Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Gülenler ve ağlayanlar

Gülenler ve ağlayanlar

Yakında kim güler, kim ağlar belli olur..

Bundan sonra arkası arkasına “şok edici” dosyalar, açıklamalar patlayacak. “Şok” gelişmeler yaşayacak toplum.

Bunu sadece Türkiye için söylemiyorum, Avrupa, Amerika, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye, Rusya ve daha bir çok ülkede şok edici gelişmeler yaşanacak.. Bu bir kehanet değil, görünen köyün hikâyesi. Kuvvetli bir tahmin sadece.

Hava kar topluyor..

Yaşlı adam bahara girerken, takvime bakar, gökyüzüne bakar. Havayı koklar, karıncaların yuvasına bakar, bir ağaç kabuğunu koparır çiğner, sonra parmağını ağzında ıslatır ve gökyüzünü işaret eder gibi parmağını havaya kaldırır.. “Bu sene bahar erken gelecek evlat” der ya da tersini söyler. “Çiçekler geç açacak” der mesela.. Aslında bu tahmin geleneksel bilgilerle doğrulanmış bir gözleme dayanıyor.. Rüzgâr şimal yani kuzeyden eserse soğuk hava dalgası çiçeklerin açmasını geciktirecektir, cenub yani güneyden eserse çiçekler erken açacaktır.. Karınca yuvası, ağaçların hali aslında olacaklar hakkında bize bilgi verir, onların dilinden anlayana. Parça bütünün habercisidir.. Aynı metotla sosyal olayları okumak da mümkün.

“Kurt sisli havayı sever” ya, birileri de bu havayı sever. Gülenci’ler yangına körükle gideceklerdir, son zamanlarda hep yaptıkları gibi. Zaten başladılar bile..

Fransa’da bu olaylardan önce her şey zamlanmış, yeni yılla birlikte ağır vergiler gelmişti. Fransız halkı bu şokla yeni yılın tatsız sürprizini unuttu. Fransız hükümeti de olayı “milli bir heyecan ve dayanışma havası”na sokarak, bu acıdan talih damıtmaya çalışıyor sanki.. Ekonomi kötü, hayat kaliteleri giderek düşüyor. İşsizlik artıyor. Gelirleri azalırken fiyatlar artıyor. Kendilerine bir “günah keçisi” bulmaları gerek. Bütün bu kötülüklere sebeb olan bir düşman bulmaları gerek.. O hazır. İslam, Müslümanlar, zenciler ve yabancılar.. Ve tabi biz..

Şunu kabul etmek istemiyorlar, dinleri, uydurdukları tarihleri, medeniyetleri, dayandıkları kavram ve kurumlar, ideolojileri, ekonomileri, felsefeleri, demokrasi dedikleri şey, insan hakları ve hukuk dedikleri şey, Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta, Afganistan’da bir anda buharlaşıverdi..

Hey efendi, halkı İslam’a ve Müslümanlara karşı kışkırtarak, İslam karşıtlığı üzerinden, başkalarının kanları ve gözyaşları, acıları üzerinden mutluluk ve güvenlik devşiremezsiniz!

Şunu tekrar tekrar söylemek istiyorum: “İslamofobia” dedikleri şey ve “ılımlı İslam”, bir paranın iki yüzü gibi, aynı kirli oyunun iki yüzüdür. Aralarındaki ilişki “tencere kapak” ilişkisidir.. “Tavşana kaç, tazıya tut” diyenlerin tezgâhladığı, adına “kontrollü bunalım stratejisi” dedikleri kirli oyunun adıdır.. Bu kirli oyunda ihanet çetelerine “havuç” ve “sopa” göstereceklerdir, “hangisini yemek istersin” diye.

Charlie’yi sahiplenmek başka bir şey, Charlie’ye yapılan saldırıya karşı çıkmak başka bir şeydir.. Ölümü gösterip hastalığa razı etmek” farklı bir şey.. Saldırı ölümdür, Charlie’nin yaptığı hastalıktır..

Evet bu teröre hep beraber karşı çıkalım, aynı zaman da, amasız, fakatsız, kutsala karşı densizliklere de karşı çıkalım. Yoksa altı ay bir güz gidecek, ama bir arpa boyu bile yol almayacağız. Övünmek ya da dövünmek çözüm değil.

Fransa’da pazar günkü eyleme katılan bir milyona yakın kişinin hepsi saldırıyı protesto etti ama, bunların çok büyük bir bölümünün sözkonusu derginin yayınına destek verdiğini düşünmüyorum.. Bu sadece bir tahmin değil, o eyleme katılanlardan aldığım bir bilgi.. Bu protesto eyleminin sıcaklığından hemen sonra bu işin sıcak tartışmasına dönülecek. İşin istihbarat ve güvenlik boyutu, özgürlük boyutu ciddi bir şekilde tartışılacak..

90.000 güvenlik personelinin görev aldığı bir operasyonda yaşanan skandallar yeniden gündeme gelecek..

Özgürlük ve terör birlikte konuşulacak. Siz misiniz, Ortadoğu dediğiniz bölgeden, Afrika’dan gelen teröristlere destek veren, arka çıkan.. Eee karga besliyorsanız gözünüzü sakınmanız gerek.. “Cam ev”de oturuyorsanız başkasının evini taşlamamayı öğreneceksiniz..

Toplumdaki korku ve panik halk hemen geçmeyecek.. Korku ve öfke, aşk gibi aklı zail eder.. “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yokeder.”

O gösteride herkes çok da masum değildi. Annesinin cenazesinde taziyeleri kabul eden, gözyaşlarına boğulan evladın gözyaşları timsahın gözyaşlarıdır. O gün Paris’te İsrail hükümeti adına orada bulunanlar da aynı şekilde sanki timsah gözyaşları döküyorlardı. Paris ya da Gazze’de öldürülen insanlar, Şam’da öldürülenler insan değil mi idi. Sisi’nin öldürdükleri insan değil mi idi. Bari Paris’e Sisi yi de çağırsalardı, Suudi Kralı, Esad da gelseydi. Netenyahu geldikten sonra Kim Cong-in vs Pak Pong-ju da katılsa farketmezdi.

Gelinen noktada İslamofobia, ılımlı İslam’la birlikte öldü. 1 milyon kişilik gösteri ılımlı İslam ve İslamofobianın cenaze töreni idi. 2015 batı değerler sisteminin, batılı kavram ve kurumların, yaşam tarzının, ekonomisi, siyaseti, ideolojisi ile çöküşün başlangıcıdır.

Ağla ey Paris. Çağdaş Sodom ve Gomore ağla şimdi.. Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi