Her şey olacağına varacak!
Evet, her şey olacağına varacak. Doğacak olan doğacak, eceli gelen ölecek. Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, mutlak iktidar sahibi, İlahımız ve Rabbimiz olan bir Allah’ımız var. Ve onun takdir ettiği bir rızıkla rızıklandırılıyor ve onun takdir ettiği bir ömürle ecelimiz gelene kadar yaşıyoruz..
Acele etmeyin, sabırlı olun, her şeyin bir eceli var. Suriye, Irak, Kürdistan ya da terör.. Allah bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir.. ABD, Rusya, İsrail.. Sahi Ankara’da, İngiltere’de seçim sonuçları ne olacak? İsrail nereye gidiyor. AB ve ABD’de neler oluyor.. Yemen’in hali ne olacak, Mısır nereye gidiyor. İran nereye koşuyor. BM varlığını sürdürebilecek mi?. Vs.
Ne kadar aceleci, meraklı ve sabırsızız. “Bekleyin” demiyorum, harekete geçin, “ömür geçiyor” diyorum. İmtihan oluyoruz. Sonuç ne olursa olsun, siz üzerinize düşeni yaparsanız rızaya ulaşacaksınız.. Herkes, her şey Allah’ın iradesi içindedir. Biz Allah’ın rızasına talibiz. Unutmamamız gerekir ki, Allah (c.c) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir.
Sahi, kaderinizi değiştirebilir misiniz?. Bunu söylerken, şunu mu söylemek istiyorsunuz: “Biz kendimiz hakkındaki hükmü değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir..”
Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecektir.. Buna karşı çıkacak bir mümin var mı? Evet, “kuyudaki Yusuf”u Mısıra sultan eden Allah, bizi yeryüzünün varisi kılmak istemektedir.. Yeryüzünü bize mescid kılmak istemektedir. Ama şunu da bilelim ki, “Allah, cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasip etmeyecek”tir.
Bakın, biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Komşularımızdan, akrabalarımızdan, insanlıktan sorumluyuz. Hakk’ın yeryüzünde gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacağız.. Biz bunu yapabiliriz. Çaresiz ve çözümsüz değiliz. Zaten bunu yapacak olan biz değiliz, bizim ellerimizle Allah yapacaktır. Biz günde onlarca kez “Allahu ekber!” diyoruz. Ondan daha büyük, güçlü kim olabilir ki! Yaşadığımız zamana ve mekana şahitlik ve şahitliğin beraberinde gelen sorumluluk duygusu ile “iyyake nağbüdü ve iyyake nestaiyn” demiyor muyuz. “Hasbunallahi ve niğmel vekil...” diyen biz değil miyiz.
Hiç kimse Allah’ı engelleyemez ve O’nu bir şeye mecbur kılamaz, ikna da edemezler.. Hz. Ali’ye soruyorlar: “Her savaşta en öndesin, ölmekten, öldürülmekten hiç korkmuyor musun”. Hz. Ali cevap veriyor: “Ecelim ömrümün kefilidir. Ecelim gelmeden beni kim öldürebilir ki, ecelim gelmişse beni kim yaşatabilir ki!”
Biz bütün bu olanlar karşısında sabırlı olacağız. Ve asla umutsuz olmayacağız. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Bu bir. Yani zulmün kemali, zevaline işaret eder.. İki, asla umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Bizi gören, duyan, bilen bir Allah var. Hüküm sahibi olan O’dur. Şunu da kendi kendimize sormamız gerekli: İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!
Tek gerçek var, imtihan oluyoruz. Tekrar söylemek gerekirse: Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek.. Allah bizi tearüf edelim diye yarattı. Sanırım sorun yaratılış gayemizden, rızadan uzaklaşmakla ilgili.
Bireysel ya da toplumsal sorunlar, Suriye sorunu, terör ya da iktidar sorunu hepsi aynı gerçeğin farklı yansımalarından ibaret.. Biz haktan yana olalım ve insanları hakkı, adalete, barışa çağıralım. Önce kendi nefsimizi hesaba çekelim. Kim ne yaparsa kendine yapar. Unutmamalıyız ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Bütün bu hercümerç içinde birileri kendine cennete açılan bir kapı bulurken, birileri cehenneme koşarak girecek.. Onlara “’yeryüzünde fesat çıkartmayın’ denildiğinde, ‘biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Onlar bozguncuların ta kendileridir.” Birileri insanlar üzerinde İlahlık ve Rablik taslıyor. Onlara yeryüzünde bir cennet ve adeta ebed-müebbed bir hayat vadediyor.
Dünyaya, bölgemize, ülkemize ve kendimize bakarken bir kez daha düşünelim.. Mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle kimi zaman artırılarak, kimi zaman eksiltilerek imtihan oluyoruz! Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çeviriyor. Eceli gelenler ölüyor.. Süreç nasıl gelişirse gelişsin, sonuç ne olursa olan, doğru yönde ileri doğru yürüyenler cennete ulaşacaklar, ötekiler için ise yolun sonunda onları cehennem bekliyor. Herkesin yaptıklarının karşılığı görecekleri güne kadar, bu işler hep böyle olacak. Dün böyle idi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.