Alman yurtseverler
Önce ABD’de ne oluyor ona bir bakalım. Hemen söyleyeyim senato tarafından hazırlanan işkence raporu, 11 Eylül’ün devamıdır. Bu savaş CIA ile FBI’ın savaşıdır aynı zamanda. Bu savaş göreceksiniz paralel yapıya, Pensilvenya’ya da uzayacak.. Bu savaşın bir ucu Almanya’ya, öteki ucu Suudi Arabistan’a kadar gider.
ABD durup dururken elçiliklerde güvenlik tedbirini en üst düzeye yükseltmiyor. Aynı şekilde durup dururken eyaletlerde askerler teyakkuz haline geçirilmiyor. Batılıların Türkiye ilgisi boşuna değil. Ortalık toz duman.. İsrail’in tedirginliği boşuna değil yani..
ABD’li yurtseverler, kendi içlerindeki pislikleri ortaya çıkarmakla övünürlerken, sokaktaki insanlar bundan sonra olacaklardan kaygılı. Birileri bunların nasıl yapıldığını sorguluyor, kimi bu işlerin nasıl gizli kaldığını, kimi sorumluların yargılanıp yargılanamayacağını sorguluyor. Genel kanı sorumlular yargılanmayacak..
Bu vesile 11 Eylül’ü kim niye yaptı, hâlâ belli değil. ABD halkı derin devlet ve derin gerçeği arıyor ve gelişmelerden kaygı duyuyor. Bu tartışmanın, nerede, ne zaman, nasıl sonuçlanacağını merak ediyor..
ABD cephesinde bunlar olurken Avrupa da kaynıyor.. İngiltere’de hükümetin başı Masonlarla dertte. Almanya’da ortaya çıkan “Yurtsever Avrupalılar hareketi” hızla yayılıyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu “Yurtsever Avrupalılar” yani “PEGIDA hareketi”nin adını bundan sonra daha çok duyacağız..
Almanya’da Dresten kentinde ortaya çıkan ‘Yurtsever Avrupalılar’ İslam ve yabancı karşıtı bir hareket. Her hafta düzenli gösteriler düzenleyen hareket kartopu gibi büyüyor. “Pazartesi Yürüyüşleri” adı altında artık diğer şehirlerde de eylemler düzenleniyor.. Düsseldorf’ta PEGIDA ile paralel yapıda DUGIDA kuruldu. Kassel ve Würzburg’da da benzer oluşumlar halkı sokağa çağırıyor.
PEGIDA sözcüsü Lutz Bachmann, “Kimse gündeme getirdiğimiz meseleleri ele almaya cesaret edemiyor. Hemen Nazi damgası vuruluyor. Radikal düşüncelerle işimiz yok” dese de hem Müslümanlar, hem yabancılar, hem de Almanlar gelişmelerden tedirgin. Sokaktaki insanlar bu gelişmelerin ‘medeniyetler çatışması’nın ayak sesleri olduğunu düşünüyor.. Süreç kontrol altına alınamazsa bu işin Avrupa’yı cehenneme çevirmesinin endişesini yaşıyor birçok insan.
Aşırı sağ uzmanı siyaset bilimci Hajo Funke, PEDIGA hareketinin “masum bir vatandaş protestosu” olarak nitelenemeyeceğine dikkat çekiyor ve “Halkın korku ve kin duyguları körükleniyor. Bir medeniyetler savaşı başlatılmak isteniyor. Hareket aşırı sağcıların geleneksel araçlarından yararlanıyor. Bu olaylar aşırı sağın yön verdiği bir kitle hareketine dönüşebilir. İşte bu kaygı verici” diyor.
Batı İslamifobia ile başedemedi. İşsizlik artıyor. Suç oranı artıyor. Kilise ile birlikte aile, din duygusu zayıfladı.. Birileri bütün bu olumsuzlukların sebebinin yabancılar olduğunu söylüyor.. Yabancılar ötekileştirilmekten öte Şeytanlaştırılarak ötekileştiriliyor..
Burada örgütlü grublar dışında sıradan insanların bu grubların çağrısına uyarak sokağa dökülmesi.. Öfkeli kalabalıkları kontrol etmenin giderek zorlaşması.
Batılılar çare diye kendi cehennemlerine doğru, yokuş aşağı gider gibi koşuyor sanki.
Federal Emniyet Teşkilâtı’nın (BKA) verilerine göre mülteci yurtlarına düzenlenen saldırılarda bu yıl büyük artış kaydedildi. DW’nin haberine göre, Sol Parti’den Petra Pau, seçim bölgesi olan Berlin’in doğusundaki Marzahn-Hellersdorf’un sık sık mülteci yurtlarına saldırılarla gündeme geldiğini belirtiyor. “Giderek bir pogrom (katliam) havası estiriliyor” ifadesini kullanan Pau, 1990’lı yıllarda yurtlara düzenlenen saldırıları hatırlatıyor. Sağdan gelen tehdidin hafife alınmaması çağrısında bulunan Pau, “Irkçılık toplumun merkezinde kanıksanıyor. Bu gelişme ciddiye alınmalıdır” uyarısında bulunuyor. Yeşiller partisinden Irene Mihalic, sağdaki hareketliliği kaygı verici buluyor. Mihalic, “Ne yazık ki iç istihbarat örgütü Anayasayı Koruma Teşkilatı, NSU olayındaki acı deneyimlere rağmen, gelişmeleri analiz edebilme yeteneği ve hassasiyetinden yoksun durumda. Bu, son derece tehlikeli gelişmeleri beraberinde getirebilir” diyor.
Herkesin ortak korkusu, ya olaylar kontrolden çıkarsa, o zaman ne olur.. Kazananı olmayan bir kavganın korkusu hakim batı dünyasına.. Batılı kurumlar kendi kavramları ile bir çözüm sunamıyor. Siyaset, kilise, üniversite, sivil toplum çözümsüz. Ekonomi kötüye gidiyor. Terör eğilimi artıyor. Aile çözülüyor. Suç oranı, intihar, uyuşturucu kullanımı artıyor.. Batı batıyor mu sorusu hiç bu kadar ciddiye alınmamıştı batı da..
Batı “tarihin sonu”nu getirecek bir “medeniyetler arası savaş”tan korkuyor.. Korktuğu şeyden kaçtığını zannederken de aslında kaçtığını zannettiği şeye doğru koşuyor. Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.