Kadına Şiddet 6 (Kadından Kadına Şiddet)
Kadınların üzerinde ciddi bir psikolojik baskı var fakat erkekler tarafından değil; kadınlar tarafından. Kadınların kadınlara yaptığı kötülüğü erkeklerin yapmaya gücü yetmez. Erkek şiddeti açık ve nettir. Bir kadın erkekten gelecek fiziksel ve psikolojik şiddeti tahmin edebilir, az buçuk ne geleceğini bilir. Oysa kadın şiddeti öyle değildir, çoğu zaman. Beklemediğin zamanda beklemediğin kişiden gelebilir. Ya da kimden ne geleceğini bilirsin de neler yapabileceğini tahmin edemezsin genellikle.
Mesela iş dünyasındaki kadınların iş yerinden pek arkadaşları yoktur. Çünkü erkeklerle değil birbirleri ile rekabet ederler çoğunlukla ve birbirlerinin kuyusunu kazarlar. Röportaj okumayı seven biri olarak çok okumuşumdur, ünlü kadınlarla yapılan röportajlarda " Pek kadın arkadaşım yoktur, erkeklerle arkadaşlık etmeyi daha çok seviyor onlara daha çok güveniyorum." diye.
Kayınvalidelerin gelinlerine yaptıkları şiddeti de görmek gerek. Oğlunu gelininden kıskanan, oğlunun karısını çok sevmesinden korkan ve oğlunu karısının aleyhinde dolduran anneler var. Kayınvalidesi yüzünden boşanan ya da evliliği bozulan kadınlar var. Bir de işin içine görümce ve elti kıskançlığı girdiğinde şeytana pabucunu ters giydirecek hikayeler çıkıyor ortaya.
Gelinden kayınvalideye şiddet meselesi ise zamanımızda daha revaçta. Kadınların çoğu kocalarının anneleri ve ailesi ile görüşmesini pek istemiyorlar, görüşmemeleri için engeller çıkartıyorlar. Erkeklerin çoğu da de karısı ile arasını bozmamak için ailesi ile ilgisini azaltıyor hatta neredeyse kesiyor. Bir hanım aynı şehirde yaşayıp üç ayda bir onu görmeye gelen oğluna "Yavrum ben anneyim, seni özlüyorum." dediğini anlatmıştı." Sadece bu kadar, daha fazlasını söylemiyor, güzel huylu anneler. Biliyor ki oğlu her hafta kayınvalidesinde. Aman karısı ile kötü olup da yuvası yıkılmasın diye susuyor anneler. Anneyi evladından uzaklaştırmak kadından kadına ağır bir şiddet değil mi?
Erkek evladına daha çok değer verip, kızlarına pek de önem vermeyen anne sayısı çoktu eskiden. Şimdi işler tersine döndü. Kadınlar baktılar gelinlerden hayır yok, oğlanlar evlenince gidiyor, kızlarına sardılar. Hele kızı çalışıyorsa kızının kocası ile arasını bozan, boşanmasını destekleyen, kızının ana kucağına dönmesinden mutlu olan anneler var. Hele kızı bir de torunla geliyorsa, oh ne âlâ. Kendi torun bakar, kızı da çalışır kazanır; kızının kazancını eller yemez, gününü kendi görür.
Konu komşu, arkadaşlardan da az çekmez kadınlar. Mesela kadınlarımız ev temizliğine pek bir düşkündürler. Niye? Kocaları için mi? Hayır. Hatta tam aksine erkeklerin çoğu fazla temizlikten rahatsız olur. Erkekler her gün karısını yorgun görmekten de, çamaşır suyu lekeli kıyafetle karşılanmaktan da, karısından deterjan kokusu yayılmasından da hoşlanmaz. Ayrıca karısının ev kirlenecek kaygısı ile onu tedirgin etmesinden de rahatsız olur. Ortalık derli toplu olsun, bu pek çok erkeğe yeter. Camlar kaç günde bir silinmiş, halılar ne kadar temiz, ocağın arkası siliniyor mu, lavabolar çamaşır suyu ile ovuluyor mu, ilgilenen erkek sayısı çok azdır. Oysa kadınların çoğunun işi gücü ev temizliği yapmaktır. Niye? Komşu pis diye kınamasın, kaynanası laf söylemesin, annesi temizlik yap diye kızmasın diye. Ya da eltisinden daha temiz olduğunu ya da çok iyi ev hanımı olduğunu ispatlamak için.
Anneliği bile çoğu zaman diğer kadınlardan laf duymamak için abartarak yapmaya çalışıyor kadınlar. Anne çocuğuna daha fazla yemek yedirmeye çalışıyor ki filancanın çocuğu yanında zayıf kalmasın "annesi iyi bakamıyor" demesinler diye. Çocuğuna sınav baskısı yapıyor ki arkadaşının çocuğu beş yüz soru çözerken onunki üç yüz soruda kalarak onu mahcup etmesin diye. Anne oğlunun çalışmayan kızla evlenmek istemesini kabul etmiyor, ona çalışan kız arıyor ki ele güne karşı tahsilli gelin almış olmak için. Kızının sevdiği ile evlenmesini istemiyor, damadın mesleğini yeterince havalı ve paralı bulmadığı için. Bütün bunları niye yapıyor kadınlar? Diğer kadınlar ne diyecek diye. Erkeklerin ne dedikleri pek umurlarında olmaz kadınların.
Şimdi bunlar şiddet değil mi? Kadınlar, kadınlardan gelen psikolojik şiddeti önlemek için hem kendilerine hem çocuklarına hem kocalarına zulmedebiliyorlar.
Hele stil programı adı altında daha çok kadın bedenini teşhir etmek amaçlı programlarda kazanmak uğruna birbirini aşağılayan, en ağır hakaretleri yapan, birbirinin ardından dolap çeviren kızlar ya da evlilik programlarında koca adayları yüzünden birbirini kıskanan ve olmadık sözler söyleyen kadınları göz önüne aldığımızda kadınların birbirlerine yaptığı kötülükleri erkeklerin yapmadığını açık seçik görüyoruz.
Peki bütün bunları neden yazdım? Kadınlar kötü demek için değil elbette. Bütün bunların yanında güzel huylu, fedakar, vefakar, çalışkan, şefkat timsali de çok kadın var. Fakat her yerde kadına şiddet bu kadar konuşulurken, kadınların birbirlerine yaptıkları şiddet göz ardı edilip, kadınların mutsuzluklarını erkeklerin üzerine atmak da konuya çok eksik ve kötü niyetli bakmak olur.
Yaşadığımız problemlerin temel nedeni İslam ahlakını kadın-erkek olarak içselleştiremeyişimiz ve yaşayarak çocuklarımıza örnek olamayışımızdır. Bunun yanında kadınların bu kadar birbirlerinden etkilenmeleri, birbirlerine zarar vermelerinin altında duygularını kontrol edememeleri olduğunu da düşünüyorum. Kadınların duygu durumu çok yüksek, bu duygularını baskı altında değil, kontrol altında tutmaları gerekiyor. Duyguları kontrol edebilmek için duyguları tanımak gerekiyor. Kadınlara duygu eğitimi verilebilir.
Kadınların "el ne der?" (diğer kadınlar ne der?) baskısından kurtulmaları çok önemli. Sonrasında ise medyadaki oyunların tuzağına düşüp kendilerini akıntıya bırakmamaları, toplumu yetiştirdiklerinin farkında olup bilinçlenmeleri lazım. Kadın ayağa kalkmadıkça bir toplum ayağa kalkamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.