Beştepe’nin, sivil gözlemci teklifine tepkisi, 1. Dünya savaşı ile ilgili söylediklerini gölgede bıraktı. Aslında altı çizilmesi gereken önemli bir mesaj vardı o sözlerde..

Bize öğretilen tarihe göre 1. Dünya savaşı 28 Temmuz 1914’de başladı 11 Kasım 1918’de bitti. Savaşta 40 milyonu aşkın insan hayatını kaybetti.. Aslında gerçek rakamlar tam bilinmiyor. İtilaf devletleri 42.959.850 kişiyi silah altına aldı. Savaş bittiğinde geri dönen 20.500.000 kişi idi. Geri kalan ölmüş, kayıp ya da geri dönemeyecek kadar yaralı ve hasta idi. İttifak devletleri 25.248.321 kişiyi silah altına almıştı. Geri dönen sadece 16.403.000 kişi idi.

Kızılderililerin kanları, kara derililerin gözyaşları, sarı ırkın çalınan alın terleri üzerine kurulu kanlı miras beyaz adamın aklını başından almıştı.

1. Dünya savaşı bittiğinde artık Alman İmparatorluğu yoktu. Almanya’da Hitler, İtalya’da Musolini iktidara gelmişti. Rusya’da komünist bir rejim kurulmuştu. Avusturya Macar İmparatorluğu ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu da dağılmıştı.

2. Dünya savaşı 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgali ile başladı 1945’te Amerika’nın Nagazaki ve Hiroşima’yı bombalaması ile bitti. Ardından 1947-1991 arası 46 yıl sürecek soğuk savaş başladı. 2. Dünya savaşında müttefikler 61 milyon askeri cepheye sürdü, Mihver ülkeleri 12 milyon.. Toplam 73  milyon insan. Yarıdan fazlası ölü, yaralı, sakat ve kayıp.

4 Şubat 1945’de Yalta’da Churchill, Roosovelt ve Stalin bir araya geldiler. Burada, 2. Dünya savaşı sonrası yeni dünya düzeninin temelleri atıldı. Soğuk savaş başladı. Mao sonrası Çin ve Rusya ayrıştı. 1979 da 1. Havana bildirisi ile, 120 ülke ve 17 gözlemcinin katılımı ile Bağlantısızlar hareketi kuruldu.

1991 aslında bugünkü Paralel yapı ve BOP projesinin fikri temellerinin atıldığı yıldır. 1960, 70, 74, 78, 80, 91, 97 ve AK Parti’nin ortaya çıkışı önemli tarihlerdir.

Bakın, 1. Dünya savaşı başlayalı 100 yıl oldu. 1918 sonrası kurulan devletlerle 99 yıl için yapılan imtiyaz sözleşmelerinin 99. yılı önümüzdeki yıllarda dolacak. BOP o süreden önce anlaşmaların süresini yeniden uzatmak için, kendilerine bu imkanı verecek iktidarları işbaşına getirmek için düşünülmüştü. Bu işin taşeronluğu dini, sosyolojik, STK, bürokrasi, eğitim, kültür, media, iş ve finans ayağı paralel yapıya, cemaata, hizmete verilmişti. Bu işin siyasi ve askeri ayağı da AK Parti’ye verilmek isteniyordu.. Türkiye bu açıdan bir model ülke, lojistik üs, taşeron ülke olacaktı. AK Parti kontrolden çıktı. Asıl kavga bu..

ABD, NATO, AB, Vatikan ve İsrail İslam dünyasında laiklerin desteklenmesini ve İslam’a karşı sopa gösterilmesini isteyenlerle, yani kızıl tehlike yerine yeşil tehlike konmasını isteyenlerle, ılımlı İslamcılarla işbirliği yapılmasını, İslam’a karşı sopa değil havuç verilmesini, aksine laikçi kemalist kanadın tasfiyesini ön görenler ayrıştılar. Bir kanat derin devletin içindeki Kemalist, ulusalcı, laikçi kanadın tasfiye edilerek yerine ılımlı İslamcıların ikame edilmesini istiyordu. “Ergenekon”, “Balyoz”, “Paralel devlet”, “Paralel din” tartışmasının aslı bu.. Bu savaşın kökleri, 1. Dünya savaşına, Yalta konferansında tartışılan “yeni dünya düzeni”ne kadar gidiyor.. Erdoğan’ın sözünü ettiği, 1. Dünya savaşının devam eden etkileri, süresi dolmak üzere olan 99 yıllık imtiyaz sözleşmeleri ile ilgili olsa gerek..

Yargıya intikal eden KPSS skandalı, ya da paralel yapının 140 ülkeye yayılan okulları ve işadamları bu yapının yeni burjuvazisini,  insan kaynaklarını oluşturmak için örgütlenmiş yapılardı.

Geçen gün Isparta’daydım Demirköprü Kız İmam Hatip Lisesi binasının nasıl paralel yapının eline geçtiğini anlattılar.. Vakıf, dernek yönetcilerinin, yerel yöneticiler, milletvekili ve teşkilatların nasıl sindirildiklerini anlattılar.. Örgüt hâlâ baskı kuruyor. Geçen gün doğu illerinden birinden bir arkadaş, doğuya aktarılan teşviklerin nasıl paralel şirketlerin eline geçtiğini ve o ilden Güney Afrika’ya on milyon dolardan daha fazla bir paranın nasıl aktarıldığını anlattı. SODES projelerinin nasıl istismar edildiğini, ihalelere nasıl hile karıştırılıp, ihaleyi başkaları alınca nasıl iptal ettirildiğini, ihaleyi alanlara nasıl cezalar kesildiği, caydırıldığını anlattılar.. Daha bunların hiç birine sıra gelmedi..

Paralel yapı, 1. Dünya savaşının bitmesinin 100. yılından önce hayata geçirilmesi gereken bir proje idi, olmadı. Bugün Türkiye’de ve bölgemizde yaşanan birçok olay, bu senaryonun başarısız olmasından sonra kasıtlı olarak ortaya çıkarılan olaylar. Olay, kaybetmekte olan tarafın korku ve panik içinde saldırganlıklarının eseri. Ve bu süreç hâlâ devam ediyor.. Selâm ve dua ile.