Diyanet Nasıl Kapatılır?
Diyanet’in kapatılması konusu gündemden düşmez. Açıldığı zaman da Diyanet’i gereksiz görenler vardı!
Zaruret olmasa, Diyanet olmazdı!
Cumhuriyet kurulduktan bir süre sonra Hilafet kaldırıldı. Zaten bu konularda mutabakat hasıl olmuştu. Halk veya aydınlar arasında mı? Hayır Cumhuriyeti kuranlarla İngiliz hükümeti arasında! İngilizler hilafetin bilhassa büyük Müslüman nüfusa sahip Hindistan gibi ülkelerdeki prestijinden çekiniyorlardı. Nitekim Millî Mücadele sırasında Hindistan Hilafet Komitesi’nin ciddi yardımları görüldü. Bunu sadece para yardımı olarak görmemeli, aynı zamanda İngiliz hükümetine yapılan baskıları da hesaba katmalıdır.
Hilafet Millî Mücadele’nin istinat/dayanak noktası idi, zaferden sonra İslâm dünyasının ümid noktası oldu. Bunu Kemal Paşa bizzat ifade etmiştir.
Hindistan’ın istiklâl mücadelesi sürecinde Hilafet Komitesi’nin büyük payı var. Hilafet kaldırılana kadar Hindistan’da Hilafet Komitesi’nin mücadelesi Gandi ve Hindular tarafından da destekleniyordu. Hilafet kalktı, ortaklık bozuldu! Daha doğrusu, Hindistan Müslümanları manevî dayanaklarını kaybettiler; atıf merkezleri çökertildi. Ankara’nın bu kararına inanamadılar, temsilci gönderip geri alınmasını istediler...
Hilafet kaldırılınca, Evkaf ve Şer’iye Vekâleti de ilga edildi. Yerine Diyanet İşleri Riyaseti kuruldu. İlk reis olarak da Millî Mücadele sırasında Ankara Müftüsü olan Rifat Börekçi tayin edildi. Rifat Hoca, Ankara’nın Millî Mücadele’ye yardımının kilit isimlerinden biri idi. Kemal Paşa’nın güven duyduğu bir şahıs olarak Riyaset görevi ona tevdi edildi.
Paşa bu güvenini 1930’da bir daha teyid etti: Serbest Fırka tecrübesinden sonra Rifat Hoca’ya Diyanet Reisliği üzerinde kalmak kaydıyla partisinin (CHP) Ankara il başkanı yaptı!
“Diyanet ve laiklik” konusu gündeme getirilirken bu geçmişi gözden uzak tutmamak gerekiyor! Rifat Hoca’nın CHP’nin başarası için yayınladığı genelgeler Cumhuriyet Arşivi’nde mevcut!
Diyanet’in zarureten kurulması, medreselerin kapatılması üzerine imam hatip mekteplerinin ve İlahiyat Fakültesi’nin açılması ile paraleldir. Bu iki öğretim kurumu da 1930’larda kapatıldı. Gerekçe: Talep yok!
Din öğretimi tamamen ortadan kaldırılıyor ve Diyanet İşleri bu konuda bir şey söyleyemiyor! Buna mukabil Diyanet Reisi’nin siyaset konusunda konuşması normal karşılanıyor!
Cumhuriyet’in başında Diyanet bir din bürokrasisi oluşturmak için kurulmadı, alanın zapturapt altına alınması esastı. Din adamlarının maaşlarını vakıflar veriyordu. Bunun ciddi zorlukları olduğu hatırdan çıkarılmamalı. Hocalara yapılan baskının bu tarafını da düşünmek lâzım. Bu sistem kör topal 1960’lara kadar geldi. Bu dönemde kadrolu imamlık yaygınlaştırılmaya başlandı. Gerçek anlamda din bürokrasisi 1970’lerde ortaya çıktı. Mevcut iktidar Diyanet’i 70 binlerde aldı, galiba kadro 12 yıl boyunca iki katına çıktı.
Dinin devlet hizmeti olarak görülmesi ciddi ictihad gerektiren bir konu. Her halde konunun bu taraflarını Diyanet İşleri Reisliği yapan şahsiyetler enine boyuna düşünmüştür.
Diyanet şimdi bir anlamda altın devrini yaşıyor. Güçlü bir bürokrasi din hizmetlerini yürütüyor. Şeklen böyle görünüyor. Fakat dini heyecanın aynı şekilde seyrettiğini söylemek kolay değil. Hocaların vazifelerini ibadet aşkıyla değil, resmî iş olarak yapmaları heyecan kaybının asıl sebebi olarak görülmeli. Türkiye’de dini heyecanı besleyen en önemli faaliyet alanlarından birisi cami yapımı idi. 1950’lerden itibaren halk tarafından çok sayıda cami yaptırma derneği kuruldu. Binlerce cami halkın desteği ile zaman zaman devletin kösteğine rağmen inşa edildi. Bunun dinî heyecanı ayakta tuttuğunu görmek için, bugün büyük kaynaklar kullanılarak şu veya bu şekilde yapılıveren camilere bakmak yeterlidir.
Diyanet’te özün yitirilmesi ve heyecan kaybı, sonradan ihdas edilmiş olan Kutlu Doğum haftasında somut örneklerle gözümüzün önüne geliyor. Mevlid yüzlerce yıldır geleneksel olarak icra edilen ve edebiyatı ve musıkisiyle halkı etkileyen bir tarz iken, Kutlu Doğum modern bir arayış olarak belli bir çerçeveye oturtulamadı.
Diyanet İşleri elbette Devlet’in baştan sona belirlediği bir kurum olmadan da var olabilir. Hatta doğrusu da budur. Fakat bunun yapılandırılmasının kolay olmadığına hatırdan çıkarmamak gerekiyor.
Son söz: Diyanet’i hiçbir siyasi irade kapatmaz/kapatamaz, ancak bürokratik yapılanma etkisini sınırlar, şu sıralar yaşanan bu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.