Gol için yapılan secde caiz değil
Şükür secdesi nimet için yapılır. Gol atmak bu nimetlerden değildir. Çünkü şimdiki futbol iddia üzerinden kumarla doğrudan bağlantılı. Sen attığın gol ile birilerinin haksız kazancına olanak sağlıyorsun. Buna şükür secdesi yapılmaz.
Namazsız yapılan şükür secdesi Hanbeli ve Şafi mezhebinde var. Hanefi mezhebinde de İmameyn’e göre var. İmam-ı Azam efendimize göre mekruhtur. Ama şükür secdesi için İmameyn’e göre fetva veriliyor. Hanefi mezhebinde de bu vesileyle var diyoruz. Bunu da karıştırdılar. Futbolcular falan secde yapıyorlar. Bana sordular caiz değil dedim. Mustafa Karataş’a falan da sordular.
Ancak ben CNN’deki konuşmamda şükür secdesi yapılmaz demedim. “Şükür secdesi caizdir ama kıbleye doğru mu yapıyorlar” diye sordum. Serdar kardeş de “Rastgele yapıyorlar” dedi. Bunun üzerine bende “Rastgele yapmak caiz değil” dedim. Çünkü kıbleyi bulmak şart.
MAÇTAN ÖNCE KIBLEYİ SORUYORMUŞ
Bizim fetva heyetinden haber aldım. O hangi futbolcuysa ismi lazım değil, takımı da lazım değil. O maçtan önce kıbleyi soruyormuş, gol atarsa kıbleye doğru secde yapıyormuş. Velev ki yine caiz değil. Neden? Çünkü şükür nimete yapılır. Gol atmak nimet değil. “Yahu niye nimet değil? Herif kaç milyon dolar götürüyor oradan gol attığı zaman.” Senin gibi avanaklar seyrediyor. Biletler satılıyor, paralar geliyor.
Arkadaş! Futbol meşru bir şey değil. Hangi futbol? Sen halı sahada setri avrete riayet edersen, bacağın örtülü vaziyette spor olsun diye koşturursan bu caizdir. Ancak orada bile eğer iki takım birine derse ki “Kaybeden sahanın parasını ödeyecek” bu kumara girer. O da haram. Ama kazanan da kaybeden de eşit para ödeyecekse bu tamam bir şey demiyorum.
NİMET OLMAYANA ŞÜKÜR SECDESİ YAPILMAZ
Ama şimdiki futbol ne? Şimdiki futbolun iddiaları var. Bu iddialar kumarhane. Ve bu takımların hepsi bu iddialarla irtibatlı. Bir tane takım ben bu iddiadan haricim demiyor. Bu iddialardaki kazanmak kaybetmek de gol atmaya bağlı. Ne oldu bu sefer?
“Günahta yardımlaşmayın” (Maide, 5/2). Sen gol atıyorsun nimet gibi düşünüyorsun ama bu aslında birilerinin para kaybetmesi, birilerinin de haksız kazanç elde etmesi demektir. Dolayısıyla bu iddia müessesesiyle çalışan futbol caiz değildir. Caiz olmayan bir şey de nimet değildir. Nimet olmayan bir şeye de şükür secdesi yapılmaz.
Bu meseleye bu yönden baktığımız zaman kumara yardım etmek oluyor. Bu yüzden de nimet sayılmıyor. Şimdi gelelim öbür meseleye… Kıble tayini şart mıdır?
Hanbeli ve Şafi fıkıhları diyor ki “Şükür ve tilavet secdesinde namazda aranan şartlar aynen aranmaktadır.” Namazda ki şartlar nedir? Abdest şartı var. O kadar koşturmaktan abdest kalır mı bilmiyorum artık. Abdestin varsa Allah mübarek etsin. Belki dibin sağlamdır abdestin vardır. Beni alakadar etmiyor. Setri avret şartı var. Bir de istikbali kıble şartı var. Oradaki konu kıble şartıydı.
iLK KIRDIĞI ÇANAK DEĞiL
Mustafa Karataş hocaya sordular. Demesin mi “Kıbleye dönmek şart değil.” Ya arkadaş hiçbir kitapta yok böyle bir şey. Bir de üstüne ayet okudu. O ayete onun okuduğu şekilde bakarsan namazda da kıbleye dönmek şart değil. “Doğu da Allah’ın Batı da Allah’ın nereye dönerseniz dönün Allah’ın yüzü ordadır.” (Bakara, 2/115) Allah’ın yüzü derken şekilden münezzeh demek lazım. Onu da demedi.
Şimdi bu yanlış. Böyle bir şey olmaz. Secde yapanın kıbleyi araması, bulması şarttır. Tilavet secdesi de olsa, şükür secdesi de olsa bu böyledir.
EN CAHİL BÖYLE FETVA VERMEZ
Peki, bu ayet neden indi? Kıble Mescid-i Aksa idi. Mevla Mescid-i Haram’a dönmeyi emretti. Dediler “Ne oldu bir o tarafa bir bu tarafa?” Mevla’da buyurdu ki “Doğu da benim Batı da benim nereye dönerseniz rızam oradadır.” Ama bu “Benim emrimle nereye dönerseniz.” demek. Çünkü “Ben Mescid-i Aksa’ya emrettim 17 ay döndürdüm. Şimdi Mescid-i Haram’a çevirdim. Her yer benim istediğim tarafa çeviririm.” diyor. Mescid-i Haram’a döndükten sonra kıyamete kadar cihet belli. Sen şimdi bu ayeti okuyup da “Doğu-Batı Allah’ın nereye dönersiniz dönün.” diye mana verirsen olmaz. En cahil insan bile böyle bir fetva veremez.
İSA (A.S.)’IN İNİŞİNİ İNKÂR EDİYOR
Mustafa Karataş’ın ilk döktüğü süt, ilk kırdığı çanak değil bu. Zaten İsa (Aleyhisselam)ın inişini inkâr ediyor. İsa (Aleyhisselam) göktedir, hayattadır, sağdır ve kıyamete yakın inecektir. Bu konuda hadis- şerifler manen mütevatirdir. İmam-ı Ali “İsa (Aleyhisselam)ın ineceğini inkâr edenlerin kafir olduğuna icma ve ittifak vardır.” diyor. Ehli Sünnetin bütün metinlerinde geçiyor. Şimdi bunu inkâr eden bir insan için futbolcunun secdeye ne tarafa döneceği meselesi daha hafif kalıyor tabi. Ama yanlış!
Şükür secdesi caizdir. Ancak nimet meşru bir nimet ise nimete dair şükür olur. Bunda da setri avret, istikbali kıble ve abdest şartları gerekir. Fıkıh, fetva bunun üzerinedir.
SAKAL BIRAKMANIN TIBBi FAYDALARI
Doktorlar sakal bırakmanın bir çok faydalarını zikretmişlerdir.
1- Çeneye ve yanaklara tıraş aletini sürmek göz görüşüne zarar verir ve buna devam edenin görme gücü sürekli zayıflar. Sakal bırakanların ise, sakal tıraşı sebebiyle meydana gelecek olan görüş zafiyetinden korunmuş olacakları mahir tabipler (ehil doktorlar) katında bilinmektedir.
2- Sakal, zararlı mikropların boğaza ve göğse ulaşmasına engel olur.
3- Sakal, diş etlerini tabii arızalardan himaye edeceğinden, onların muhafazası gibidir.
4- Bedenin yağ atıkları, tüylere sirayet ettiğinden sakalı olan kimsenin derisi, sulanan yeşil toprak gibi canlı ve diri kalır, sakal tıraşı ise, bu ifrazatın (yağ atıklarının) kolaylıkla çıkmasına mani olduğundan bu durumda insanın derisi kuru kalır.
5- Sakal ile meninin (insan suyu) gizli bir alâkası vardır. Erkeklik sakalı uzatmakla artmaktadır.
ERKEKLER SAKALSIZ OLACAKTI
Bazı doktorlar şöyle demişlerdir: “Eğer insanlar nesilden nesile sakal tıraş etmeyi âdet edinseydiler, sekizinci nesilde erkekler sakalsız doğacak ve gitgide erkeklik azalarak bir zaman sonra bunun eseri meydana çıkacaktı.
Bütün hünsalarda (erkek ve dişilik organlarına birlikte sahip olan) gördüğümüz hâl buna şahittir.
Şöyle ki onların her azası erkek gibi olduğu hâlde sakalları bitmemektedir.
RASULÜLLAH’IN EMRİ KAFİDİR
Bu yazdıklarımızı sakalla ilgili tasnif edilen kitaplardan mevzuyu tamamlamak için naklettik. Yoksa Müslüman yapacağı işlerin maddi hikmetlerini araştırmaya ve bulmaya muhtaç değildir. Bilakis Rasulüllah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir husustaki emri delil olarak ona kâfidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.