Bırakınız ölsünler, bırakın öldürsünler!
Paris katliamı” deniliyordu ya hani. Karikatüristler, mizah yazarları öldürüldü. Sonra onları öldürenler de öldürüldü...Dünya ayağa kalktı. Hepi topu kaç kişi öldü? 20’yi buldu mu?
Elbette iş sayı hesabı değil. Bir insanı öldüren bütün insanları öldürmüş gibidir!
O müptezel “mizah gazetesi” denilen varakpare, o “karikatür” denilen rezillikler...İnsan olan kusar. Fikir hürriyeti denilerek yapılan ahlaksız savunmanın abesliğini anlar. Tabiî Türkiye’de midesiz Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi var. Hiç gocunmadılar, onlara övgü mahiyetinde yayın yaptılar, o yayınları da “devletin partisi” kutsadı.
O mizahçılar aslında intihar etmiş sayılmalı; öyle müptezellikleri yapanlar insan olarak yaşamıyordur zaten, başka bir düzleme geçmişlerdir. Hayvandan daha aşağılık mahlûklar!
Neyse onların öldürülmesi ayrı bir bahis ve asla tasvib edilmez!
Bir hafta-on gün “Paris katliamı” ile yapıt kalktık hâlâ birileri “charlie” olmaya devam ediyor.
Eğer mesele insansa, insanın can emniyeti ise, neden bugünlerde sınırımıza çok yakın bir yerde, Haseke’de pazar yerine helikopterlerle düzenlenen varil bombalı saldırıda öldürülen 160 kişi ile ilgili kimseden ses çıkmıyor? Bu hunhar katliam bazı gazetelerde haber olarak bile yar almıyor, birinci sayfaya taşıyan gazete de çok değil.
Batının şöyle düşündüğünü farzedebiliriz: Katliam bizden uzakta. Oradakiler yaşamış veya yaşamamış bizim umurumuzda değil. Ölenler karikatürcü veya mizahçı da değil. Öyle ise prensibimiz belli: Bırakınız ölsünler, bırakınız öldürsünler!
Türkiye’ye dönersek, asıl mesele şu: Bu çarliciler şimdi “biz de Hasekeliyiz” diyebilirler mi? Onlar olsa olsa “Beşşarcı” olur. Beşşar yaptıysa katliam sayılmaz!
Bu arada neler oluyor? İranlı bir general Suriye’de öldürülüyor…Türkiye’nin bir astsubayı Halep’te öldürülse idi, Türkiye’de birileri ayağı kalkmaz ve ortalığı birbirine katmaz mıydı?
İran’a Suriye’nin işlerine karışmak mübah mı? İranlı askerlerin Suriye’de savaşması normal mi?
Bu soruların cevabı yok elbette. Fakat başka sorular ve cevaplar var. Neden Beşşar şu sıralar saldırgan konumuna geçti? Hem de Kürt nüfusun belli bir oranda olduğu bölgelerde?
Yoksa ABD IŞİD’le mücadele görevini başarısız olan Kürtlerdan alıp Beşşar’a mı verdi?
ABD’nin Beşşar muhabeti gazetelere yansıdı, yansıyor. Şu açık: ABD-İsrail ekseni Beşşar’dan başka kuş tanımıyor. Bizdeki bazıları gibi! ABD-İsrail ekseni önce Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerini kesecek hamleler yaptı, sonra da Türkiye’yi tamamen yalıttılar. Şimdi ABD-Suriye, yani Beşşar ittifakı daha açık görülüyor.
ABD Başkanı Obama’nın, Kongre İran’a yeni yaptırımlar kararı alırsa veto edeceğini açıklamasına ne buyrulur?
ABD’nin İran muhabbeti ile Beşşar muhabbeti aynı kapıya çıkıyor! ABD, İsrail, İran, Beşşar aynı cephede ve bu cephe Türkiye’ye karşı!
Oyun hâlâ anlaşılmadı mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.