Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Sümbül der ki ben alâyım

Sümbül der ki ben alâyım

Aday adayları belli olmaya başladı. İstifa süresi sona erdi.. Bürokrasiden ciddi istifalar var..

Daha çok AK Parti’ye teveccüh var, öyle anlaşılıyor. Bunun iki sebebi var, en büyük parti olması, dolayısı ile daha fazla milletvekili çıkaracak olması, ikincisi, 3 dönem şartı ve başka sebeblerle milletvekillerinin üçte ikisinin değişeceği beklentisi..

Bir de bu istifaların ya da aday adaylıklarının bir kısmı fiktif.. Ya ücretsiz izin kullanmak, ya da “dostlar alışverişte görsün” kabilinden yapılan işler, ya bir sonrası için şimdiden hazırlık..

Bu işler böyledir.. Sonuçta “sel gidecek kum kalacak..”

Şimdi gözler, AK Parti’den aday olamayacağı belli olan isimlerin, bağımsız ya da başka bir partiden aday olmak isteyenlerin istifa edip etmeyecekleri belli olacak.. Bunların hemen istifa etmeyeceklerini düşünüyorum. İstifa edip nereye gidecekler.. Umud vaad eden bir yer yok. Öte yandan paralel yapı ile dirsek teması içindeki partilerin ya da siyasi lobilerin ne yapacaklarını da göreceğiz..

Anayasa Mahkemesi başkanı tam zamanında istifa etti. Siyasi bir planım yok diyor ama, bu bundan sonra olmayacak anlamına gelmez.. Yine siyasi, kararının netleşmesi beklenen bir diğer isim ise Abdullah Gül.

Gül bir süredir zemin yokluyordu. Şimdi Maslak’ta bir ofisi var ve orada bundan sonraki yol haritası ile ilgili birtakım çalışmalar yapılıyor..

İnşallah işi ehline verirler.. Siyaset zor zanaattır.. Bazan “dua ile istenen bir bela”ya dönüşür.. Başkalarının sorumluluğunu üstlenmek her yiğidin kârı değildir.. Kul hakkının en fazla olduğu alandır bu alan.. Elbette hakkı ile yapanlar için lütuf sebebidir.. Zira, sadece yaptıklarımızdan değil, yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan da hesaba çekileceğiz..

Hiçbir şeyi ihtirasla istememek gerek. İhtirasla istediğiniz her şey sizin imtihanınız olur.. 

Şunu da unutmayalım ki, bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır olabilir..

Dilerim aday gösterirken ya da oy kullanırken insanlar, kabilecilik, mezhepçilik, tarikatçılık yapmazlar. İşi ehline verirler.. Kimin listeye gireceğine karar verirken, mevcutlar içinden en uygun olanı seçmek gerek.. Dolayısı ile kimin arkasında duracağımız noktasında aday adaylarını bir görmek gerekiyor..

Sonuçta her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır. Nasibte neyse o.. Tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak..

Kimse ben gelirim, şunu şöyle yaparım” diye böbürlenmesin.. Biz niyet ve çabadan mesulüz, sonuç Allah’ın takdirindedir.. Hz. Ali ne yaptı, Hz. Nuh, Hz. Lut, Hz. Salih aleyhisselam.. Hz. İbrahim babasını, Hz. Yakup Yusuf’u kurtarabildi mi? Eba Zer hazretleri mübarek bir zattı, iktisat kuramcısı idi, ama o acından öldü..

Elbette içimizden küçük bir grubun bu işi yapması gerekir. Elbette bu da hizmet için bir kapıdır, ama tek kapı bu değildir..

İnsanlar niye başkalarının vekaletini üstlenme konusunda bu kadar çok isteklidirler, pek anlamış değilim. Benim korktuğum bir alandır bu..

Benim 3 kuzenim ya da eşi bu seçimde AK Parti’den aday adayı.. Aksay’lardan 1, Dilipaklardan 2, halamın oğlunun eşi bir.. Eski milletvekili Mahmut Göksu, Maraşgaz genel müdürü, M. Uğur Dilipak..

Hasan dayımın gelini Leman Aksay da aday olacak sanırım..

Belki benim bilmediğim başkaları da vardır.. Fettahoğlu ve Seyithanoğulları’ndan başka partilerden de adaylar çıkabilir.. Ben anne tarafından Fettahoğlu, baba tarafından Seyyidhanoğulları’ndanım.. Yani anne tarafından Osmaniyeli, baba tarafından Maraşlı..

Daha şimdiden adaylık haberi gelen tanıdığım onlarca kişi var. Zamanla onlardan da bahsederim belki.. Yarın çevremden tanıdığım aday olan başka kişiler de var, onları da yazacağım.. Hayırlı ise olsun, Allah hayra vesile kılsın inşallah.

Aday benim için kişiliği ile öne çıkmalı önce, aday belirlerken iyilerden en iyisini seçmeliyiz. O kimse.. O ise en ehil kimse.. İyi bir tüccar, iyi bir bilim adamı her  zaman iyi bir politikacı olamayabilir. Bu iş ayrı bir zeka gerektiriyor. Onu da görmek gerek.. Tek başına iyi insan olmak, iyi bir politikacı olmak için yeterli değil..

Tercihte bulunurken, önce “def-i mazarrat” boyutu ile bakmalı, sonra “celbi menafi” boyutuyla.. Önce olmaması gerekenler ayıklanmalı, sonra olabilecek olanlar, öncelik sırasına göre sıralanmalı..

Adaylar dürüst, bilgili ve cesur olmalı.. Cimri, kıskanç, korkak, tamahkar, muhteris, para, makam, koltuk ve şöhret bağımlısı olmamalı.. Merhameti gazabından, sevgisi nefretinden büyük olmalı mesela. “El emin” olmalı. Düzgün bir aile hayatı olmalı.. Çalışkan olmalı.. Sabırlı olmalı..

Herkes en iyisi benim, ya da benim adamım diyecektir.. Evet herkesin birtakım özelliği olabilir, ama bütün bu tercihlerin ülke genelinde bir tabloya oturtulması gerekir.. Doktoru, mühendisi, sanatçısı, bilim adamı, gazetecisi dengeli bir şekilde dağıtılması gerekir..

Sonuçta herkes ben en alâ olanıyım dese de, en ideal olanı belirlemek çok kolay değil, dengeler vardır, başka X faktörler girer devreye, zor bir iştir bu. Kimseyi tatmin edemezsiniz sonuçta. Benim açımdan da sinir bozucu bir süreçtir..

Keşke kimse çok talip olmasa bu işe de, kendilerine teklif götürülen insanlar da fazla nazlanmadan geçici bir süre için bu sorumluluğu kabul etseler ve siyasette kalite artsa. Hangi partiden olursa olsun siyasete giren insanlar daha erdemli, akıllı, dürüst insanlar olsa..

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi