Telefona Kur'an programı indirmek caizdir
“Telefonda Kur’an programı yüklü olursa telefonu abdestli ve belden yukarı tutmak gerekir mi?” diye sorulmuş. Telefonun içindeki program Kur’an-ı Kerim’in kendisi olmadığı için bunlara gerek yoktur. Telefon abdestsiz tutulabilir, belden aşağıda da taşınabilir.
Âlimler edepten dolayı Kur’an-ı Kerim’i kitaptan okumayı uygun görmüşlerdir. Bu yüzden edeben telefona indirmek uygun değildir. Caiz değil demiyorum. Edeben uygun görülmüyor. Velakin günümüzde insanlar oturacak vakit bulamıyor, devamlı meşguller. Yollarda trafik yoğunluğu oluyor. Dolayısıyla bu insanlar her yerde Kur’an taşıyamıyor. Bunda dolayı Kur’an öğrenmeleri, ilim almaları zayıflıyor. Bu mülahazayla telefonlara Kur’an programı indirmek caizdir.
KUR’AN HÜKMÜNDE DEĞİL
Peki, içinde Kur’an yüklü telefon abdestsiz ve belden aşağı tutulur mu? Bu Kur’an’ın kendisi değildir, Mushaf değildir. Yani cihazın içine işlenen bir şey yok. Ama Kur’an’da, Mushaf’ta kâğıda işlenen yazı var. Telefonun içindeki yansıma gibi bir şey. İçinde böyle bir şey yok. Telefonu içini açıp, kırsan bir şey bulamazsın. Bundan dolayı bu Kur’an hükmünde değildir.
EZBER GÜCÜ GİBİDİR
Mesela hafızın da Kur’an ezberindedir, yani beynindedir. Bu hafız tuvalete gidiyor veya secdeye indiğinde kafasını yere koyuyor. Affedersiniz kafası makatından bile aşağı iniyor. Bu hafız kafasında Kur’an var diye aşağı eğilmeyecek mi yani! Dolayısıyla bunlar programdır. Telefonun hafızasındadır. Aynı beyindeki ezber gücü gibidir. Bundan dolayı telefona abdestsiz dokunulabilir ve belden aşağı da tutulabilir. “Ben edeben tutmuyorum” dersen, tabi edebin sonu yok. Tutmasan daha iyi olur. Edebi bir şey. Ama biz helal mi, haram mı, caiz mi, değil mi onu söylüyoruz.
NAKIŞ OLMADIĞI İÇİN KUR’AN GİBİ DEĞİL
Bununla beraber ekranda ayet açıksa ve abdesti de yoksa edeben tutmaması iyidir. Ama yine de tutabilir. Çünkü nakış olmadığı için Kur’an gibi değildir. İkincisi kılıf ile tutmak gibidir. Kur’an bile kılıfla abdestsiz tutulabiliyor. Telefonda da zaten ilk camda değil görüntü. Görüntü iç camda oluyor. Dolayısıyla dış cam da onun kılıfı gibi olmuş oluyor. Bunu şöyle bir misalle daha iyi anlayabiliriz. Diyelim ki Kur’an’ın bir sayfasını aynaya tuttunuz. Aynada da o sayfa net şekilde çıktı. Kur’an’ı abdestsiz tutamazsın ama yansıması olan aynayı tutabilirsin. Nakışın kendisi oraya işlemiş değildir. Kur’an çektiğin anda görüntü aynadan gidiyor. Bunları güzel anlatmak lazım. Dolayısıyla telefona Kur’an indirmek caizdir. Telefon abdestsiz de, belden aşağı da tutulabilir.
REDDİYELER NEDEN ÖNEMLİ?
Ben vazifeliyim. Bizim de manevi görevlerimiz var. Dolayısıyla ben kendi kafama göre konuşan biri değilim. Konuşturulan biriyim. Bunu bu zamana kadar anlamayanlar için bundan sonra anlatmak fayda etmez. Bir şeyin üzerine düşüyorsak manen oraya yönlendiriliyoruz demektir. Bunla uğraşılsın demektir o. Bazı insanlar bu konulardan darlanabilir veya sıkılabilir. Bu bizim için çok önemli değil.
CEVABA MECBUR OLDUK
Benim reddiyesiz olan eski sohbetlerim var, Lalegül TV’de yayınlanıyor. Belki bazılarının onlar daha işlerine gelir. Şimdi biz gündeme göre konuşuyoruz, yazıyoruz. Bir zamanlar öbür konular ağırlıktaydı. Reddiye yapılacak adamlar çok ortada yoktu. Ve reddiye yapılacak adamların televizyon kanalları yoktu. Bu kanallarda çok bozuk insanlar çıkıyor. Efendi Hazret-leri’nin bizim televizyonu kurmamıza izin verirkenki buyruğu “Bizi mecbur bıraktılar, cevap vereceğiz” şeklindeydi. Yani Efendi Hazretleri izin verirken genel manaya değil de maksata işaret ediyor.
Zaruret hâsıl oldu. Keşke herkes düzgün konuşsaydı biz televizyon açmaya lüzum hissetmeseydik. Ama mecbur olduk, cevap vereceğiz. Bundan dolayı bazı cevaplar veriyoruz, vermek icap ediyor. Bunlar da mutlaka sizin faydanız var. Çünkü burada ilmi konular işleniyor.
ÖNEMLİ OLMASA YAPMAYIZ
Siz “Cennet şöyle, cehennem böyle. Ahiret, kabir falan” şeklinde şeyler istiyorsunuz. Güzel tabi, bunları anlatırım size. O konulardan da ders yapmak lazım. Ahiret, kabir halleri gibi konulara bizim insanımız çok meraklı ama fıkıh ve ilmihal konularına çok heves etmiyor. Bizim insanımız “Şu duayı okursan şu kadar mertebe kazanırsın” şeklindeki şeylere çok heves ediyor. Cennetin müjdelerine bayılıyor. Kıssalar, hisseler, siyer güzel. Toplum bunlara çok rağbet ediyor. Amma velakin ilmi konular seviye meselesi tabi. Bazıları sıkılıyor. Ama Mevla bana en ağır konuları insanın aklının anlayacağı şekle en iyi şekilde yaklaştırarak anlatma kabiliyeti vermiş. Elhamdülillah. Başkası aynı konuyu anlatsa hiç dinlemezler.
Ben “Sıkılan dinlemesin, okumasın” demiyorum tabi. Ben konuları insanların sıkılmayacağı hale getirmekle mükellefim. Ama biz bir şeye yöneliyorsak önemlidir. Önemli olmasa yönelmeyiz.
KAN VERMEYE DAVET
Derneğimiz 29 Mart Pazar günü Kızılay ile ortak kan bağışı organizasyonu tertiplemiş. Kızılay Başkanı Ahmet Akar beyefendi de gelecek. Ben de gelirim inşallah. Ben malulen emekliyim ama size dua ederim, teşvik ederim sizi inşallah. Kan vermek çok önemli bir şey. Hepimiz muhtaç olduk. Bypass ameliyatı olduğu sırada bana da gerekti. Benim kanım az bulunuyor.
HAYATA VESİLE
Bir molladan bulduk. Allah ona da hayırlı uzun ömür versin. Allah bir daha lazım etmesin. Lazım olursa da buldursun. Amin. Lazım olunca bulabilmek için şimdiden hazır etmek lazım. Depremler, toplu ölümler oluyor kan ihtiyacı ortaya çıkıyor. Hayat kurtaramaya vesile olur. Kan vermeye gelecek kişilerin (0212) 923 1 923 numarasından randevu almaları lazım. Sohbet olmayacak ona göre. Hocayı görmeye diye gelmeyin. Böyle şeyler yapmayın. İnsanların işlerini de bozarsınız. İnsanlar vakit harcıyor. Günaha girersiniz. Kimse kimseye eziyet etmeyecek, vaktini harcamayacak. İsraf haramdır. İslam bu işlere çok önem verir. Kan verecek olan, kanı vermeye müsait olan, bu telefon numarasından randevu alanlar gelsinler.
Ayet-i Kerime
Zerre kadar hayır işleyen ve zerre kadar şer işleyen, karşılığını görür. Zilzal 7, 8
Hadis-i Şerif
Karada şehit olanın borçları ve emanetleri hariç, bütün günahları affolur. Denizde, suda boğularak ölen şehidin ise, borç ve emanetleri de dahil bütün günahları affolur. [Ebu Nuaym]
Alimlerden Öğütler
En çok sevindiğim ve sevdiğim şey, Allahü teâlânın bana ihsân ve ikrâm ettiği îmân nîmetidir. En çok korktuğum şey ise, onun benden gitmesidir. Yahyâ bin Muâz-ı Râzî (rahmetullahi aleyh)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.