Putin’in çok cepheli savaşı: Çeçenistan mı, Suriye mi?
Rusya nasıl bir oyun oynuyor? İntihar mı ediyor yoksa yüz yıllık adımlar mı atıyor? Putin’in Türkiye’ye yakın durması sadece bir gösteri mi?
Batı-Rusya hesaplaşması Türkiye’den nasıl okunmalı? Ortadoğu’ya yoğunlaşan Türkiye; Ukrayna, Gürcistan, Kuzey Kafkasya hattında Avrupa ile Rusya arasındaki satranç oyununun neresinde? Ekonomi ve enerjinin ötesinde Ankara-Moskova ilişkilerinin seyrini nasıl okumalıyız?
Cevabı aranacak çok soru var. Türkiye’de pek popüler olmasa da arada bir bu konulara değinmekte çok fayda görüyorum. En azından bu tarz ilişkilerin tartışılır hale getirilmesi gerekiyor.
Rusya ile Avrupa Birliği ya da Rusya ile ABD arasındaki gerilimin zirvesi Kuzey Kafkasların karışmasıdır! Çeçenistan’ın, Dağıstan’ın hareketlenmesidir.
Moskova’nın Kırım ve Ukrayna’ya yönelik müdahaleleri ile Kuzey Kafkaslar arasında derin bir bağlantı vardır. Karadeniz’in kuzeyi Rusya için Doğu Avrupa’dan bile öte stratejik değerdedir ve Rus anavatanı ile birlikte değerlendirilir. Kuzey Kafkaslar ise Moskova için en keskin cephelerden biridir ve Güney Kalkanı olarak işlev görür.
Gürcistan’a yönelik askeri müdahalesi Moskova için Avrupa’ya yönelik bir meydan okumaydı. Güney Kafkaslardaki statükoya kısmen rıza gösteren, bunun karşılığında Kuzey Kafkaslar’daki direnişçi hareketleri ezmesi onaylanan Moskova, kendini toparlar toparlamaz bu zımni anlaşmayı bozdu ve Gürcistan’a saldırdı.
Putin Batı’nın zayıf noktasını iyi biliyor
Ne gariptir ki, ABD ve Avrupa Rusya’nın bu baskınına karşı Gürcistan’ı büyük oranda yalnız bıraktı. O dönem Karadeniz olağanüstü hareketlenmiş, ABD ve NATO güçleri Karadeniz’e açılmış, bölgenin yeni bir çatışma alanı olmasından endişe eden Türkiye, müttefiki olduğu ülkelerin deniz gücünün Karadeniz’e açılmasını sınırlamıştı.
Rusya’yı cesaretlendiren, Ukrayna’ya müdahale etmesine ve Kırım’ı ilhak etmesine zemin hazırlayan olay Gürcistan savaşında Batı’nın elinin ne kadar zayıf olduğunu görmesi oldu. Hazır Kuzey Kafkaslarda düzeni oturtmuşken, çeçen direnişini kırmış ve elini rahatlatmışken Güney Kuşağı’na yönelik yeni atılımlara girişti.
Elbette Ukrayna Avrupa’nın bir aptallığı idi. AB ülkeleri Ukrayna üzerinden Rus nüfuz alanını daraltmak için halkı sokağa döktü. İkinci Renkli Devrim hayalleri ile ülkeyi ateşe attı. Bir ülke nasıl batırılır, nasıl kurban edilir çarpıcı bir örneğini yaşattı.
Rusya’nın stratejik hamleleri karşısında ise Gürcistan’ı nasıl yalnız bıraktıysa Ukrayna’yı da Rusya’nın insafına terketti. Tabi bütün bunlar hem Gürcistan hem de Ukrayna halkının Batı’ya aşırı güveninin zaafından beslendi.
Önce Çeçenistan, ardından Gürcistan, sonra Ukrayna..
Dikkat ederseniz Rusya önce Kuzey Kafkaslar’daki otoritesini tesis etti. Bu sürece Batılı ülkeler de yardımcı oldu. “Güney’e karışma, Kuzey’de ne yaparsan yap” dendi. Çeçenistan bu şekilde susturuldu. ABD ve Avrupa’nın stratejik körlüğünün işi nerelere götüreceği tahmin edilemedi. Kuzey’de denetimi sağlayan Moskova, Avrupa’yı şaşırttı ve Güney Kafkaslara yöneldi. Durmadı, Kardeniz’in Kuzeyi’ne, Güney Batı’ya doğru yöneldi. Bu da Ukrayna oldu. Açık söyleyelim, şu ana kadar Moskova’nın stratejik hamleleri Batı’nın güç hamlelerine üstün çıktı.
Gelecekte neler olacağı bilinmez. Bu denge, güç oyunu daha çok cephe değiştirir. ABD ve Avrupa Orta Asya üzerinde gücünü önemli ölçüde sınırladığı Rusya’nın Kafkaslar ve Karadeniz’in Kuzeyi’ndeki hamlelerine şu ana kadar etkili bir cevap veremedi. Onlar daha günübirlik, pratik reaksiyonlar verirken Moskova ciddi riskler alarak uzun vadeli adımlar atmaya başladı.
Putin Rusya’sının Suriye ve İran üzerindeki nüfuzu da göz önüne alındığında nasıl bir gelecek planladığına dair çarpıcı işaretler çıkıyor ortaya. Ukrayna üzerinden, Kırım üzerinden, Gürcistan üzerinden aşırı tepkiler veren, savaş dahil her şeyi açıkça göze aldığını duyuran Rusya intihar mı ediyor, yoksa Batı’yı felç edecek atılımlara mı giriyor?
Çeçenistan karışabilir
Henüz bir restleşmenin ilk dönemindeyiz. Böyle devam ederse, Rusya ile Batı arasındaki salvolar daha da sertleşecek, kriz daha da artacak ve kesinlikle yeni çatışma alanları ortaya çıkacaktır. Çatışma sadece siyasi ya da jeopolitik hamlelerle sınırlı olmayacak, gerçek anlamda sıcak çatışmalar yaşanabilecektir.
Bunun ilk örneği Kuzey Kafkasya olabilir.
Çünkü bugüne kadar Batı-Rusya ilişkilerinde her kriz etkisini önce bu coğrafyada göstermiştir. Rusya’nın elini zayıflatma, korkularını besleme senaryoları bu bölge üzerinden yürütülmüştür. Ukrayna krizi, ardından gelen ağır ekonomik yaptırımlar, son olarak da Putin’in Ankara ziyareti ile enerji koridorlarındaki muhtemel değişim sinyalleri bu hesaplaşmanın unsurlarıdır.
Birkaç gündür Avrupa basınında ve siyasi çevrelerinde Erdoğan-Putin zirvesine yönelik tartışmalar Türk medyasında pek ilgi görmese de, ciddi bir endişenin varlığı hissediliyor. Tabi bu endişeye bağlı olarak da alttan alta uyarı ve tehdit mesajları da öne çıkabiliyor.
Rusya çok cephede savaşıyor
Türkiye bu aşamada Moskova üzerinde Suriye baskılarını artırabilir. Bu baskı için şartlar bir daha bu kadar elverişli fırsatlar sunmayabilir. Putin ülkesini büyük bir hayale koştururken, ardında zayıf noktalar da bırakıyor. Bu aralıklar iyi takip edilebilir ve ekonomik ortaklıkta yaşanan zirve siyasi alanda da belli bir ölçüde yükseltilebilir. Bunun için iki ülkenin de stratejik hedeflerini açıkça masaya koyup pazarlık düzeyini yükseltmeleri gerekiyor.
Önceki gece Çeçenistan’ın başkenti Cevherkale’deki baskın haberlerini izlerken hep Rusya-Batı restleşmesinin nerelerde patlak verebileceğini düşündüm. Çeçenistan bu konuda hep ön cephedir. İşin daha da tuhafı, Suriye’deki savaş ve rejime verdiği destek Moskova’ya bir kurşun olarak dönebilir. Bu, hiç de ihtimal dışı değildir.
Putin’in ardı ardına birçok cephe açması, gücünü ve dikkatini yayması kendisi için bir zaafa, büyük bir sıkıntıya dönüşebilir. Ne kadar akıllı hareket ederse etsin, bu kadar cephede aynı anda başarılı olması gerçekten de çok zor görünüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.