Fecr-İ Sadık ve Kurtuluş Yılı
Ürdün'de münteşir Sebil Gazetesi yazarlarından Ömer Ayasire, ‘ 2015 yılı Beşşar’ın yılı olmayacak’ başlıklı bir makale kaleme almış. İnsanların ve devletlerin kaderinde kötü ve iyi yıllar vardır. Kötü günler için ‘menhus günler/eyyam en nahisat’, verimsiz yıllar için de ‘senavatü’l icaf’ tabiri kullanılır. 2013 yılı Türkiye de dahil bölge için kötü bir yıl oldu. Sisi darbesi yaşandı ve Suriye’de de devrimciler gerilediler. 2013 yılı Esat ve Sisi gibilerinin yılı oldu. Suudi Arabistan Kralı Abdullah da hem devrimlere hem de Türkiye’ye yabancılaşmıştı. 2015 yılı ise hayırlı olarak başladı. Kral Abdullah’ın ölümünden sonra Prens Selman yeni kral olarak atandı. Ardından Suriye’de zaferlerin önü açıldı. Zaferler burcuna girdik. Bu nedenle Ürdünlü yazar Ömer Ayasire, 2015 yılının ‘karar yılı’ ve ‘Esat’ın düşüş yılı’ olabileceğini öngörüyor. Elbette sözlerini ihtiyat payı eşliğinde kullanıyor. Gayb haberleri perdelidir ve tam isabet her zaman müyesser olmaz. Bununla birlikte 2015 yılının hayırhah bir yıl olacağını karinelerle anlıyoruz. Allah kötülere bir mühlet verdi ve bu mühleti en kötü şekilde hayır ve nuru bastırmak, söndürmek için kullandılar. Mühletlerini bu şekilde şerlerini artırarak doldurdular.
Peki! Devranının değişmesini neye borçluyuz? Sahabe ruhunu yeniden kazanmaya borçluyuz. Suriye’de kazanılan taze zaferlerin nedeni birlik ve kahramanlık ruhunun yeniden yakalanmasıdır. İşte bu sahabe ruhudur. Sahabeler daima az oldukları halde kendilerinden sayıca büyük ordulara galebe çalmışlardır. Bunun iki nedeni vardır. Birlik ve beraberlik ruhu ve kahramanlık destanlarıdır. Sahabelerin iman ve yakinleri ziyade olduğundan dolayı atak davranmışlar ve kendilerini ve atlarını ölümün üzerine sürmüşlerdir. Yemame’de sahte Peygamber Müseylemetü’l Kezzab taraftarları asabiyetleri doğrultusunda çok güçlü bir biçimde harp etmektedirler. Savaş sahası da kendi sahalarıdır. Ölüm Tarlası adı verilen alanda destansı bir savaş cereyan eder. Sahabeler büyük kahramanlıklar gösterirler ve Müseylime’nin ordusunu sökerler. Bugün Suriye’de Esat taraftarları asabiyetleri için savaşıyorlar. Muhalifler veya devrimciler ise zulmü bertaraf etmek, hakkı ikame etmek ve ila-ı kelimetullah için çarpışıyorlar. Cephedeki gözlemciler de bunu mülahaza ediyorlar. Birlik beraberlik modelinin tecessüm ettiği yapılardan birisi de yeni teşekkül eden Fetih Ordusudur. Ahrar eş Şam, Cündü’l Aksa, Ecnadu’s Şam, Ceyşü’s Sünne, Faylak eş Şam ve Cephetü’n Nusre, Livau’l Hak güçlerini bir araya getirdi ve Fetih Ordusunu kurdu. Ortak komuta kademesi oluşturdular ve ortak planlama ile savaşlara dalıyorlar. Keyfi davranmıyorlar. Kurtardıkları bölgelerde halka hatta esirlere keyfi muameleden sakınıyorlar. Allah rızasını gözetiyorlar. Bu da Allah’ın nusretini ve yardımını celbediyor.
Savaşlar zulümle kazanılsa bile zaferler zulümle korunamaz. Bu ortak ordu modeli kuzeyde büyük başarılara ve zaferlere imza attı. Suriye cephesinde gözlemlerde bulunan ve Cisr eş Şugur’un fethi sırasında yaralanan Abdullah el Muheysini bu müşterek ordu modelini güneydekilere de tavsiye ediyor. Denenmiş ve başarılı bir model. Bu model çerçevesinde Kirmit Kampı ve İdlip gibi bölgeler Mücahitlerin eline geçmiştir. Kardeşlik ve dayanışma ruhu fetih ruhunu da beraberinde getirmiştir. El Muhaysini fetih sürecini hızlandıran en büyük amilin atılganlık olduğunu ve mücahitlerin gözlerini budaktan esirgemeyerek rejimin kontrol noktalarına daldıklarını bu da zaferi ve sonucu hızlandırdığını ifade etmiştir. 'Şer-i iltizam' diyebileceğimiz İslami kurallara sıkıca, titizlikle bağlılık Mücahitler arasındaki uyumu, halk arasında da güveni temin ediyor. Kuralsızlık, taşkınlıklardan uzak kalıyorlar. İnzibatı, cephede ve cephe gerisinde de disiplini sağlıyorlar. Önemli olan zafer kazanmak değil hak yolda sebat etmek, ölçü içinde kalabilmektir. Önce zafer gönüllerde kazanılır. Gönül zaferini kazanamadan kazanılan cephe zaferleri kısa ömürlü olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.