Rimpapa’ya nasıl hitab edelim?
“Rimpapa”, “Roma Papa”sı demek. Şimdi pek bilen, kullanan kalmadı. Mehmed Âkif’in Âsım’ında geçer:
Biz ne mufti, ne imam istemişiz Avrupa’dan
Ne de ukbâda şefâat dileriz Rimpapa’dan-Âkif
Ben de Azerbaycan basınını takip ederken hatırladım. Haber metinlerinde “Roma Papası” deniliyor.
Evet “Roma Papa”sı!
Putperest Roma İmparatorluğu başlangıçta hıristiyanlığı kabul etmek istemedi, hıristiyanlar arenalarda vahşi hayvanlara parçalattırıldı. Hz. İsa’nın “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya verin” sözü laikliğin temel hücceti olarak gösterilir. Buradan hıristiyanlığın dünyevî hükümranlığı tanıdığı, uhrevî hükümranlığı ise kendine ait saydığı çıkarılabilir. Dünya tarihine hükmetmiş büyük bir imparatorluktan bahsediyoruz. Roma’nın son kalıntılarını Fatih Sultan Mehmed ortadan kaldırdı, Bizans diyoruz ama, aslında onun fethettiği Doğu Roma idi; batı Roma çoktan tarihe karışmıştı.
Böyle büyük bir siyasi varlığın ortadan kalktıktan sonra bile bazı taraflarıyla sürdüğü söylenebilir. Roma’nın varisi Papalık olmuştur. Papalık, Roman’ın ihtişamınının da varisidir. Katolik katedralleri ihtişamlarıyla dikkati çektiği gibi, içinde icra edilen ayinler de çok tantanalıdır, Roma sembolleriyle bezelidir.
Evet bu “Roma Papası” Türkiye’ye geliyor ve tevazu rolü kesiyor! Günler öncesinden duyuruldu: “Papa beş yıldızlı otel istemiyor, lüks araba istemiyor” diye... Bir nevi halkla ilişkiler faaliyeti!
Hıristiyanlık gerçek bir din olarak yaşıyor mu? Bunu söylemek zor. Papalık tarih boyunca hıristiyanlığı gözden geçirdi (revize etti), zamana göre yeniden imal etti. Şimdi de ediyor. Bir zamanlar küfür addettiği birçok hususta geri adım attığını görmemek mümkün değil.
Gerçekte bir hıristiyan birliği yok, reformcu kiliseler Roma ile birlik içinde değildir. Doğu kilisesi de Roma’nın kontrolünde değildir. Fetih’ten sonra Sultan Mehmed, patrikhaneyi himayesine almıştır. İstanbul’u fethetmiş hükümdar olarak o aynı zamanda Doğu Roma’nın da sahibidir. Bu sıfatla bütün ortodoksları himayesine almıştır Fatih.
19. yüzyıla kadar bunun böyle olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzyılda, batı siyasî nüfuz alanını genişleterek Osmanlı himayesindeki doğu kilisesine bağlı halkları da kendi tarafına çekmiştir. Buna rağmen dinî mânada doğu-batı kiliselerinin birliği sözkonusu olmamıştır. Son zamanlarda böyle teşebbüsler var, fakat sonuç alınır mı? Zor!
Papa’nın Türkiye ziyareti bir hayli magazin mevzuu oldu. Zaten magazinin ötesinde ciddi bir tesir de beklememek lazım. Çünkü günümüzde Papa, hırıstiyanlığı dünya çapında hatırlatan bir “şov yıldızı” hükmündedir.
Papa’ya resmî hitap tarzına da takılanlar oldu. Bugünün Türkiyesinde teşrifatta Papa’ya nasıl hitab edilecek? Yok böyle bir şey! Fakat Osmanlı teşrifatında var ve Hariciye de onu kullanmıştır: “Kudsiyetpenah”! Kutsallığın sığınağı!
Diyelim ki öyle dedik, öyle mi olması gerekir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.