Vahdet Yazıları
Dünyada feminist söylem arttıkça, aile kurumu çöküyor ve mutsuzluk artıyor. Feministler ya kötü niyetliler ve bilinçli olarak kadınlar aleyhine çalışıyorlar ya da savundukları ilkelerin sonuçlarını değerlendirme yetisine sahip değiller. Çünkü elde ettikleri sonuçlar alenen ortada. Çalışan, para kazanan, ayakları üstünde duran özgür kadınlar; yalnız ve mutsuzlar. Çoğu internetin onlara sunduğu sanal dünyada, sanal kalabalıkların içinde acı bir yalnızlıkla boğuşuyor.
Amerika'da yalnızlık bunalımındaki kadınlar için sarılma kafeleri açılıyor. Buralarda saat ücreti ile yalnız kadınlara sarılma hizmeti veriliyor. Çocuğunu babasız büyüten kadınlar için hafta sonları kiralık baba hizmeti olan şirketler de var.
Japon girişimciler bu konuda ihtiyacı fark etmişler ve yalnız kadınlar için sarılma koltuğu üretmişler. İnsana benzeyen ve kolları olan koltuğa oturunca koltuk kolları ile kişiye sarılıyor. 500 dolar verip sarılma koltuğu alınabiliyor.
Bir de yalnız uyumak istemeyen kadınlar için uyurken sarılıp yatabilecekleri insan şeklinde kucaklama yastıkları yapılmış.
Ayrıca bunlarla yetinmek istemeyen kadınlar için kiralık sevgililer( kadına gittiği yerlerde eşlik eden ve geceleri sadece sarılıp uyuyan erkekler) yalnızlık karşıtı restoranlar (her bir masada tek bir sandalyesi olan) ya da kadın müşterilere bir prensesmiş gibi davranan erkeklerin hizmet ettiği uşak kafeler...
Feministler, yıllardır söylemleri ile evli kadınlar kocalarının kölesiymiş gibi bir algı oluşturdular. Peki şimdi yalnızlıkla baş edemeyen bu kadınlar özgür mü oluyor? Kadınlar, özgürlük söylemleri ile önce çalışma hayatına itilip kapitalist sistemin uşağı oldular, şimdi de yalnızlığın kölesi. Kazandıkları para ile sahte eş, sahte yakınlık, kısacası sahte mutluluk satın almaya çalışıyorlar.
Tabii bunun devamı yaşlı bakım evleri ve akıl hastaneleri.
Feminizm kadınlara değil, Allah korkusu olmayan erkeklere hizmet ediyor. Etrafta bu kadar yalnız kadın olunca erkekler "seç, beğen, kullan" yapıyorlar. Hem de bedava. Kadınlarla kısa süreli ilişkiler yaşayıp bırakıyorlar. Kadın her seferinde işte yalnızlığımı giderecek, hayat yoldaşım bu diye bir ümitle baktığı erkekler tarafından terk ediliyor.
Kadınların yaratılışında olan bağlanma ihtiyacı ancak aile birliği içinde giderilebilir. Kadın özgür olsun diye bütün aile bağlarını kestiğinizde geriye nereye çarpacağı belli olmayan, boşlukta çırpınan kuşlar bırakmış olursunuz.
Feminizm, kadınları erkeklerle karşı karşıya getirip, aralarında bir mücadeleye sebep olduğu için, erkekleri evlilikten soğuttu. Pek çok bekar erkek evlenmek istemiyor. Çünkü kadınlara güvenmiyorlar ve evlilikten kaçıyorlar. Boşanma durumunda birlikte yaşamadıkları bir kadına nafaka ile ömür boyu bakmak zorunda kalmaktan ve mağdur olmaktan korkuyorlar.
İşin bizim için bir de şöyle bir tarafı var. Feminizmin bütün söylemlerini kabul etmiş fakat feminist olmadığını söyleyen dindar kadınlar var. Bu kadınlar hem dinin nimetlerinden aile kurumunun sıcaklığından hem de feminizmin nefse hitap eden söylemlerinden faydalanmak istiyorlar. Fakat sorarsanız feminist değiller. Bu da ayrı bir problem.
Velhasıl ya bir an önce sirkelenip kendimize gelip, dinimizin emrettiği gibi aile kurumunu hak ettiği gibi yücelteceğiz, ona dört elle sarılacağız ya da sarılma koltukları gibi sahte eşlerle, sahte mutluluklarla, kadınlar özgür ve mutlu yalanı ile avunmaya çalışacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.