rakam değil, yurt dışında öğrenim görenler, açık öğrenimdekiler ve devam eden eğitim süreçleri sebebi ile bu rakam düşük gözüküyor. Nüfusun önemli bir bölümü yurt dışında eğitim gördüğü için, onlar da bu istatistiğe yansımıyor.. Ya da YÖK tarafından tanıma işlemi tamamlanmamış kayıtlar var. Bu rakam % 15 seviyesinde olması gerekir.. Yüksek lisans % 2 ve doktora % 1’in üzerinde hesaplanması gerekir..
Yani tablo şöyle olması gerek: Lise ve dengi okul mezunları % 22 değil, % 31.1, TNS modellemesinde % 16 gösterilen değerin de buna göre % 31olması gerekir..
İlkokul altı, okur yazar olmayanlar dahil % 50’yi zor bulur.. TNS’nin dediği gibi % 69 değil.. Yüksek tahsil ve üstü olanlar % 15 değil, % 18 üzeri olması gerekir..
Özetlersek TNS modellemesini ilkokul ve altı % 50, orta öğretim, lise ve meslek okulları % 31, ön lisans ve yüksek okul, yüksek lisans ve doktora% 19.. TNS verilerinde % 38’lik bir sapma var.. Nerede ise % 40..
Bakın bu günkü sosyal model, rakamlarla “siz az gelişmiş, geri zekalı bir topluluksunuz” demenin bir başka yoludur..
Toplumun önüne konkav ve konveks aynalar koyarak gerçeği saptırmanın bir başka bir adıdır bu yapılan iş..
Bu konuya hükümet mi, meclis mi, meslek örgütleri mi, RTÜK mü, birilerinin el atması gerek.. Yoksa bu iş mahkemelik olacak. Önce tespit davasına, ardından tüketici hakem kurullarına ve idari, hukuki, cezai sorumluluk gerektiren alanlara uzayacak..
Bu, neden bu kadar önemli derseniz, reklam fiyatlar ve yönelimleri bu modellemeye göre yapılıyor.. Yayınlanan diziler, programlar bu toplum profiline göre şekilleniyor. Çünkü reklam veren bu profile göre hesaplanan ratinglere göre tercihte bulunuyor. Bir programın başarısı ve başarısızlığı buna göre şekilleniyor. Reklamların dizilerin dili, entelektüel seviyesi bu verilere göre şekilleniyor. Yani sonuçta toplum sistematik bir şekilde hanzolaştırılıyor..
Rating kuruluşları, istiyorlarsa, çoklu ölçümlemeye gidebilirler.. Tek bir rating rakamı sunulmaz.. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik politik, coğrafi, felsefi, vicdani kanaat farklılıklarına, gelir durumu, cinsiyet, özelliklerine göre, eğitim ve gelir durumlarına göre asimetrik ölçümlemelere tabi tutulabilirler. Ama tek bir rating hesaplaması doğru değil.. Yanıltıcı ve hatta dejenere edici oluyor. O geri zekalı reklamları, dizileri izlemek zorunda bırakılıyoruz..
Yanlışın neresinden dönülürse kârdır.
Ben TNS’nin kararını gözden geçirmesini bekliyorum..
Rating konusu zor bir konu değil aslında, ama sanırım biri bu işi çözmek istemiyor.. Bu iş bu hali ile manipülasyonlara açık bir konu.. Sosyal metrik sistemle konu farklı metotlarla asimetrik olarak sürekli test edilerek, gerçeğe en yakın verilere ulaşılabilir aslında..
En genel anlamda söylüyorum, medya üzerinden toplumu maniple etmeye çalışan itibar ajanlarına bu sözüm: Alemi ahmak, kendini allame sananlar yanıldıklarını anladıklarında pişman olmak için çok geç kalmış olabilirler.. Benden söylemesi. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.