Elhamdülillah Ave Maria
Altmışlı yıllarda dalgamızı geçerdik: Arapça dublaj... Örneğin kovboy bara giriyor, kumar oynayan bitirimlere, şişeleri toplayan barmene, fırfır etekleriyle tepişen hoşur kızlara şöyle bir bakıyor ve diyor ki:
"Esselamünaleyküm!"
Maça gitmiş, herkes "haydi bastır" diye bağırıyor, bizim Arap da şöyle diyor: "Yallah tazyik!"
Arapça reklamlarla dalgamızı geçerdik... Arap kola şişesini ağzına dikiyor, sonra gark diye geğiriyor ve diyor ki: "Istağfirullah, Pepsi!"
Eski çevirilerle de dalgamızı geçerdik... Monte-Cristo falan...
Pharaon gemisinin kaptanı Leclere yolda vefat etmiş, ikinci kaptan Edmond Dantes, "efrenci 1815 sene-i miladisinde" gemiyi Marsilya limanına getirmiş, durumu soran gemi sahibi Monsieur Morrel'e diyor ki:
"Fakat hamdolsun sefinenin hamulesi sağ ve sağlamdır!"
Bu gerçekti ama.
Arapça ya da Osmanlıca komik sayılıyordu. Kemalist eğitimin etkisiyle ikisini de sevmediğimiz için. (Yazısı da "kargacık burgacık" değil miydi canım?)
Uzun süre de Allah mı yoksa Tanrı mı diyeceğimizi bilemedik.
Mitologyada geçen putlarda ve putperest tanrılarında sorun yoktu, küçük harfle tanrı yazıyorduk, "ilahlar" kelimesinin modası geçmişti...
Fakat sahaflarda, eski kitaplar satmakta ısrar eden Kanaat Kitabevi gibi yerlerde, Remzi Kitabevi'nin listelerinde Anatole France'ın "Les Dieux ont soif" romanının tercümesini "Allahlar Susamışlardı" şeklinde görmek de bizi irkiltiyordu...
Bu romanı 1939 yılında dilimize çeviren Hüseyin Cahit Bey halt etmişti. Bunu böyle çevirmek densizlikti, hatta küfürdü. (Sonuçta kendisi önde gelen İttihatçı'lardan biriydi.)
Dolayısıyla, kendi inandığımıza Allah, başka dinlerinkine de Tanrı deyip geçer olduk, büyük harf ya da küçük harfle.
Fakat gene de "zikir" bizim alafranga çevrelerde hoş karşılanmıyordu...
Atatürk çocuğu Allah değil Tanrı demeliydi, modernizm ve de pozitivizm bunu gerektirirdi! Allah diyen gerici sayılırdı. (Seçimleri niçin kazanamadıklarını merak ediyor musunuz?) Bu şartlanmayı kırdık, "oh Tanrım, inaanmıyoruum" falan diye konuşmayı da şabalak kızlara bıraktık.
Fakat dublajlı TRT filmlerinde bir Hıristiyan'ın ağzından "Allah" kelimesinin çıkması gene de yadırgatıyordu...
Çözüm basitti: Müslüman Allah diyecekti, gayrımüslim Tanrı, putperest de (örneğin eski Romalı cengâver) ey yüce tanrılar manrılar...
Bakın ne olmuş? RTÜK, bir televizyon kanalına 21 bin lira ceza kesmiş, bir yabancı dizinin dublajında "aman Tanrım" denilip durulduğu için.
RTÜK, adlı adınca "aman Allah'ım" denilmesini istiyor.
Ama bu bizim için geçerli... Dizide bunu söyleyen hanım ecnebi.
Bu sembolik ceza, bir televizyon kanalı için devede kulak, fındık fıstık parası sayılır ama yersizdir.
Sonra iş gider gider, "papaz efendi kilisesinin çan kulesinde niçin kendi itikadınca ezan okutmuyor" gibi saçmalıklara kadar dayanır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.