KATIKSIZ VEHHABi BUNLAR!
Pakistan’da bir okulun basılıp çoğu çocuk yüzü aşkın kişinin öldürülmesi olayı Vehhabilik uzantısıdır. Pakistan hükümetinin operasyon yapmasını, 1500 kişiyi öldürmesini kendilerine acı çektirmesini saldırıya sebep olarak gösteriyorlar. Bunun karşılığı bu değildir.
“Yok, aynı acıyı ben de çektireceğim” diyorlar. Çoluk çocuğun olduğu yere git bombaları patlat, (10 yaşında olanları da akıllı sayıyorlarmış) 10 yaşından ileri gelenlerin hepsini tara, yakalanacağını anlayınca da bombaları patlat. 10 yaşından küçük olanlar da zarar gördü doğal olarak.
İntihar saldırısı hangi dinde caiz?! Allah cenneti haram ediyor intihar edene.
YAZIKLAR OLSUN!
Bir adam sana zulmetti diye, sen de ona aynı acıyı yaşatmak için sana zulmetmemiş olanın çocuğuna, karısına, orada denk gelenlere eziyet etme hakkına sahip misin?! Tarama hakkına sahip misin?! Bombalama yaparak “Kim ölürse ölsün” deme hakkına sahip misin?! Ehl-i Sünnet’in hangi mezhebinde var bu?! İşte Vehhabi’nin tezahürü budur. Yazıklar olsun!
SUÇ SAHİBİNİ BAĞLAR
Afganistan’dakiler “Biz Sünni’yiz, Hanefi mezhebindeniz” diyorlar. Buraya bir şerh koyayım. Şundan korkarım; bazen başkaları yapıyor, onlar adına sahipleniliyor. Yahudi’nin dünyada çok büyük oyunları vardır. Hanefi ve Sünni olan bir cemaatin, medrese talebelerinin böyle bir şey yapacağını tasavvur ve tahayyül bile edemiyorum. Ama yapmışlarsa radikalleşmişlerdir, bana Hanefiyim, Sünniyim anlatmasınlar.
Katıksız Vehhabileşmişlerdir. Çünkü o da acı çeksin diye suçsuz bir çocuğu öldüremezsin. Suç ferdidir, sahibini bağlar.
Allah-u Teâlâ buyuruyor:
“Çocuğundan sebep baba yanmaz, hiçbir çocuk babasından dolayı da ceza çekmez.” (Lokman Sûresi:33)
Onun için bu Vehhabilik büyük bela.
YATARAK YiYEREK ALLAH’A ULAŞILMAZ
Abdülkadir Geylani kolay mı olunuyor? Çocuğun biri çok seviyor Geylani Hazretleri’ni. Annesine yalvarıyor “Beni onun medresesine götür.” diye. Kadın da götürmüş çocuğu “Bu çocuğu tekkede senin hizmetine vakfettim.” demiş.
‘ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM’
Bu süre içinde çocuğa az yemek vermiş. Tarikatın başında az yemek, az içmek, az uyumak, az konuşmak, az görüşmek gerekir. Seyru Süluk yaptıracak. Allah’a ulaşmak kolay mı? Yatarak, yiyerek kim ulaşmış?!
Birkaç ay sonra annesi “Gideyim de bir ziyaret edeyim çocuğum ne haldedir?” demiş. Gitmiş bir bakmış çocuğu bir deri bir kemik. Analarda bir acayip. Hocaya verirken derler ki: “Eti senin kemiği benim.” Laf olsun, yalan! Çocuğu biraz zayıflasa hocayı mahkemeye verir. Çocuğunu böyle görünce “İşe bak ya! Biz evliya olacak diye verdik ama neredeyse ölecek çocuğum.” demiş.
Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin huzuruna çıkmış. Mübarek odasında tavuk yiyormuş. Ellerini de yalıyor falan. İmtihan ya! Tam da kadına denk gelmiş.
TAVUK YİYEREK BULMADIM
Kadın: “Olmadı Efendi Hazretleri! Çocuğum orada açlıktan ölüyor, sen de burada tavuk yiyorsun.” demiş.
Mübarek hemen kemiklere “Allah’ın izniyle canlan” demiş, tavuk canlanmış. Kadın bunu görünce şaşırmış ve: “Tövbe estağfurullah Efendi Hazretleri!” diye af dilemiş.
Mübarek de: “Hanım senin çocuğun da bu makama gelsin, istediği kadar tavuk yesin. Biz bu işleri tavuk yiyerek bulmadık. 25 sene sahrada kaldım, diken yedim.” demiş. Bakın 25 saat değil, 25 sene!
PARFÜM VE DEODORANT CAiZ MiDiR?
Ebu Hanife (Rahimehullâh)a göre şarabın dışındakilerde (etil alkol, kimyevi dönüşüme uğramış maddeler) müsaade vardır. Bazı âlimlere göre müsaade yoktur. Onun için iş şüpheye girmiştir. Elbiselere değdirmemek lazım. Ama bu şüpheden sakınmak bakımındandır. Oldu ki üstüne değdi, kolonya falan sürüldü, bu abdesti bozmaz. Abdest içerden dışarı çıkanla bozulur. Bunun abdesti bozacak bir yanı yoktur. Elbiseye falan değse de uçuyor, namaza mani olacak bir durumu yoktur. Ama ona da haram nazarıyla bakan bazı âlimler olduğu için şüpheden sakınmak bakımından bunların da kullanılmaması takvaya ve ihtiyata uygun olandır.
CUMA GÜNÜ OKUNACAK İSM-İ ŞERİF
“Ey bütün işlerinde hamdolunmaya lâyık olan Allâh! Yâ Allâh!”
Her kim abdestli bir şekilde temiz elbiseler giyinmiş olarak cuma günü namazdan önce tenha bir yerde bu ism-i şerîfi iki yüz (200) defa gizlice okursa, isteği ne olursa olsun kendisi için kolayca hâsıl olur. Tabiplerin ilaç yapmaktan âciz kaldıkları hasta da bu minval üzere ism-i şerîfi tilavet ederse, eceli gelmediyse mutlaka iyileşir.
(Şihâbüddîn es-Sühreverdî, Şerhu’l-esmâi’l-erbaʽîn, Yazma Nüsha, Ayasofya, no:3358, verak:142, Yazma Bağışlar, no:2773, verak:2, Beyazıd Devlet, no:1256, verak:10; Ahmet Mahmut Ünlü, Erba‘în-i İdrîsiyye, sh:55)
NAZARDAN KORUNMAK iÇiN iSM-i ŞERiF
“Ey başkasının yapmış olduğu bir örnek bulunmaksızın canları(n hastalıklarını) iyileştiren! Yâ Bârî!”
Her kime büyü yapılır veya saraya çarpılır yahut nazarlara mübtelâ olursa, bu ism-i şerîfi farklı yedi mâdenden yapılan bir levha üzerine nakşedip onu boynu üzerinde taşısın. Böylece bütün hastalıklardan şifa bulur, ayrıca hayatı bolluk ve zenginlikle geçer.
(Şihâbüddîn es-Sühreverdî, Şerhu’l-esmâi’l-erbaʽîn, Yazma Nüsha, Ayasofya, no:377, verak:112; Ayasofya, no:3358, verak:144; Yazma Bağışlar, no:2773, verak:5; Beyazıd Devlet, no:1256, verak:13;Ahmet Mahmut Ünlü, Erba‘în-i İdrîsiyye, sh:115)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.