Cumhuriyet: Bir Tükenişin Manifestosu!
Bir zamanlar zarurî bir “Cumhuriyet okuyucusu” idim! Zaruret ortadan kalktıktan sonra o gazeteye uzun süre bakmadım, gözlerim temizlensin diye!
Cumhuriyet’i yayınlanışından 1970’lere kadar Tarih Kurumu Yeni Türkiye Araştırma Merkezi için taramıştım. Talebelik yıllarında benim için iyi bir harçlık kaynağı idi...
Cumhuriyet 1924’te özel bir maksatla İstanbul’da yayınlandı. İstanbul basını Osmanlı’dan kalan hürriyetçi tavrını Cumhuriyet’in ilanı sırasında ve sonrasında devam ettirdi. Ankara’daki otoriterleşme ve diktatörleşme eğilimini ciddi olarak eleştirdi. Bunun çaresi Cumhuriyet’le ve Milliyet’le bulunmaya çalışıldı.
Cumhuriyet Mustafa Kemal’in değişmez meb’uslarından Yunus Nadi’ye yayınlattırıldı. Tabiî meşhur bir Ermeni’nin matbaası ve İttihat ve Terakki’nin Pembe köşkü tahsis edilerek. Paşa’nın sofrasının müdavimlerinden Yunus Nadi, İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde, 1939’da da milletvekili yapıldı. 1943’te süresi dolduğunda artık onun Almanya ile Hitler’le yakınlığı yeniden milletvekili yapılmasına mani oldu... Yani milletvekili olarak ölemedi!
Diğeri Milliyet dedik... Siirt Meb’usu, yine Paşa’nın sofra yaranından Siirtli Mahmut (Soydan), Namı diğer “Kürt Mahmut”. (Bu meb’us olarak ölenlerden!)
Cumhuriyet yayın hayatı boyunca ilk dönem hariç, değişen ve bazen birbiriyle zıtlaşan bir siyaset izledi. Faşist oldu, nazist oldu, demokrat oldu, sosyalist oldu, komünist oldu; ekseriya darbeci oldu, fakat asla milli ve Müslüman olmadı!
Bu proje gazetesinin Cumhuriyet rejiminin yerleşmesinden sonra işlevi bitmişti. Daha sonraki konumları hep konjontüreldir. Mutlaka bir yerlerden esecek bir şeyler karşılığı takınılan tutumlardır.
Şimdi sefalet dönemi... Pili bitmiş, söyleyecek sözü kalmamış bir varakpare...
Ne satarak kendini ısbata çalışıyor şu sıralar?
“Komünist Manifesto” ilâvesi vererek!
1848’de Marks ve Engels tarafından yayınlanan kitapçık... Elbette o zaman heyecan uyandırıcı bir metindi Manifesto... Ya şimdi? Dünya komünizmi de gördü, iflasını da!
Devletleşen komünizm, kapitalizme rahmet okuttu!
Türkiye’de komünistlik bir entelektüellik avuntusundan başka bir şey değildi. Hiçbir zaman gerçekçilikle alâkası olmadı, hayalciliğin cazibesi ile yetindi. Son hayalci çıkışı Komünist Parti 1 Mayıs’ta yaptı. Meydandaki bir handa geceleyen komünist aslanlar sabah âniden ortaya çıkıp Taksim Atatürk anıtına bayraklarını diktiler!
Hani “Komünizm görüldüğü her yerde ezilmeli” diyen Atatürk’ün anıtına ulaştılar ve Atatürk’ün emrine ittiba eden emniyet güçleri tarafından ezildiler!
Bunun bir tiyatrodan öte anlamı yok. Bir zamanların sulugöz kemalisti şimdi gazetenin genel yayın yönetmeni. Gazetesine bir yer veya bir patron arıyor...
Bula bula neyi bulmuş!
1970’lerin anarko-komünist gençlik liderlerini yücelten dizi yazılar...
Beyler, beyanlar aradan yarım asırdan fazla zaman geçti, bugüne gelin. Bugünle ilgili bir şeyler söyleyin...
Ne söyleyebilirler ki Çarli
Hebdoculuğu tavana vurduran Cumhuriyetçiler?
Cumhuriyet okurunun yaş ortalaması 60’ın üzerindedir. Yeni yayın yönetmeni bilerek onları okşayacak yayın yapıyor. 70’lerin avuntusu onları idare eder. Ya genç kuşaklar?
Onların Cumhuriyet’le işi olmaz nasıl olsa!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.