Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca

Banka promosyonlarını fakirlere verin

Banka promosyonlarını fakirlere verin

Şey­hi­miz Mah­mud Efen­di Haz­ret­le­ri fi­nans ku­rum­la­rı­nın şu­be­le­ri­nin art­ma­sı için çok ri­ca­cı olur­du. 

Fa­iz mü­es­se­sesi­ne des­tek ol­ma­mak için ban­ka­la­rın ver­di­ği pro­mos­yon­la­rı ke­sin­lik­le ban­ka­da bı­rak­ma­mak la­zım. Pro­mos­yo­nu alan ki­şi muh­taç ise ken­di kul­la­na­bi­lir. Ge­çi­mi­ni sağ­la­ya­bi­li­yor­sa fa­ki­re fu­ka­ra­ya ver­me­li­dir.

Şir­ket­le­re “İş­çi­le­ri­ni­zin ma­aş­la­rı­nın ban­ka­dan öde­yi­n” di­yor­lar. Mec­bu­ren böy­le şey­le­re bağ­la­mış­lar şir­ket­le­ri. İş­çi­le­rin ma­aş­la­rı ban­ka­dan öden­di­ği için bu se­fer ban­ka ter­ci­hi dev­re­ye gi­ri­yor. 

Biz “Mut­la­ka fi­nans ku­rum­la­rı­nı ter­cih et­me­li­si­ni­z” di­yo­ruz. Çün­kü fi­nans ku­rum­la­rı fa­iz­siz­dir, kar pa­yı esa­sı­na da­ya­nır. Şey­hi­miz Mah­mud Efen­di Haz­ret­le­ri bu­nun üze­rin­de du­rur­du. Hat­ta fi­nans ku­rum­la­rı­nın şu­be­le­ri­nin art­ma­sı için çok ri­ca­cı olur­du. İl­çe­ler­de fa­lan yok­tu o za­man­lar. “O­ra­lar­da da ço­ğa­lın da mil­le­ti öbür ban­ka­ya gir­mek­ten kur­ta­rı­n” bu­yu­rur­du. Bun­dan do­la­yı şir­ket­ler fi­nans ku­rum­la­rı­nı ter­cih et­sin­ler. Ama ol­du ki di­ğer tür ban­ka­ya mec­bur olun­du. Bu du­rum­da pro­mos­yon ve­ri­li­yor.

BAN­KA­YA BI­RAK­MA­YIN

Bu pro­mos­yon­la­rı ke­sin­lik­le ban­ka­da bı­rak­ma­mak la­zım­dır. Çün­kü o za­man fa­iz mü­es­sese­si­ne des­tek ver­miş olur­sun. O pa­ra ona ka­lır­sa fa­iz mü­es­se­se­si güç­le­nir. Bu pro­mos­yon­la­rı şir­ket alıp mı da­ğı­tı­yor yok­sa şa­hıs­la­rın ken­di­le­ri­ne mi ve­ri­li­yor bu­ra­da fark var. 

Eğer şir­ket­ler alı­yor­sa, hak on­la­rın­sa, an­laş­ma öy­ley­se şir­ket bu pro­mos­yon­la­rı ken­di kul­lan­ma­ma­lı, fa­kir fu­ka­ra­ya da­ğıt­ma­lı­dır. 

Eğer şah­sın ken­di­ne ve­ri­li­yor­sa pro­mos­yon, o iş­çi ken­di du­ru­mu­na gö­re ha­re­ket eder. O pro­mos­yo­nu ban­ka­ya bı­rak­ma­ma­lı­dır. Fa­iz mü­es­se­se­si­ni güç­len­dir­me­mek adı­na çek­me­li­dir. Çek­tik­ten son­ra da ken­di­si ze­kât ala­cak du­rum­da muh­taç ise kul­la­na­bi­lir. Ze­kât, sa­da­ka ala­cak du­rum­da de­ğil­se, ge­çi­ne­bi­li­yor­sa ken­din­den çok da­ha muh­taç olan fa­ki­re ver­me­li­dir. 

GA­ZE­TE­DE­Ki SAY­FA­MI KES, SAK­LA

Ar­ka­daş­lar biz ayet ve ha­dis yaz­mak zo­run­da­yız. Ama ayet ve ha­dis­le­rin Arap­ça­la­rı­nı yaz­ma­ma­ya özen gös­te­ri­yo­ruz. Çün­kü me­al­le­ri si­zin için ye­ter­li olu­yor. Ve­la­kin ba­zı ism-i şe­rif ve dua­lar var bun­la­rın Türk­çe­siy­le ye­tin­me­miz müm­kün ol­mu­yor. Fa­zi­let ba­kı­mın­dan bun­la­rın Türk­çe ma­na­sı­nı okur­san ol­maz. Türk­çe­de bir ta­ne “H” var. Ora­da Al­la­h’­ın is­mi­ni yan­lış ya­zıp da ha­şa Al­la­h’­a “Hâ­li­k” ya­ni ya­ra­tan ye­ri­ne he­lak olan der­sen ne ola­cak?! Türk­çe­de bir ta­ne “H” var. Bu se­fer ben öbür gü­na­ha, ve­ba­le mi gi­re­yim şim­di. Ha­şa Al­la­h’­a “Hâ­li­k” mi di­ye­ce­ğim?! Ben mec­bu­ren nok­ta­lı “H”­yi koy­mak zo­run­da­yım. Türk­çe’­de bu harf yok. Te­laf­fu­zu yok. Onun için biz Al-­la­h’­ın isim­le­rin­de Arap­ça­sını ya­zı­yo­ruz. 

İLİM DO­LU

Sen 20 say­fa­lık ga­ze­te­nin bu­la bu­la o say­fa­sı­nı mı ya­ta­ğın al­tı­na ser­din?! Her gün ga­ze­te­yi alır al­maz be­nim say­fa­mı kes, o say­fa­yı ay­rı bir mü­la­ha­za ile oku, ay­rı bir yer­de de bi­rik­tir. Bi­rik­tir­di­ğin za­man bir se­ne son­ra ko­ca bir kül­li­yat olur. Se­nin için de ilim olur. Her gün ya­zı­yo­ruz. İlim do­lu. 

Se­nin için bir kay­nak olur.  Do­la­yı­sıy­la bi­zim say­fa­mız­da ism-i şe­rif­le­rin Arap­ça­la­rı­nı yaz­mak zo­run­da­yız. Bun­dan bi­zim açı­mız­dan mah­sur ol­ma­ma­sı için si­ze de Al­lah rı­za­sı için du­yu­ru­yo­ruz. O say­fa­yı özel­lik­le mu­ha­fa­za edin. Baş­tan ma­kas­la ke­sin, ke­na­ra ko­yun, ayı­rın. Za­ten di­ni ga­ze­te­ler­de mut­la­ka Al­lah adı ge­çi­yor. 

Arap­ça geç­me­se de Türk­çe ge­çi­yor. Sa­de­ce ben de­ği­lim ki ga­ze­te de dün­ya ka­dar ho­ca ya­zı­yor. Ali Eren ho­ca, Şev­ket Ey­gi ho­ca, Mus­ta­fa Öz­can da Al­lah pey­gam­ber ya­zı­yor. 

YÜK­SEK YER­LE­RE KO­YUN

Di­ni içe­rik­li ya­yın bu­lu­nan der­gi­le­ri, ga­ze­te­le­ri öbür­le­riy­le bir tu­ta­maz­sın. Do­la­yı­sıy­la on­la­rın ma­sa üs­tü gi­bi bi­raz yük­sek yer­le­re ko­nul­ma­sı, yer­le­re se­ril­me­me­si ta­zim­den, hür­met­ten ge­lir. “Al­la­h’­ın di­ni­nin ni­şan­la­rı­nın bu­lun­du­ğu şey­le­re say­gı gös­te­ren­ler, kalp­le­rin­de Al­lah kor­ku­su ol­du­ğun­dan ile­ri ge­lir.” (Hac Sû­re­si:32) Ayet-i ke­ri­me de böy­le be­yan edi­li­yor. Ede­be, hür­me­te ve say­gı­ya ne ka­dar ria­yet eder­sek hem oku­du­ğu­mu­zun, hem din­le­di­ği­mi­zin be­re­ke­ti­ne na­il olu­ruz. Ve o ilim­ler­den de is­ti­fa­de ede­riz. Sen al ism-i şe­ri­fi, zi­kir ola­rak oku, say­fa­yı da se­di­rin al­tı­na at. Böy­le ya­par­san Al­lah sa­na bu isim­den fay­da ve­rir mi?! Bü­tün mah­rum olan­lar ede­be ria­yet et­me­dik­le­rin­den mah­rum ol­muş­lar. Bü­tün ka­vu­şan­lar, va­sıl olan­lar ede­be ria­yet­le­riy­le va­sıl ol­muş­lar­dır. İl­la edep, edep, edep. 

EDE­BE RİA­YET EDİN

Ku­r’­an’­ı hiç­bir şe­yin al­tı­na koy­mu­yo­ruz. En üs­te Ku­r’­an ko­yu­lu­yor. Onun al­tı­na tef­sir­ler ko­yu­lu­yor. Ha­dis­ler onun al­tı­na ko­yu­lu­yor. Fı­kıh bi­le Ku­r’­an’­ın üs­tü­ne ko­nul­mu­yor. Her şey­de ter­ti­be ria­yet var. Fı­kıh ki­ta­bı ise onu ha­di­sin de al­tı­na koy. Çün­kü ön­ce Al-

­la­h’­ın ke­la­mı, son­ra pey­gam­be­rin ke­la­mı, son­ra müç­te­hit­le­rin be­ya­nı var. Kal­kıp da bir men­kı­be ki­ta­bı Ku­r’­an’­ın, ha­di­sin üze­ri­ne ko­nul­maz ki. Sı­ra­ya ria­yet var. Bun­la­rın hep­si edep­tir. Me­se­la eli­ne bir tef­sir alı­yor­san sol elin­le yap­rak­la­rı çe­vir­me­men la­zım. Sol el ta­ha­ret için. Ha­ram de­mi­yo­rum ama edep­tir. Bun­lar önem­li şey­ler. Ayak ba­sı­lan ye­re koy­ma­ya­cak­sın. Adam mer­di­ve­ne tef­sir, ha­dis ki­ta­bı­nı koy­muş. Bu ede­be ria­yet­siz­lik­tir. İçin­de­ki ilim­den de mah­rum olur­sun. Onun için biz uya­rı­yo­ruz. Siz uya­rı­la­rı­mı­zı ne ka­dar dik­ka­te alır­sa­nız, o ka­dar ka­za­nır­sı­nız. 

BER­BER­LER HA­RAM iŞLi­YOR

Müs­lü­man bir er­ke­ğin ken­di sa­ka­lı­nı tı­raş et­me­si ha­ram ol­du­ğu gi­bi, baş­ka­la­rı­nın sa­ka­lı­nı ka­zı­ma­sı ay­nı şe­kil­de ha­ram­dır.

Çün­kü İs­lâ­m’­da ha­ra­ma ve­si­le ol­mak da ha­ram­dır. Ni­te­kim: Ab­dul­lah ib­ni Me­s’­udun, ba­ba­sın­dan (Ra­dı­yal­la­hu An­hu­ma) ri­va­yet et­ti­ği bir ha­dis-i şe­rif­te, Re­su­lul­lah (Sal­lal­la­hu Aley­hi ve Sel­lem) :

“Al­lah, fai­zi yi­ye­ne de, ye­di­re­ne de, iki şa­hi­di­ne de, kâ­ti­bi­ne (fa­iz mu­ame­le­si­ni ya­za­na) da lâ­net et­ti.” bu­yur­muş­tur. (Ah­med ib­ni Han­bel: No.3809, 2/63)

Bu ha­dis-i şe­rif­ten de an­la­şıl­dı­ğı üze­re ha­ra­ma alet olan da ha­ram iş­le­mek­te­dir. O hâl­de dört mez­he­be gö­re ha­ram olan sa­kal tı­ra­şı­na ve­si­le ola­nın da, ha­ram iş­le­miş ola­ca­ğı aşi­kâr­dır.

EN­Dİ­ŞE­YE DÜ­ŞÜL­ME­ME­Lİ

Do­la­yı­sıy­la Müs­lü­man bir ber­ber baş­ka­sı­nın sa­ka­lı­nı tı­raş ede­mez, an­cak saç­la­rı­nı tı­raş ede­bi­lir ve sa­kal­dan bir tu­tam­dan faz­la­sı­nı ala­bi­lir, ma­ale­sef bugün hiç kim­se bu ha­ra­mın far­kın­da de­ğil­dir.

Müs­lü­man ber­ber­ler bu ko­nu­da dik­kat­li dav­ran­ma­lı ve evi­ne gö­tür­dü­ğü rız­kı­na ha­ram ka­rış­tır­ma­ma­lı­dır.

RIZIK ALLAH’A AİTTİR

Hat­ta sa­ka­lı tı­raş et­me­nin ha­ram­lı­ğı­nı en iyi du­yu­ra­cak olan­lar da Müs­lü­man ber­ber­ler­dir. Rı­zık ko­nu­sun­da as­la en­di­şe­ye dü­şül­me­me­li­dir, zi­ra rı­zık Al­lah-u Te­âlâ’­ya ait­tir. Ni­te­kim Mev­lâ Teâ­lâ: “Her kim Al­lah’­tan kor­kar­sa (ha­ram­lar­dan sa­kı­nır­sa), (Al­lah-u Teâ­lâ) ona bir çı­kış ye­ri (her sı­kın­tı­dan bir kur­tu­luş) ya­ra­tır. Onu hiç bek­le­me­di­ği bir ta­raf­tan rı­zık­lan­dı­rır. Kim Al­la­h’­a gü­ve­nir­se, O, ken­di­si­ne ye­ter. Şüp­he­siz ki Al­lah em­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­ren­dir. Al­lah her şey için mu­hak­kak ki bir öl­çü ta­yin et­miş­tir.” bu­yur­mak­ta­dır. 

(Ta­lâk Su­re­si: 2’den ve 3)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
Cübbeli Ahmet Hoca Arşivi