Receb ayı zekat ayıdır
Receb-i şerîf zekât dağıtımı için fazîletli mevsimlerdendir. Allâh-u Teâlâ’nın kullarına yardım ulaştırmak için, Allâh-u Teâlâ’nın ayından daha uygun bir zaman bulunabilir mi?! Bu yüzden İslâm beldelerinin halkı, receb ayında zekât ihracını âdet edinmişlerdir.
Mâlum olduğu üzere zekât; nisâba mâlik olunmasının üstünden ay senesiyle bir sene geçince farz olmaktadır.
Ancak ulemâdan bazısı, fazîletli kimselerin kaçırılmaması veya gelmelerinin beklenmesi yâhut sevabın kat kat olması için mübarek vakitlerin kollanması gibi meşrû gayelerle ya da bir anda tümümün verilmesi zor gelmekteyse, zekâtın dağıtımının tâcil ve tehir (yıl dönümünden önceye alınması yâhut geciktirilmes)ine müsaade vermişlerdir.
FAZİLETLİ MEVSİM
Ancak geciktirilecekse, o paranın çalıştırılmayıp, bir kenarda bekletilmesi şart koşulmuştur.
İşte receb-i şerîf de zekât dağıtımı için fazîletli mevsimlerdendir. Allâh-u Teâlâ’nın kullarına yardım ulaştırmak için, Allâh-u Teâlâ’nın ayından daha uygun bir zaman bulunabilir mi?! Bu yüzden İslâm beldelerinin halkı, receb ayında zekât ihracını âdet edinmişlerdir. Nitekim Osman (Radıyallâhu Anh) minber üzerinde insanlara okuduğu hutbesinde:
“İşte bu, sizin zekât ayınızdır. Üzerinde borç olan, borcunu ödesin ki elde kalan mallarınızdan zekât veresiniz” buyurmuştur. (İmâm-ı Mâlik, el-Muvatta’, Kitâbü’z-zekât, Bâbu’z-zekâti fi’d-deyn, 2/253; İbni Receb el-Hanbelî, Letâifü’l-me‛ârif, sh:231)
KAT KAT SEVAP
Ali el-Karî (Rahimehullâh) receb-i şerîfin fazîletine dâir birçok hadîs-i şerîf ve rivayeti serdettikten sonra şöyle buyurmuştur:
“Bütün bu nakledilenlerden anlaşıldığı üzere; receb-i şerîf ayının, diğer aylara nisbetle birtakım üstünlükleri söz konusudur. Dolayısıyla insanların o ayda çok umre yapmaları, zekât çıkartmaları ve diğer sâlih amelleri işlemelerinin câiz olduğunda ve bu mevsimde böyle ameller yapılmasının ecir ve sevabı kat kat artıracağında hiçbir şüphe bulunmamaktadır.” (Ali el-Kārî, Risâle fî fedâil-i receb el-mürecceb, Resâil-ü Ali el-Kārî, varak:58)
KIYAM-SIYAM
Gerçekten de bu beyan, çok isâbetli olup Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in beyanları ile tamamen uyumludur.
Nitekim Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim receb ayında hayırlı bir amel kazanırsa, kendisi için onda, kat kat artırılmış mükâfatlar ihsân edilir. Allâh dilediğine (sevapları) katlar. O halde gecelerini kıyam, gündüzlerini sıyam ile geçirmeye devam edin.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
RECEB-İ ŞERÎFTE SADAKA
Abdullâh ibni Zübeyr (Radıyallâhu Anhü-mâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:
“Her kim Allâh-u Teâlâ’nın sağır ayı olan receb ayında bir müminin sıkıntısını açarsa, Allâh-u Teâlâ ona Firdevs (cennetin)de gözünün gördüğü kadar geniş bir köşk verir. Dikkat edin! Receb ayına değer verin ki Allâh-u Teâlâ da size bin keramet versin.” (Abdülkādir el-Geylânî, el-Ğunye 1/328-329; İbni Hacer, Tebyînü’l aceb, sh:41; Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/141)
‛Ukbe’nin Selâme ibni Kays (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: “Her kim recebde sadaka verirse, Allâh-u Teâlâ onu yavruyken yuvasından havaya uçup en yaşlı çağında ölen karganın ömrü kadar (beş yüz sene), onu cehennemden uzaklaştırır.” (Abdülkādir el-Geylânî, el-Ğunye 1/325; Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/141)
HAC VE UMRE SEVABI
Ali ibni Ebî Tâlib ve Selmân-ı Fârisî (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: “Recebden bir gün oruç tutan, bin sene oruç tutmuş ve bin köle âzâd etmiş gibi olur.
Her kim receb ayında bir sadaka verirse sanki bin dînar tasaddukta bulunmuş gibidir.
Allâh-u Teâlâ ona, bedenindeki her tüy mukabili bin hasene yazar, bin derecesini yükseltir, bin günahını siler, tuttuğu her günün orucuna karşılık, bin hac ve bin umre yazar.
Ona cennette bin yurt, bin köşk ve bin oda bina eder ki her bir odada bin zifafhâne (yatak odası) ve bin hûrî bulunur. Her bir hûrî ise güneşten bin kat güzeldir.” (Abdülkādir el-Geylânî, el-Ğunye 1/326-327; Safûrî, Nüzhetü’l mecâlis, 1/141)
Ebu’d-Derdâ (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurmuştur:
“Eğer kişi, receb ayından (oruç) tuttuğu her gün, azığına (bütçesine) göre bir sadaka verirse, heyhât, heyhât! Ne yapsınlar!
Bütün yaratıklar Allâh-u Teâlâ’nın o kula vereceği sevabın ölçüsünü takdir etmek için bir araya gelseler, Allâh-u Teâlâ’nın o kuluna bahşedeceği mükâfattan yüzde birin(i hesab etmey)e ulaşamazlar.”
(Ebû Muhammed el-Hallâl, Fedâil-ü şehr-i receb, no:8, sh:62; Abdülkādir el-Geylânî, el-Ğunye 1/325)
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim receb ayında bir sadaka verirse, onun sebebiyle boynu cehennemden âzâd olur.” (İbni Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimeşk, no:5121, 43/291-292)
YİRMİ YEDİNCİ GÜNÜN SADAKASI
Rivayete göre:
“Her kim recebin yirmi yedinci günü oruç tutup, o gün sadaka verirse, Allâh-u Teâlâ orucuna karşılık o kişiye, bin hasene ve iki bin köle âzâdı (sevabı) yazar.” (el-Câmi‛u’ş-şâfî fî’l va‛zı’l-kâfî, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141)
RECEB-İ ŞERÎFTE UMRE
İbni Ömer (Radıyallâhu Anhümâ)dan nakledildiğine göre:
“Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) receb ayında umre yapmıştır.” Bu yüzden Ömer ibni Hattâb (Radıyallâhu Anh) recebde umre yapmayı müstehab saymıştır. Âişe ve İbni Ömer (Radıyallâhu Anhümâ) da recebde umre yaparlardı. İbni Sîrîn (Radıyallâhu Anh) selef (geçmiş büyükler)in recebde umre yaptıklarını nakletmiştir.
Zira ibadetlerin en üstünü, haccın bir seferde umrenin ise, hac ayları dışındaki bir seferde yapılmasıdır.
İşte böyle yapmak, “Haccı ve umreyi Allâh için tamamlayın” (Bakara Sûresi:196) âyet-i kerî-mesinde emredilen “Tamamlama” mefhumuna dâhildir. Ömer, Osman, Ali ve diğer cumhûr-u sahâbe (Radıyallâhu Anhüm) hazaratı da bu şekilde beyanlarda bulunmuşlardır. (İbni Receb, Letâifü’l-me‛ârif, sh:232; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Kitâbü’l-hac, 4/344)
Ali el-Karî (Rahimehullâh) bu husuta şöyle demiştir. Abdullâh ibni Zübeyr (Radıyallâhu Anh)ın,
Kabe-i Şerîfe’yi, İbrâhîm (Aleyhisselâm)ın mübarek binasına göre yeniden yapması, receb-i şerîfin yirmi yedisinin arafesine rastlamıştı.
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, sevdiği bir nizam ile yüce Mevlâ’nın beytini tamamlama nîmetine şükür için Abdullâh ibni Zübeyr (Radıyallâhu Anh) birçok kurban kesip fakir ve yoksullara dağıtmış ve Mekke ehline, umre yapmalarını emretmişti.
Sahabe-i kirâmın konuştuklarının ve yaptıklarının, ümmeti bağlayan birer delil niteliği taşıdığında hiçbir şüphe yoktur.
YILDIZLAR GİBİ
Nitekim Câbir (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Sahabem yıldızlar gibidir. Onlardan hangi birine uyarsanız, doğru yolu bulursunuz” buyurmuştur. (Beyhâkî, el-İ‛tikâd, sh:319; Deylemî, Firdevsü’l-ahbâr, no:6799, 4/447; İbni Abdilberr, Câmi‛u beyâni’l-ilm, no:1760, 2/925; Razîn, Hâzin, Mecmû‛atü’t-tefâsîr:2/103; Zehebî, Mîzânü’l-İ‛tidâl, no:1511, 1/413; Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, no:381, 1/132; İbni Hacer, Telhîsu’l-Habîr, no:2098, 4/190; Ali el-Kārî, Risâle fî fedâil-i receb el-mürecceb, Resâil-ü Ali el-Kārî, varak:60; Nebhânî, el-Fethu’l-kebîr, no:6812, 1/627)
Üstelik İbni Mesûd (Radıyallâhu Anh)dan mevkûfen ve merfûan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Müslümanların güzel gördüğü Allâh-u Teâlâ indinde de güzeldir.” (Hâkim, el-Müstedrek, no:4465, 3/83; Ebû Dâvûd et-Tayâlesî, sh:33; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:3600, 2/16; Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, no:2214, 2/188; Ali el-Kārî, Risâle fî fedâil-i receb el-mürecceb, Resail-ü Ali el-Karî, varak: 60-61)
Ayet-i Kerime
Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki o, gizliyi de gizlinin gizlisini de bilir.” (Tâhâ, 7)
Hadis-i Şerif
Üç grup insanla Allah, Kıyamet Günü konuşmayacak, yüzlerine bakmayacak, temize de çıkarmayacaktır. Hem onlar için pek acıtıcı bir azap da vardır. Bunlar: Verdiğini başa kakan, elbisesini sırf gurur ve gösteriş kastıyla giyen ve yalan yere yemin ederek malına müşteri çekenlerdir.(Müslim, İman: 171)
Alimlerden öğütler
Yardım et ki, yardım olunasın. Kötülük edene iyilik et ki, ona sahip olasın. Kendine razı olduğun sözü insanlara
söyle. (İbrahim Hakkı Hazretleri)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.