Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Mütenebbi’den Mevlana’ya

Mütenebbi’den Mevlana’ya

Ka­hi­re­’de sa­bık Şey­hü­lis­lam Yar­dım­cı­sı Mu­ham­med Za­hid el Kev­se­ri­’nin evi­ne uğ­ra­yan­lar; evi­ni tı­ka ba­sa ki­tap­la meş­bu bu­lur­lar.  Evin­de ki­tap­tan ge­çil­mez. İğ­ne at­san ye­re düş­mez. Zi­ra il­gi­len­di­ği alan tev­si­ki/bel­ge­len­dir­me­yi ge­rek­tir­mek­te­dir. Evi ki­tap­la do­lup taş­tı­ğı gi­bi Kev­se­ri ay­rı­ca kü­tüp­ha­ne­le­re de ta­şar.  Da­ru­’l Kü­tüp el Mıs­riy­ye dai­mi uğ­rak yer­le­rin­den bi­ri­si­dir.  Ha­dis ve ben­ze­ri ko­nu­lar­la il­gi­len­mek­te­dir. Bu­na mu­ka­bil Şey­hü­lis­lam Mus­ta­fa Sab­ri­’nin evi­ne uğ­ra­yan­lar ise or­ta­da bir­kaç ki­tap­tan baş­ka­sı­nı gö­re­mez­ler. Bu­nun iki ne­de­ni var­dır. Şey­hü­lis­lam yaz­dık­la­rı­nı ön­ce­den zih­ni­ne yaz­mış­tır. Ay­rı­ca ak­li­yat ala­nıy­la il­gi­len­mek­te­dir, bel­ge­den zi­ya­de mu­ha­ke­mat­la meş­gul­dür.  Ay­rı­ca genç­li­ğin­de ve me­zu­ni­yet­ten son­ra yap­tı­ğı iş­ler­den bi­ri­si kü­tüp­ha­ne mü­dür­lü­ğü­dür. Ki­ta­bi­yat ba­kı­mın­dan al­tı sağ­lam­dır.   Ya­ni evin­de­ki bir­kaç ki­ta­bın ar­ka­sın­da bin­ler­ce ki­ta­bın bu­lun­du­ğu kü­tüp­ha­ne­ler var­dır.  1900 yı­lın­da II. Ab­dül­hâ­mid Han'ın Hâ­fız-ı Kü­tü­bü ol­du. Be­di­üz­za­ma­n’­ın da bel­ki ve­fat eder­ken ya­nın­da sa­de­ce bir­kaç ki­tap bu­lu­nu­yor­du. La­kin Ta­hir Pa­şa­’nın ko­na­ğın­da bin­ler­ce ki­ta­bın ara­sın­da ya­şa­mış­tır.  

 İran­lı ya­zar Ab­dul­hü­se­yin Zer­rin­kup Ga­za­li ile ala­ka­lı bi­yog­ra­fik ese­ri­nin baş­lı­ğı­nı ‘Med­re­se­den ka­çı­ş’ ola­rak  seç­miş­tir. Ma­ni­dar­dır.   Ga­za­li­’nin ha­let-i ru­hi­ye­si Mev­la­na­’da da var­dır.   Ga­za­li med­re­se­den kaç­mış la­kin İh­ya ad­lı ese­ri­ni med­re­se ile ta­sav­vu­fun or­tak mey­ve­si  ola­rak  ka­le­me al­mış­tır. İh­ya­’da za­hir ile ba­tın fık­hı­nı mez­cet­miş­tir.   Gü­nü­müz­de ki­mi­le­ri Haç­lı­lar ön­ce­sin­de  Müs­lü­man­la­rı ikaz ve gay­re­te ge­tir­me­di­ği için Ga­za­li­’yi pay­lar! Bu sa­de­ce bir al­gı me­se­le­si­dir. Ki­mi­le­ri onu ki­tap­la­rın­da ci­hat bah­si yaz­ma­dı­ğı için pay­la­sa da bu­gün Fi­lis­tin­li­ler İs­ra­il’­e kar­şı mü­ca­de­le­le­rin­de il­mi ci­hat­la­rı­nı Ga­za­li üze­rin­den yü­rüt­mek­te­dir­ler.  Kal­dı ki yaz­dı­ğı mü­ca­he­de ba­his­le­ri ci­ha­dın iç­kin bir şu­be­si­dir.  Mü­ca­hi­di ol­gun­laş­tı­ran onu uğ­ru­luk­tan mü­ca­hit se­vi­ye­si­ne çı­kar­tan de­ğer­le­ri ka­zan­dı­ran iç ci­hat­tır.

Bir dö­nem yan­ma­sı, piş­me­si, ol­gun­laş­ma­sı için Mev­la­na­’nın da med­re­se­den kaç­ma­sı ge­re­kir. O da kaç­ma­dan ev­vel yüz­ler­ce ta­le­be­ye ders ver­mek­te­dir. Onun ka­çı­şı Ga­za­li­’nin Bağ­da­t’­tan kaç­ma­sı gi­bi Kon­ya­’yı terk et­me­siy­le de­ğil, bel­ki ki­tap­la­rı terk et­me­siy­le­dir. Ar­tık ki­ta­bı­yat­la meş­bu ha­le gel­miş­tir.  Di­ğer atıl ala­nı­nı da iş­ba et­me­si  ge­rek­mek­te­dir.  Bu­nun için dest-i ka­der kar­şı­sı­na Şems-i Teb­ri­zi­’yi çı­kar­tır.  Teb­ri­zi on­da baş­ka bir ala­nın ate­şi­ni ya­kar.  Elin­de­ki Fe­ri­düd­din At­ta­r’­ın he­di­ye­si Es­rar­na­me­’yi alır. Mev­lâ­na bu ese­ri de­fa­lar­ca oku­muş­tur.  Teb­ri­zi,  ‘aşk il­mi med­re­se­de öğ­re­nil­me­z’, di­yor, Mev­lâ­na'yı oku­mak­tan me­ne­di­yor­du. Hat­tâ ba­ba­sı Ba­ha Ve­led'in ‘Ma­âri­f’­ini bi­le oku­ma­sı­na mü­sa­ade et­mi­yor­du. He­le Mev­lâ­na'nın çok sev­di­ği Mü­te­neb­bi Di­vâ­nı'na kı­zı­yor­du. ‘ Mü­te­neb­bî de kim olu­yor? O, se­nin atı­na se­yis­lik bi­le ede­mez!’ di­yor­du. El­bet­te Teb­ri­zi  Mü­te­neb­bi­’ye hak­sız­lık edi­yor­du. La­kin Mev­la­na­’nın bir baş­ka bo­yu­ta geç­me­si ge­re­ki­yor­du. Bu­nun için mu­vak­ka­ten ki­tap­lar dün­ya­sı­na ve­da et­me­si la­zım­dı. Yok­sa Mev­la­na­’nın ha­mu­run­da ve yoğ­rul­ma­sın­da Mü­te­neb­bi­’nin pa­yı ve hak­kı bü­yük­tür.  Şem­s’­in de­di­ği gi­bi Mü­te­neb­bi se­yis­lik ma­ka­mın­da ba­sit bir adam de­ğil­dir.  Gel­miş geç­miş Arap­ça­nın en bü­yük us­ta­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Dil us­ta­sı­dır.   Mev­la­na Mes­ne­vi­si­ni Ga­za­li­’nirn kal­biy­le Mü­te­neb­bi­’nin di­liy­le yaz­mış­tır.  La­kin Mü­te­neb­bi on­da Teb­ri­zi gi­bi sa­de­ce bir bo­yut­tur.

Mev­la­na il­mi tah­si­li­ni Ha­le­p’­te İb­ni Adim Med­re­se­sin­de ve bi­la­ha­re Şa­m’­da yap­mış ve 7 yıl ka­dar bu di­yar­da kal­mış­tır. Muh­te­me­len Mü­te­neb­bi Di­va­nıy­la ta­le­be­lik yıl­la­rın­da ta­nış­mış ol­ma­lı­dır.   Mev­la­na­’nın ha­ya­tın­da Mü­te­neb­bi­’nin ye­ri­ni bi­ze en iyi an­la­tan­lar­dan bi­ri­si  Ha­lep­li Ha­ne­fi ule­ma­sın­dan Mu­ham­med Mel­la­h’­tır.  Fı­kıh ali­mi ol­ma­sı­na rağ­men Mü­te­neb­bi­’ye düş­kün ve di­va­nı­nın ben­de­le­ri ara­sın­da­dır.  Bi­yog­ra­fi­si­ni ka­le­me alan­lar­dan Ah­met Tey­sir Ka­ğıt, Mü­te­neb­bi düş­kün­lü­ğü­nün ne­de­ni­ni sor­du­ğun­da Mel­la­h’­tan şu ce­va­bı alır:  Arap­ça­nın de­rin­lik­le­ri­ne dal­mak ve in­ci mer­can top­la­mak is­ti­yor­san Mü­te­neb­bi­’yi oku­ma­lı­sın.  Arap­ça­yı bü­tün kıv­rım­la­rıy­la, so­fis­ti­ke bir bi­çim­de iha­ta ve ifa­de eden eden en­der şa­ir­ler­den bi­ri­si­dir (http://is­lams­yri­a.com/ cvs.php?ac­ti­on=de­ta­ils&CVID=453 )  Mev­la­na da Mü­te­neb­bi­’yi te­sa­dü­fen seç­miş de­ğil­dir.   Arap­ça­ya olan vu­ku­fi­ye­ti Mü­te­neb­bi Di­va­nı­nı oku­ma­sın­dan geç­miş­tir. Mev­la­na ki­tap­la­rın­da dil­le kal­bi bir­leş­tir­miş­tir. İh­las ile kalp­le­rin de­rin­lik­le­ri­ne dal­mış ve nü­fuz et­tik­le­ri­ni Mü­te­neb­bi di­liy­le yü­ze­ye çı­kar­mış ve kay­da ge­çir­miş­tir.  So­nun­da “İn­ne mi­neş-şi'ri le hik­me­ten, in­ne min'el-be­ya­ni le sih­ran/ şi­ir­de hik­met be­yan­da (düz ya­zı­da) tes­hir var­dı­r” ifa­de­si­nin an­la­mı­na maz­ha­ri­yet kes­bet­miş­tir. Şems-i Teb­ri­zi ile ta­nış­ma­sıy­la bir­lik­te Mev­la­na sa­de­ce ma­kam at­la­mış­tır. Ama Mev­la­na ma­kam­la­rın bü­tü­nü­dür.   Ha­lit Mu­ham­med Ab­du­h’­un ifa­de et­ti­ği gi­bi: Mes­ne­vi­’yi oku­yan on­da Mü­te­neb­bi­’nin iz­le­ri­ni bu­lur(http://www.is­lam­mag­hri­bi .com / Les­tü su­fiy­yen la­kin uhib­bu­hum, 21 Ey­lül 2014, Ha­lit Mu­ham­med Ab­duh ).  Mes­ne­vi­’de Şem­sin iz­le­ri bu­lun­du­ğu gi­bi Mü­te­neb­bi gi­bi­le­ri­nin iz­le­ri de var­dır.  Mes­ne­vi çok bo­yut­lu­dur. Kal­bin de­rin­lik­le­ri­ne, Ku­r’­an-ı Ke­ri­m’­in fu­yu­za­tı­na Mü­te­neb­bi­’nin di­liy­le ter­cü­man ol­muş­tur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi