Kemal Belgin

Kemal Belgin

Biz neredeyiz?

Biz neredeyiz?

BAŞLIK şaşırtıcı olabilir mi? Kimisi için böyledir, kimisi için de bizden söz edildiği üzere normaldir.

O zaman açalım... Türkiye Kupası’nın son sekizlere gelene kadar olan bölümünü geride bıraktık. Kupanın üzerinde başta Aziz Bey’in yaygaraları olmak üzere bir sürü spekülasyon yapıldı. Neyse iddiasız(!) Fenerbahçe son sekize kaldı.

Peki, son sekiz için ne yapıldı? Takımlar iki gruba ayrıldı. Bu nasıl gerçekleşti? Bilen var mı? Ben bilmiyorum şahsen... Buraya neden mi geldim. Şuradan; sekiz  takım iki gruba ayrıldı ve ne büyük şans veya tesadüf ki, Fenerbahçe’yle Galatasaray aynı gruba düştüler. Yani bu turda karşılaşmaları mümkün değil. Onlarla beraber Sivasspor ve Bursaspor var... Yani kâğıt üzerinde iki büyükten sonra en güçlüler... Gerisi mi? Gençlerbirliği, Mersin İdmanyurdu ve de iki adet PTT 1. Lig takımı olan Manisa ile Kayserispor... Yani bir anlamda, “Size yemlikler sunuyoruz, yiyin onları sonrasına bakarız” gibi... Peki, kupalarda Avrupa’nın diğer ülkelerinde böylesine sihirli(!) torbalar var mı? Asla!.. Oralarda kupalar ne yeni aslanlar doğuruyor sanırım bilirsiniz, hatırlarsınız... Ama bizde? Neme lazımcılık... Dünkü hakem yazımdan sonra bu durum da sanki bizdeki benzeri olmayan sistemin halkalarını tamamlayan zincirlerden biri...

Şimdi ne mi olacak? Büyük ihtimalle, iddialı(!), iddiasız(!) olanlar yemlerini afiyetle mideye indirecekler ve belki de karşımıza malum(!) final gelecek. Hayırlı olsun! Yeni bize özel sistemlerimizde buluşmak üzere bu konuyu burada kapatalım...

Gelelim bizim futbolumuzu birinci derece yaralayan, çökerten transfer melesine... Ne oyuncular var bu ülkede... Tonla para sayılıp beş kuruşluk verim alınamayan. Ama şu son ara transferde ve de Temmuz’da yapılan toplam üç yabancı ilgi çekici performanslar sergiliyorlar. Mersinli Nakoulma  Temmuz’dan kalma, Kayseri Erciyes’teki Drente ve de Rize’deki Obraniak, şimdilerde etkili oyunları ve de en önemlisi özveriyle oynamalarıyla dikkat çekiyorlar. Yani bunlar, “Biz geldik ama bu küçük takımlarda koşmadan idare ederiz” demiyorlar. Drente ve Obraniak düşmemek için çırpınan takımlardalar. Diğeri ise derece peşinde koşan ve de kupada rakiplerini tehdit eden Mersin’de...

Diyeceğim şu ki, bu üç futbolcunun alınmasında kimler tavsiyede bulunmuşsa, onları kutlamak gerekir. Bir de Beşiktaş’ın aldıklarına bakın! Birinin bir ayağında zaten platin varmış, şimdi diğer ayağı da plantinlenmek üzere... Bir diğerinin daha yarım maçta lifi attı. Trabzonspor’dan hiç söz etmeyeyim. Üzülüyorlar... Şimdilik oyuncu alış verişinde dünya rekorunu(!) ellerinde bulunduruyorlar, o bile yeter...

Ya işte böyleyiz biz... Yani deve misali... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi