Fişi çeken katil olur
İslamiyet’e göre beyin ölümü diye bir şey yoktur. Hastanın kalbi durmadan ölmüş sayılmaz. Dolayısıyla makinaya bağlı şekilde yaşayan bir hastanın fişini çekmek caiz değildir. Fişi çekerek hastayı öldürmek cinayet sayılır.
İslam’a göre beyin ölümü ölüm değildir. İslam kalbin ölümü gerçekleşmeden insana ölü muamelesi yapmaz. Çünkü kalp çalışıyor, kan damarlarda deveran ediyor. İslamiyet böyle bir insana ölü demez. İkincisi böyle durumda olanların fişi çekilmediği takdirde bazen 5-10 sene sonra yeniden ayıldığı ve bilincinin yerine geldiği de görül-müştür. Japonya gibi bazı ülkelerde böyle durumlarının olduğunu haberlerde gördük. Dünyada bunun örnekleri çoktur. Bu da bize gösteriyor ki eceli gelmeyen için her an beyninin dirilme ve şuurunun iadesi imkânı var.
MÜCADELE EDİLMELİ
Böyle bir durumda fişi çekerek adamı öldürmek İslamiyet’e göre cinayet sayılır. Buna asla fetva verilmez, caiz değildir ve haramdır.
Böyle durumlarda devlet fişi çekmiyor ise hasta yakınına da masraf yüklenmediği için kişi bununla mücadele etmelidir. Eğer ki fişi çekmeye müsaade ederse o zaman günahkâr olur, katil durumuna düşer.
Bu masraflı bir işse ve devlet bunu karşılamazsa, kişi zengin ise bu masrafa katlanmalıdır ve fişin çekilmesine müsaade etmemelidir.
Amma velakin hasta yakını fakirse ve devlet de bunu karşılamıyorsa sorumluluk o müessesede olur.
Fişi çekerlerse onlar bu günaha girerler. Hasta yakını rıza göstermediği için günaha girmez.
KADERİN SIRRINI BİLEMEYİZ
Ancak benim bildiğime göre hasta yakını çekin diyene kadar devlet fişi çekmiyor. Eğer ki hasta yakını isterse kesinlikle günahkâr olur. Maddi imkânı olmadığı için parayı karşılamadığı takdirde hastanın yattığı müessese çekmiş oluyor fişi.
Adam da razı olmadığından günahkâr olmuyor.
Kesinlikle beyin ölümü ölüm değildir. Fişi çekmek aynı canlı insanı öldürmüş gibidir. Cinayet sayılır. Çünkü dünyada böyle durumlarda ayılan çok insan var. Kaderin sırrını bilemeyiz biz. Allah kalbini durdurmadığına göre imtihan ediyor demektir.
HER SEYE ŞiRK DEYiP DURMAYIN!
“Dua ederken aracı koymaya mecbur muyum?” diyorsun. Allah-u Teâlâ sana “Onun hakkı için bana dua et” diyor. Onun hürmetine benden iste diyor, daha ne konuşuyorsun sen!
Mevla “Ey Âdem sen bana dua ederken onun hakkını araya koyarak, tevessül ederek dua et” diye emrediyor. Âdem (Aleyhisselam) ilk insan ve ilk peygamber bide. “Ben aracı koymadan dua ediyorum. Mecbur muyum?” diyorlar. Benim bugüne kadar kafam çalışmadığından sana mecbursun diyemiyordum. Ama şimdi bu emri gördüm. “Bana onun hakkını araya koyarak dua et” diyor. Ne yapacaksın şimdi? Mevla meleklere “Âdem’e secde edin” dedi. Ne yapacaksın şimdi? Âdem’e tapın manasında demedi.
“Onu kıble yapın, ona dönün, bana secde edin” dedi. Dolayısıyla Âdem (Aleyhisselam) kıble oldu. Biz Kâbe’nin taşına mı tapıyoruz, yönüne mi tapıyoruz? Biz Allah’a tapıyoruz. Ama Allah bize “Buraya dönerek ibadet edeceksiniz. Başka tarafa dönersen kabul etmiyorum” dedi.
BUNDA NE VAR?
O zaman bu emir taabbüdidir. Senin bunu karıştırmaya hakkın yok. “Niye burası? Öbür taraf değil?” deme hakkın yok. Emredileni yapacaksın. Kulsan kulluğunu yapacaksın. Ne konuşuyorsun sen! Âdem (Aleyhisselam) Kâbe oldu. Ondan sonra “Rabıta olmaz” diyorsun. Nasıl olmaz! Secde yapıyorsun ona doğru. Ama Allah’a secde yapıyorsun ama ona doğru yapıyorsun. Rabıtada da şeyhini düşünüyorsun. Düşünmekte ne şirk var? “Allah’ın nurunun zuhurgâhıdır, tecelligâhıdır. Rabbimi bana hatırlatıyor” diye sen onu düşünüyorsun. “Allah’ın salih kuludur” diye düşünüyorsun. “Allah’ın zatı şekilden münezzehtir.
Onun için ben onun bir dostunu düşünüyorum. Onun huzurunda kendimi sayıyorum” diye düşünüyorsun. Bunda ne var? Kâbe’ye dönmek ile adam şirke mi düşer?!
MÜHİM OLAN EMİRDİR
Melekler Âdem (Aleyhisselam)a secde etti diye dinden mi çıktı. Hayır. Çünkü emri tuttular. Mühim olan emirdir. “Aracı koymaya mecbur muyum?” diyorsun. Allah-u Teâlâ sana “Onun hakkı için bana dua et” diyor. Onun hürmetine benden iste diyor, daha ne konuşuyorsun sen! Mevla “Ey Âdem artık bu işi sildim. Onun hürmetine seninle ilgili her şeyi affettim. Muhammed olmasaydı seni de yaratmayacaktım” buyuruyor. İşte burası mahalli istişhadımız. Geldik mi şimdi “Levlâke levlak lema halaktül eflak. (Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım)” Neden?
ADEM’İN ZÜRRİYETİYİZ
Ayette “Ey insanlar gökte, yerde ne varsa sizin için yarattım” buyruluyor. Bizim için ne demek? Âdem babamız ve onun zürriyetiyiz biz. Peki, Âdem (Aleyhisselam)a “Muhammed olmasaydı seni de yaratmazdım” diyor. Dolayısıyla onu yaratmayınca, onun için yaratılanlar da yaratılmayacaktı.
Abdülkadir Geylani “Varlık âlemini hatırı için halk ettiğin zata salat-ü selam eyle” diyor. Âmin.
Karı-Koca ilişkilerinde sınır
Karı-koca ilişkilerinde sınır vardır. Makat bölgesi döl yatağı olmadığı için ters ilişki haramdır. Kadına hayız vaktinde cinsi temas için makattan yaklaşan melundur, lanetlenmiştir. Hadise göre bu lanetten uzak durmak gerekir, büyük günahlardandır. Hayız halinde rahim yoluna da yaklaşmak haramdır. Temiz halinde rahim yoluna olduktan sonra her türlü helaldir. Ancak hayız halinde diz kapağıyla göbek arasındaki etine, derisine değmek haramdır.
Diz kapağıyla göbek arası örtülü olursa örtünün üstünden değmek helaldir. Hayız halinde vücudun diğer bölgelerine değmekte de sakınca yoktur.
SAKINMAK LAZIMDIR
Kadının erkeğin tenasül uzvuna, erkeğin kadının avretine bakmaları helaldir. Bazı âlimler mekruh demişlerse de çoğu âlimler beis görmemişlerdir. Eğer helal yoldan tahrik edecekse ve cinsel yakınlıkta yardımcı olacaksa o zaman beis de kalmaz. Ama normalde avret yerlerine bakmak unutkanlık getirir. Unutkanlık iyi bir şey değil. Onun için bir zaruret yoksa bu gibi şeylerden sakınmak lazımdır ama haram denemez. Bakılabilir ve tutulabilir.
MÜSAİT DEĞİLDİR
Tenasül uzvunu ağza almak ise müsait değildir. Buna cevaz vermemek lazım. Bazı mezheplerde müsaade edenler olmuşsa da bizim mezhebimiz buna müsait değildir. Çünkü hadiste “Ağızlarınız Kur’an yoludur.” buyrulduğu için necaset yolunu Kur’an yoluna karıştırmak uygun değildir. Bundan sakınmak gerekir.
Ayet-i Kerime
Kendilerine bir iyilik dokununca, "Bu Allah’tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senin yüzünden" derler. “Küllün min indillah” [Hepsi Allah’tandır] de, bunlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar. [Nisa 78]
Hadis-i Şerif
İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonradirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim O’nun kulu ve Resulü olduğuma şehadet etmektir. [Buhari, Müslim, Nesai]
Alimlerden Öğütler
Allah bazen dilediği halde emretmiş, bazende emrettiği halde dilememiştir. İblis'e, Adem'e secde etmesini emrettiği halde, secdenin yapılmasını irade etmemişti. Eğer İblis'in secde etmesini isteseydi, İblis secde ederdi. Adem'in malum ağaçtan yemesini yasaklamıştı ama iradesi ağaçtan yemesi yönünde idi. Eğer ağaçtan yenilmesini istemeseydi Adem yemeyecekti."(Caferi Sadık Rahmetullahi aleyh )
Editör: Mesut Ertanç - Sorularınız İçin: [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.